MEMLEKETİMDEN MÜSTEMLEKE MANZARALARI
Kanada Başbakanı Trudeau bir elin parmakları kadar mülteciyi ülkesine alınca bizim memleketten bazılarının pek hoşuna gitti.
Bir anda mültecilere karşı kustukları nefreti unuttular, müstemleke görevlerini hakkıyla yerine getirmek için kolları sıvadılar.
Hatırlayın, Danimarka için de aynı güzellemeleri yapmışlardı.
Danimarkalı bir polisin mülteci çocukla yerde bağdaş kurup oynadığı kareyi günlerce konuşmuşlardı.
Daha sonra Danimarka’nın ülkesine mültecileri kabul etmediği ortaya çıkınca tek kelime etmediler, susmakla yetindiler.
Ülkelerinin aldığı 3 milyon mülteciye bakmadan şimdi de Kanada Başbakanı Trudeau’yu övüyorlar.
İşte bunlardan biri Nevşin Mengü...
Ne diyor Mengü Kanada Başbakanı için: “Bu dünyaya bu adamdan bir kaç tane daha lazım”
Tabii Kanada’nın sınırlı sayıda bir de mülteciler arasından seçerek, onları mülakata tabi tutarak ülkesine insan aldığını biliyor mu orasını kestirmek zor.
Zaten bilse bile mesele “muhaliflik” uğruna müstemlekeliğe soyunup Erdoğan’a çakmaksa her şey meşru onlara göre.
Elbet Aslı Aydıntaşbaş da eksik kalmadı o da Kanada’yı öven paylaşımlarda bulundu.
Hani şu Joe Biden’la selfie çektiren Aslı Aydıntaşbaş...
Zaten bu iki hanımefendinin zihniyetini biliyoruz orada sorun yok da artık başkanlık referandumu öncesi kafayı iyice sıyırmış durumdalar.
Dünyada mültecilere sahip çıkan Türkiye dışında sahici anlamda başka ülke yokken ve Erdoğan dışında mültecilerin hakkını savunan dünya üzerinde başka bir lider yokken şimdi bunların böyle paylaşımlarda bulunmasına şaşırmamak lazım.
Çünkü zihniyetlerinin kodları burayla değil de başka yerle çalışınca, insan kendi benliğini unutup müstemleke olmaya soyununca bu tarz manzaralarla önümüzdeki dönemde de çokça karşılaşacağız.
Bir de tabii Trump’ın göçmenler ve müslümanlarla ilgili almış olduğu bir karar var.
Hayatlarında İslam’dan ve müslümanlardan nefret edenler şimdilerde bakıyorum da “İslam ve müslüman aşıklığına” soyunmuşlar da haberimiz yok.
Öyle ki Trump’a birkaç gündür çakmaktan halden hale girenler Obama’nın kanlı politikasına ve 2,5 milyon göçmeni ülkeden atmasına tek kelime etmedi.
Obama’ya ve onun devamı olacak olan Hillary Clinton’a tek ses etmeden Trump’a çakmak da ahlaksızlık oluyor be kardeşim.
Şöyle ki...
Kimse Trump için İslam ve müslüman aşığı demedi, adamın ABD Başkanı olmadan önce söylemiş olduğu sözler ortada, nefret suçuna varan sözleri de arşivde duruyor.
E iyi tamam da Trump müslümanlardan nefret ediyor da Obama ile Clinton bizim Sultanbeyli’nin imamı mı?
Ama hesap başka olunca bazılarının bu şekilde saçmalamasına ve kötü niyetli bir şekilde saçmalamasına tahammül etmek zorunda kalıyorsunuz.
Bizim medyada olan bazı kişiler ve hatta ne olduğunu anlayamadığım şu “mahalleden” kişiler gizliden gizliye Hillary’e oynadı ve sonucunda böyle bir şeyle karşılaştılar.
Aslında bu üst aklın kurduğu, küresel dünyanın yeryüzünü nizam ettiği düzene tek karşı çıkışları olmadığı gibi Obama’dan sonra bunun açık açık devam etmesini istediler.
Bu köşenin okuyucuları bilirler, Trump’la ilgili iki yazı yazdım ve Trump’dan “ABD’nin BREXIT’i” olarak söz ettim.
Bu Trump’ın harikulade birisi olduğu manasına gelmiyordu, üst akılın oynadığı, küresel merkezin tüm imkanlarıyla Clinton’u başkan seçtirtmek için çaba gösterdiği o yerleşik düzeni yeni bir sosyoloji az da olsa çatırdattı.
Ve bu durumun Trump’ın harika birisi olmasıyla uzaktan yakından alakası yok ama dünyayı kana bulayan o küresel nizamın bu şekilde sekteye uğramasına sevinmeyelim de üzülelim mi?
Hadi bunu da geçtik diyelim... ABD’nin geleneksel politikası bellidir, başkan görünendir arkada küresel şirketler bu politikayı tasarlar ve hayata sürer, buna karşı çıkanlar da suikaste kurban gider.
ABD’de o nedenle askeri darbe yoktur, dört tane başkanını öldüren bir düzen vardır bundan sonrası nasıl olur bilinmez ama jüristokrasi ABD’de her an hayata geçebilir.
Yoksa Clinton ve Trump’ın geleneksel ABD görüşleri arasında bir fark olduğunu söylemek mümkün değil, birisi açıktan oynuyor birisi sinsice ama değişen sosyolojinin olduğunu söylemek ve üst aklın bir nebze olsa da çatırdadığını söylemek sevindirici bir gelişme olsa gerek.
Tabi bunu yerli ve milliliği bırakmış, müstemlekeliğe soyunmuş bazıları anlayamazlar, anlasalar da kronik hale gelen “Erdoğan nefreti” onların düşünmesine bile engel olur.
“Mahallenin” bazı muhafazakar yazarlarını da FETÖ’yü aklamaya çalışan nam-ı diğer ByLock İsmail Saymaz’la birlikte muhalif sitelerin manşetlerinde övülerek görebilirsiniz.
Onlara tek kelime etmezler ama maşallah açıktan açığa referandumda “evet” diyeceklere demediklerini bırakmazlar.
Gizliden gizliye “hayır” yazıları yazıp, bir CHP’li kadar bile olamayıp açıktan açığa “hayır” diyecek yüreği olmayanlar kime hizmet ettiklerini tekrar bir gözden geçirsin şöyle.
Yoksa...
Valla sıktı bunların bu müstemleke halleri, hiç değilse dürüst olun kardeşim.