ROMANTİK OLMAYAN KOMEDİ : AVRUPA BİRLİĞİ
Önce AB giriş referandumları vardı. Avrupa Birliği diye bir yer var ey ahali, girelim mi? Oylama yapılır ve genelde evet oyu çıkar. Ülke Avrupa Birliği’ne katılır. Genelde 1 Ocak günleri resmi katılım gerçekleşir. O ülkenin büyük meydanlarında Avrupa Birliği bayrakları sallanır. Kafalar kıyaktır. Bildiğiniz romantik komedi. Herkes mutlu. Dokuzuncu Senfoni çalar, evrensel değerlerden dem vurulur. Film burada bitmiyor. Sabah olunca millet ayılır. Ne yaptık biz demeye başlarlar. Avrupa Birliği dediğiniz öyle püsküllü bir bela. Kimin yönettiği belli olmayan tuhaf bir yapı. Eski Mısırlı rahiplere benzeyen bir Euro-ruhban sınıfı anlayabiliyor sadece...
Parası birinin elinde, bürokrasisi diğerinin... Bazen çocuk gibi davranır bazen sorunlu ergen, bazen alzaymır hastasına benzer bazen otobüste yüksek sesle müzik dinleyen laftan anlamaz bir gence... Günü gününe uymaz. Avrupa değerleri diye kasılırlar, bir bakmışsınız Mısır’ın darbecileriyle romantik klipler çektirme sevdasına tutulmuşlar. Tabii senaryoda bu kadar tuhaflık olunca oyuncularda gerilme başlar. Bana az rol yazmışsınız diyenler bir tarafta, benim hakkım başrol yedirmem de yedirmem diyen öbür tarafta... Yunanistan, romantik komedinin sonunu ilk olarak gören ülkelerden biri oldu. Yedi, içti ama film bitince fatura geldi. Bunları ben yemedim dese kamera kayıtları ortada. Durumum yok dese halden anlayanı yok. İşi deliliğe vurup yasal yükümlülüklerden kurtulmaya çalışıyor. Allah yardımcısı olsun. Grexit diyerek Euro bölgesinden tüymeye çalıştılar ama mümkün olmadı.
Şimdi romantik komediden uyanma vakti Britanya’da... Onlar da Brexit diyorlar... Gerçi Britanya ne Euro’ya ne Schengen’e dahil ama olsun. Bu romantik olmayan komedide kalmaya pek niyeti yok. Filme yeni oyuncular alacaksınız diye dikleniyor AB’nin rejisör koltuğunda oturanlara... Güya Türkiye AB’ye giresiymiş, yok istemezlermiş... Yok daha neler... Geçinmeye niyeti yok bizi alet ediyor. İşin romantik kısmı kalmadı. Önceden Birol Güven’in Ayrılsak da Beraberiz diye bir dizisi vardı. Hayatlarını ayırıp evlerini ayıramayan iki kişinin hikayesini anlatırdı. Avrupa Birliği işte o duruma düştü. Konuşulan şey, ayrılırsak çocuklar ne olacak... Kimsenin ortak güzel bir geleceği konuşacak durumu kalmamış. Romantik komediden eser kalmamış. İşte bu hal ve şartta Britanya Avrupa Birliği’nde kalalım mı kalmayalım mı referandumuna gidiyor.
Avrupa matbuatı Britanya bayrağını sayfalarına basıp, “aman gitmeyin” diye ağlaşıyor. Macun şişeden çıktı mı geri sokmak zordur. Öyle ya da böyle Avrupa bir cazibe merkezi olma özelliğini kaybediyor. İngiltere gitmek istiyor, Yunanistan kalmaya pek niyetli değil. İskandinav kardeşler ilk fırsatta toz olurlar. Kala kala kalıyor Almanya ile Fransa. Onlar da baş başa kaldıklarında dünyayı ateşe atan iki ruh hastası. Çekirdeklerimizi aldık sonucu bekliyoruz. Avrupa Birliği’nin çekeceği devam filmi komedi mi olacak yoksa trajedi mi? Merak ettiğimiz bu. Ortada romantik bir durumun kalmadığı kesin.