İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

DİNÇ BİLGİN VE ZAFER MUTLU'YA ''SEVGİLERİMLE''

YAYINLAMA:

Benim mesleğe başladığım yıllarda bayramları tatil yapardık. Veya isteyen yapardı. Gazeteler bayramlarda çıkmaz, yerini Gazeteciler Cemiyeti’nin çıkardığı ‘Bayram Gazetesi’ alırdı. Bu cemiyete gelir olurdu. Bu gazetede halen çalışan veya çoğu zaman iş imkanı bulanmayan emekli meslektaşlarımız da görev alırdı. Bir gazete binası seçilir ve oraya üstlenilirdi. Gazete o binadan çıkardı. Çalışanlara ise bir hayli iyi sayılacak yevmiye verilirdi. Ben stajyerken bir kez çalışmıştım. İyi de para aldım diye hatırlıyorum. Sefillik zamanlarımızda iyi gelmişti açıkçası. Sonra Dinç Bilgin Sabah Gazetesi’ni çıkardı. Zafer mutlu ise Genel Yayın yönetmeniydi. Birçok yeniliğe imza attılar. Bir tür ikona kırıcılarıydılar. Mesleğe kimi katkıları tartışılmaz. Ama gel gör ki, onlar yüzünden Bayram Gazetesi uygulaması ortadan kalktı. İlk onlar Sabah Gazetesi’nin bayramlarda çıkacağını açıkladı. Sonra tabii ki arkası geldi. Bir gelenek böylece yok oldu. Türk basını tek bir geleneği bile olmayan bir mecraya dönüştü. Peki bayramlarda gazeteler çıktı da ne oldu? Başımız göğe mi erdi? Durum ortada. Burnumuz yerden kalkmıyor bir türlü.

Kutsala saygısızlık

Mescid-i Nebevi, yani tüm Müslümanların sevgilisinin yattığı yer. Bombalı saldırıya uğradı. Bu aslında çok önemli bir mesaj. Buranın kutsallığını anlatacak değilim. Bilen zaten biliyor. Ama bu yaşananların sadece günümüze ait birşey olmadığını anlatacağım. Tarihteki bu kutsal mekanlara dönük saldırılarından bir ikisini sıralayacağım. Bunlardan biri bizzat Yezid’in emriyle gerçekleştirilen Harra katliamı:

Aralarında Abdullah b. Hanzala’nın da bulunduğu Medine eşrafından bir heyet Şam’a gidip Halife Yezid ile görüşmüşlerdi. Heyet, Medine’ye dönünce Yezid’in dinsiz olduğunu, içki içtiğini, çalgı çaldırdığını, yanında şarkıcı kadınlar bulundurduğunu, köpek ve maymun beslediğini vs. söyleyerek, kendisini Halife olarak tanımadıklarını açıkladılar. Bunun üzerine Medineliler ayaklanarak henüz çocuk denilecek yaşta bulunan Yezid’in amca oğlu Medine valisi Osman b. Muhammed b. Ebu Süfyan’ı şehirden çıkardıklar. Medine’deki Emevîleri de Mervan b. Hakem’in evinde muhasara ettiler.

Bunun üzerine Halife Yezid Medine üzerine tam 12 bin kişilik bir ordu yolladı. Bu ordu Medine’de Kureyş’ten ve Ensar’dan binlerce kişiyi asıp şehri yağmaladıktan sonra Mekke üzerine yürüdü. Yezid’in ordusu mancınıklar kurarak Mekke’yi taş yağmuruna tuttu, bu sırada Kabe’nin duvarları yıkıldı. Mekke ve Medine’ne tarif edilemez kötülükler yaşandı. Diğer olay ise Karmatiler’in Mekke Baskını. 930 yılında haccın batıl bir itikat olduğunu ileri sürerek Mekke’ye saldırdılar. Tam 20 bin hacıyı katlederek cesetlerini zemzem kuyularına doldurdular. Hacerü’l Esved’i de çalarak geri çekildiler. Yani anlatmak istediğim bugün yaşananlar maalesef sadece bugüne ait değil. Bu bombalı saldırıları tümüyle modern dönemin yarattığı sıkıntılar veya Batı etkisine de bağlamamak lazım. Tabii ki etkileri vardır. Ama bu sorunun ciddi tarihsel kökenleri olduğu da bir gerçek.

Bayramları bile tutturamıyoruz.

Yine aynı bayram tartışması. Bayram ne zaman başlayacak? Ramazan kaç gün sürecek? Benin aklımın erdiği günden beri bu tartışma var. Benden çok çok önceden beri yaşandığı da bir gerçek. Geçen yıl birlik sağlandığı ve artık tüm İslam Alemi’nin aynı anda bayrama başlayacağı açıklanmıştı. Ama yine olmadı. Aslında belki de bu konuyla uğraşmaktan vazgeçmek lazım. Bırakalım kim neyi nasıl biliyorsa o şekilde yapsın. Çünkü birlik sağlanmaya uğraştıkça durum daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Özeniyorum Valla

Bir basketbol sahası büyüklüğünde. Beş yıl önce uzaya yollanıyor. Amacı Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegen Jüpiter'i araştırmak. Ve tam dört temmuzda yani Amerika’nın bağımsızlık gününde Jüpiter'in yörüngesine başarıyla giriyor. Bu tarihin özellikle ayarlandığını söylemek yanlış olmaz herhalde. Neyse konu bu değil. NASA tarafından 1.1 milyar dolara üretilen Juno, Güneş enerjisiyle çalışabilecek şekilde tasarlandı. Üzerinde tam 18.000 güneş alıcı hücrecik bulunuyor. Bu görevin temel amacı Güneş sisteminin nasıl oluştuğunu bulmak, Jüpiter’in iç yapısını araştırmak.

NASA devasa bütçelerle çalışıyor. Kendilerine sorsak yine de yetersiz geliyor olmalı. Bu tür olayları da bir basın şenliği haline getiriyorlar. Çünkü bütçelerinin devam etmesi halkın ilgisine bağlı. Ama gelin düşünelim. Amerika, pratik anlamda hiç bir katkısı olmasa da bu tür uzay projelerine neden para harcıyor? Bilimsel gücünü kanıtlamaksa, zaten bunu hiç kimse tartışmıyor. Üstünlük gösterisi yapmaksa, karşı görüş için ağzını açan bile yok. Hava atmak içinse, buna ihtiyacı yok. Maden çıkarmak falan deseniz, Ooo, daha o işe daha bin yıl var. Çok uzun vadede bazı maddi yararlar sağlayabilirler elbet ama kapitalizmin ruhuna aykırı bir işi kapitalizmin kalesi neden yapar? İşte bilimsel bakış açısı burada devreye giriyor. Belki de sadece bilmek istiyorlar. Belki sadece öğrenmek istiyorlar. Bizim uğraştığımız sorunlar nerede, bunlar nerede? İnsan özenmiyor da değil hani.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *