MAÇ SONU KEYFİNİ YAŞAYAMAMAK!
Bildiğiniz gibi Türkiye Spor Toto Süper Ligi Digitürk adlı şifreli yayın yapan yayın kuruluşu tarafından yayınlanıyor. Bu sıralar yeni yayın ihalesi yapılacak ama genelde tahmin edilen, bu ihalede de en şanslı yine Digitürk olacak gibi görünüyor. Ama henüz ihale yapılmadığı için şu anki yayınların Digitürk’ün elinde olduğundan yola çıkarak söylemek istediklerimizi buraya aktaralım.
Konumuz ve söz edeceklerimiz SporToto Turgay Şeren Süper Ligimizi yayınlayan yayıncı kuruluşun bu yayınlarda göze batan eksikleridir. Bu arada Süper Lig takımlarımızın Spor Toto süper ligi maçları dışındaki yayınlarını ekrana taşıyan D-Smart’ta da durum farklı değil.. Onlar da yayınlarında aynı hatayı yapıyorlar.
Ülkemiz vatandaşının futbola olan tutkusunu göz önüne getirirseniz, ekrana yansıyan önemli bir maç yayını sırasında sokaklarda neredeyse hayat durur. Maç günleri çoğunluk evlerinde, cafelerde veya benzeri yerlerde Digitürk tarafından yayınlanan Spor Toto Süper Lig maçlarını izler. Bu toplu eğlence yerlerinde Lig karşılaşmalarını izlemek, izleyenlere hayli masraflıdır da.
Digitürk abonesi olarak evlerinde izleyenler, abonelik bedelinin karşılığını almak konusunda beklentilerinin ne olduğunu ve neyle karşılaştığına da bir bakalım.
Yayıncı kuruluşlar tarafından özel dekoderler kanalıyla şifreli olarak yapılan bu naklen yayınlarda öncelikli amaç, naklen yayınlar sırasında alınan ve gelir getirisi olarak değerlendirilen reklam yayınları değildir, asıl amaç karşılaşmaları yayınlamaktır. Bu yayınları izleme hakkını elde edenler oldukça hatırı sayılır bir aylık ücret ödüyorlar. O nedenledir ki, bu tür yayın kurgusuna izleyiciyi zorlamak, yayınların devamını sağlayabilmek gerekçesiyle ekranı reklam ağırlıklı hale getirmek hiç de doğru ve geçerli bir neden değil. Hele hele, sepet yükü ile para vererek o yayınları izleyenlerin maç sonu keyfine sırf reklamları yayınlamak için limon sıkmanın anlamı yok.
Uzun zamandır bu yayıncı kuruluş naklen maç yayınlarının hemen sonunda tüm heyecanınızı ve keyfinizi kaçıran bir yayın politikası izliyor. Maç sonu görüntüleri, röportajlar, futbolcuların ve seyircilerin ekrana yansıyan görüntülerini izlemek, keyif veren bir maçın sonunda yaşanması gereken duygulardır. Onca para vererek o yayını izleme hakkını kazanan izleyicinin en doğal hakkıdır bu.
Bu arada maç yayını sırasında ekrana gelen, her biri bir teknik direktör gibi maç taktiği veren yorumculara katlanmak, bu yorumcuların yaptığı yorumları dinlemek zorunda bırakılmaya söyleyecek söz bulamıyorum. Artık ekranların vazgeçilmezi olan bu yorumcuların işi ne kadar basitleştirdiklerini, oldukça hatırı sayılır abonelik parası ödeyenleri pek memnun etmediklerini söylemek pek de abartı olmaz.
Digitürk ve D-Smart gibi şifreli kanallara abone olanlar, evlerinde tuttukları takımın maçını izlemenin keyfini yaşamak isterler.
Ama yayıncı kuruluşlar bu duyguları köreltmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Maçta hakemin bitiş duduğu ile birlikte hemen sonu gelmeyen reklamlar dizisi ekranda boy göstermeye başlıyor. Reklam yayın ilkelerine uyulduğunu göstermek için de arada bir statdan iki-üç saniyelik görüntü ve “az sonra birlikteyiz” anonsuyla yeniden reklamlar.
Varın siz bu ortamda, koltuklarınıza uzanarak tutukunu olduğunuz takımınızın maç sonu keyfini yaşmaya hazırlanın. Futbol karşılaşmasını izlemek kadar maç sonu keyfini, hele hele galibiyetle biten bir karşılaşma sonrasındaki galip gelme mutluluğunu yaşamanın zevki doyumsuzdur. Ama maalesef ki, yayıncı kuruluşlar bu keyfi yaşamanıza izin vermezler.
Bu, onca para verip evinde rahatça, keyfini çıkararak, taraftarı olduğu takımın maçını izlemek isteyen taraftarın keyfini kaçırmak, izleyiciyi hiçe saymaktır.
Taraftara biraz daha saygı lütfen!