İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

MHP'DE MEVSİM DÖNÜMÜ

YAYINLAMA:

MHP’de bir dönemin sonu görünüyor gibi. Ben bir MHP uzmanı değilim. Seçmeni de değilim. Ben bir siyaset uzmanı hiç değilim. Ama iyi bildiğim birşey var. Mevsimlerin değişmesi kuşların göç hareketinden belli olur. Kuşlar takvim kullanmazlar, ama mevsimlerin değişeceğini anlarlar. İşte siyaset kuşları da aynen böyledir. Mevsimin değişmek üzere olduğunu farkederler ve göç hazırlıklarına başlarlar. MHP’de mevcut yönetim için sonbahar gelmiş gibi. Ardından gelecek mevsim ise bildiğiniz gibi kış. En azından öyle görünüyor. Ama siyaset tıpkı iliziyonistlik gibidir. Sağ eli gösterirken, sol el ile şapkadan tavşan çıkarılır. Ama mesele seyircinin dikkatini sağ ele çekebilmektedir. MHP’nin mevcut yönetimi uzun süredir bunu gerçekleştiremiyor. Taban ise iktidara aç. Sıkılmış durumda. Bu sıkıntının temeli taaa 2002 yılına kadar gidiyordur eminim. O zaman kaybedilen iktidar ortaklığı bir daha yakalanamadı. Devlete içindeki hakimiyetiyle tanınan partililer ya taraf değiştirdi, ya elimine edildi. 13 yıldır tek bir kadro atanamadı. Elde olan belediye yok denecek gibi. Hal böyle olunca tabanın mutsuz olması da çok doğal.

Siyasi partiler, siyaset bilimindeki tanımıyla “Çıkar gruplarıdır”. Bu çıkar illa herkesin cebine para girecek anlamında değildir. İnancının iktidarda olması da bir anlamda çıkardır. Eğer partiler çıkar grubuysa, MHP partilileri bir arada tutacak çıkarı yıllardır yaratamıyor. Sadece anti PKK söylemine sıkışıp kalmış durumda. Bu da doğal olarak yeterli gelmiyor. Şimdi önümüzdeki günler yeni şeylere gebe. Mevsim dönüyor gibi.

İhtiyar kurtun oyunu

Kurtlar sürü hayvanıdır. Yani sürüler halinde yaşarlar. İçlerinde çok sıkı hiyerarşi vardır. Sürünün lideri alfa erkek herşeye karar verir. Tartışılmaz tek otorite odur. İstediğini döver, istediğini sahiplenir. İstediğini ise sürüden kovar. Bu yetkiyi gücünden alır. Ara sıra karşısına bazı rakipler çıkar. Eğer onu yenebilirlerse lider onlar olacaktır. Ama alfa erkek buna müsaade etmez. Daha en başlarda, rakibi çok gençken onları öyle bir benzetir ki, kimse kafasını kaldıramaz. Kaldırabilecek olan ise oralardan sürülür. Fakat zaman acımasızdır. Alfa erkek de yaşlanmaktadır. Çok iyi bilir ki birazcık bile zaafiyet gösterse şimdi kendisine saygıyla boyun eğenlerden biri karşısına çıkacak ve alaşağı edecektir. Diğerleri de liderin yaşlanmasını beklemektedirler. Üstelik bu bekleyenler liderin yavrularındandır. Ama liderlik baba veya yavru bilmez.

Yaşlanmakta olan Alfa erkek birden yaşlanma belirtileri göstermeye başlar. Ağır ağır hareket eder, eskisi gibi ulumaz. Kimseye de fazla karışmaz. Sürü birden bire fark ederki lider yaşlanmıştır. Tam sırasıdır onunla dövüş etmenin. Öne geçmek isteyenlerden biri hareketlenir. Çalımla alfa erkeğe sataşır. Amacı onu dövüşte yenmek ve liderliği ele geçirmektir. Nasıl olsa lider artık ihtiyarlamış ve güçsüzdür. Çok kanlı bir dövüş olur. Genç adayın bilmediği birşey vardır. Yaşlanmak üzere olan liderin daha gücü vardır. Ama ihtiyar taklidi yapmaktadır. Sanki hasta gibi davranmaktadır. Genç adayı parçalar. Öyle bir yener ki tüm sürüye ibret olur. Bundan sonra, yani lider gerçekten yaşlandığında bile kimse karşısına çıkmaya cesaret edemez. Ya bu seferde numara yapıyorsa diye düşünürler. Tecrübeli alfa yaşamının son günlerini de lider olarak geçirir. Bakalım MHP’de benzer bir durum yaşanacak mı? Devlet Bahçeli Alfa kurt gibi hasta taklidi mi yapıyor, yoksa gerçekten mi hasta?

Meraklısına, kolpacıyı tanıma rehberi

Kolpacıyı hemen tanırsınız. Attı mı mangalda kül bırakmaz ama iş icraata gelince tırsar, pısar. Arkasında abisi varken kabadayıdır. Eser gürler. Sataşır. Laf atar. Elini kaldırır. Sokak cocuğu ise taş atar. Siyasetçi ise laf atar. Gazeteci ise yalan atar, iftira atar. Kendi bir enerji üretmez sadece iletkendir. Arkasında kim varsa onun gücünü iletir. Ama o sırada abisi yoksa, efendi olur, saygılı olur. Dersiniz ki aslında “Ne iyi adammış”. Ama tekrar güce kavuştuğunda yağmadan gürlemeye başlar.

Ortalık kolpacı dolu. Kolpa argo bir deyim. Tam da yukarıda anlattığım özellikleri anlatır. Genellikle mahalle aralarında, kahvelerde kullanılır. Ama şimdilerde heryerde kolpa ve kolpacılar var. Görmek için çok zorlanmazsınız. Biraz takip edin yeter. Önce birşeyi hararetle savunur. Sonra birden üzerine “Nur” iner başka şeyi savunur. Dayılandığının bileğini bükemediğini fark ederse ‘Abicim’e dönüverir. Bu kolpacıların imtihanı farklı şekillerde gerçekleşir. Sokakta kolpa yapan bir tokat yer sakinleşir. Ama bu kolpacılar ya daha üst yerlerdeyseler. Onlara da benzer şeyler yapılır. Ama bu kez tokat mecazi anlamındadır. Kimi, siyasetçi abisinden aldığı güç gidince kopmuş tesbih gibi ortalığa savrulur. Kimi ise gazetenin verdiği güven duygusu kaybolunca adeta ufalanır. Kaya gibi görünürken kuma döner.

Ayının 40 türküsü var

El şeyiyle gerdeğe girilmez. Edebimiz bu kadar el verdiği için “Şeyiyle” dedik. Aslında siz ne olduğunu bilirsiniz. Kastetmek istediğim Milli Takımımızın durumu. Biz ne yapmışız. İki maç yenilmiş, bir maç yenmişiz. Sonra, sonra ne yapmışız? Beklemeye başlamışız. Diğerleri tam da bize uygun olacak şekilde yenilsin veya yensin de biz tur atlayalım. Var mı böyle yağın bolluğu? Sanki birşey becermişiz gibi, sanki başarılıymışız gibi davranmanın alemi yok. Halbuki biz başarılı olsaydık hiç başkasının başarı veya başarısızlıklarından medet ummazdık. Sonra da, benzer değerlendirmeler. Vay efendim şu şunu yenemedi, biz tur atlayamadık. Ayının 40 türküsü var 40’ı da ahlat üstüne diye bir laf vardır. Bizim durumumuz bu. Bildiğimiz bu 40 türkü. Söyleyip söyleyip duruyoruz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *