BÜYÜK ŞEHİR MAGANDALARI
İstanbul’un bir türlü bitmeyen alt yapı çalışmalarına, trafik keşmekeşine, İstanbullu artık alıştı. Bu çalışmaların başladığı cadde ve sokaklarda yaşadıkları sıkıntıları sineye çekme konusunda efsunlandılar.
Habersiz kapatılan, bitmesi gereken
sürede bitirilemeyen kaderine terkedilen yollara, müteahhitlerin inşaatlarını
yaparken cadde ve sokaklara sorumsuzca taşmalarına, trafiği hiçe sayan, trafik
canavarı koca koca hafriyat kamyonlarının, cadde ve sokağı geçilemez hale getirmelerine
ve buna sorumluların göz yummalarına, her gün gittikleri cadde ve sokağın
birilerince haber vermeden kesilmesine, daraltılması veya kapatılmasına
alıştık, ama, asıl alışamadığımız ve canımıza tak eden, giderek çoğalan şu “büyük
şehir magandaları” ve yaptıkları.
Her gün
karşılaştığımız bu magandaların yaptıklarına karşılık vermeye veya karşı
koymaya veya onlara muhatap olmaya kalkarsanız hiç kuşku yok ki başınız her an
belaya girebilir.
Türkiye, Edirne’den Ardahan’a Sinop’dan Mersin’e trafik kurallarını
yüzsüzce çiğneyenler, ihlal edenler ülkesi. Bu konuda cezaların getireceği
önlemlerden başka yaptırımları ivedilikle devreye sokmak gerek…
Bu
trafik yüzsülerinin en tehlikeli ve küstahları, bu güzelim İstanbul
caddelerinde, sokaklarında cirit atıyor. Bu büyük şehir magandaları o kadar cüretkar
ki, polis molis tanımayıp herkesin gözü önünde pervasızca gösteri yapıyorlar ve
bu tehlikeli alışkanlıklarını sorumsuzca sergileyebiliyorlar.
Bir
gününüzü ayırıp arabanıza atlayarak İstanbul caddelerinde dolaşmaya çıkın,
nelerle karşılaşacaksınız. Bu şehir magandalarının dayanılmaz hafifliklerinin
yarattığı olumsuzluklardan şaşkına döneceksiniz.
Geçtiğimiz günlerde bir iş için oto yolu kullanarak karşıya geçmek üzere
yola çıktım. Güzel bir gün olduğu için hiç acele etmeden ve rahat olan trafik
akışının ritmine uyarak Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne doğru orta şeritten yol
alırken arkadan sağ şeritten bir otomobilin şeritler arasında slalom yapar gibi
hızla geldiğini dikiz aynasından farkettim. Otomobilin farları yanık olduğu
için farketmemek mümkün değildi.
Bir an
“hastası var” her halde diye düşündüm ve diğer şeride geçerek yol vermek
istedim, ama hastası olanın bu yolda işi ne diye kafama “dank” etti ve
vazgeçtim. Normal yoluma devam ederken o hızla, slalom yaparak gelen otomobil,
geçecek ara bulamadığı için ta benim arkama kadar geldi, geçecek yol bulamadığı
için doğal olarak yavaşladı.
Bu
arada yolu açmam için bana da sellektör yapmaya başladı. Normal trafik akışı
nedeniyle yol verme diye bir şey söz konusu değildi. Ben yoluma devam ettim.
Acelesi
olan o otomobil bir ara fırsat bulabilmiş olacak ki arkamdan sağa geçip iki
şerit arasındaki boşluktan hızla ilerlemeye başladı. Bir an sağlı sollu iki
arabayı kullananlar olarak birbirimize baktık ama yapacak pek de bir şey yoktu.
Önce ben hızımı azaltıp biraz geri kaldım ve aceleci vatandaşa yol açtım. Son
model otomobilli bu vatandaş, bu kez hemen hemen 45 derecelik bir açıyla hızla önümden geçerek sol şeride, ardından tekrar orta şeride, sonra sağ şeride doğru
ara boşluklardan hızla yol almaya devam etti.
Bir
süre arkasından bakakaldım. Plakasını aldım ve bir ara köprü girişindeki ekip
otosuna kadar gidip bu magandanın yaptığını söyleyip şikayet edeyim diye
düşündüm ama vazgeçtim. Neden vazgeçtiğimi burada anlatmak istemiyorum. Artık
bunu hemen hemen herkes tahmin edebiliyordur. Kısacası suçu işleyenden daha çok
sorgulanacağımı bildiğim için açıkçası vazgeçtim.Ve yoluma devam edip gideceğim
yere vardım.
Bu şehir magandalarıyla bu güzelim İstanbul’u paylaşmak dayanılacak gibi
değil. Bir çok eksik gediğe alıştığımız gibi bunlara da alışmak kaderimiz mi?