İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

SAPIKLARA ÖZEL VAGON

YAYINLAMA:

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek müthiş bir politikacıdır. Provokatiftir, esprilidir, son derece de zekidir. Zaman zaman da tepki çekeceğini bile bile son derece sivri çıkışlar yapar. Başarısı zaten ortada. (350 yıldır Ankara’yı yönetiyor. -)) ) Ama bazen kaş yapayım derken göz çıkardığı da olur. Son olarak metroda kadınlara ayrı vagon uygulayalım önerisiyle gündeme geldi. Buna göre bir oylama yapılmış ve yüzde 52 oranında kadınlar için ayrı vagonlarda seyahat istenmiş. Gerekçesi kadınların taciz ediliyor oluşu. Bu tehlikeli bir önerme. Sonu nereye varır? Mesela kadınlar sokakta taciz edilirse, sokağa çıkışları mı yasaklanmalı. Veya “Taciz edilebilirler” diyerek sinemaya veya doktora mı gitmemeli?

Hatta trafikte de taciz edilebilirler. O yüzden otomobil de kullanmamalı. Maalesef kadınları rahatsız eden “Hayvanlar” var. Bu tipler var diye taciz edeni değil edileni cezalandırmak ne oluyor? Bence oylama baştan yanlış. Önerme şöyle olmalıydı: Kadınları taciz edenler sokaklardan toplanıp hepsinin aynı vagona binmesi sağlanmalı mı? Eminim yüzde 52 değil, yüzde 98 evet çıkardı. (Kalan yüzde 2’de sokak sapıklarımızın oranı). Hem bu kadar sapık ruhlu bir arada aynı vagonda birbirlerini taciz eder dururlardı. Kadını korumak için toplumdan soyutlamak, bunu düşünmek, son derece yanlış. Zaten sıkıcı erkek egemen bir toplumuz. Bunun dozunu arttırmayalım lütfen.

Çorum’u kandırmışlar

Dün, “Dünyanın merkezi Çorum” kampanyasından bahsetmiştim. İşin aslı ortaya çıktı. Meğer Çorum’u kandırmışlar. Olayın aslı şu: Haylazın biri Google haritalar ile oynamış. Bu haylaz, haritada Çorum’a denk gelen yere bir işaret koymuş ve sanki Google ilan etmiş gibi yayın yapmış. Bunu gören Çorumlular da “Dünyanın Merkezi” Twitlerine başlamış. Gerçek ortaya çıktı. Uzmanlar dünyanın bir merkezi olmadığını açıkladı. Varsın böyle olsun. Bana göre hala dünyanın merkezi Çorum. Dilerim Çorumlular bu iddiadan vazgeçmez.

Karıştırmacı, bulaşıkçı, çamaşırcı gazeteciler

Bu işi ilk Uğur Dündar başlattı. “Araştırmacı gazeteci” ünvanını kullandı. Kullanıldığı zaman doğruydu. Talep de gördü. Bir ayrımı işaret ediyordu. Sonra herkes baktı ki kendi de bu ünvanı kullanabilir, ortalık “Araştırmacıdan” geçilmez oldu. Herkes araştırmacı gazeteci oldu. Uğur Bey, bile bir süre sonra telifi kendisine ait olmasına rağmen -)) bu ünvanı kullanmaktan vazgeçti. Bu kez “Soruşturmacı gazeteci” oldu. Bu da bir ayrımı ortaya koyuyordu. Belki ilk kez kendi kullandığı ünvanın bu kadar çok kişi tarafından kullanılmasına da bir tepki içeriyordu. “Soruşturma” sözcüğü bana göre biraz savcılığı veya suçlamayı çağrıştırdığı için negatif anlam taşısa da olabilirdi.

Şimdi ortalık, sadece gazetecilik titri ile yetinmeyenlerle dolu. Araştırmacılar, soruşturmacılar, usta ve duayen gazeteciler. Hatta karıştırmacı, bulaşıkçı ve çamaşırcı gazeteciler. Gündelikçi gazetecileri de unutmamak lazım. Bana göre sonunda geldiğimiz durum şu: Herhangi bir titrle kendisini topluluktan ayırdıklarını düşünenler aslında negatif bir ayrım yaşıyorlar. Süratle mesleğimizin özüne dönmemiz lazım. Sadece Gazeteci neyimize yetmiyor.

Afgan katil eşcinsel mi?

Adını Türkçedeki gibi yazacağım. Ömer Metin. Amerika’da eş cinsellerin gittiği bir barı basıp 49 kişiyi öldüren Afgan asıllı genç adam. Soruşturma derinleştikçe ortaya çıkıyor ki mesele DAEŞ meselesi falan olmaktan çıktı. Farklı bir boyuta doğru gidiyor. Anlaşılan Ömer Metin eşcinselmiş. En azından eğilimi varmış. Ayda bir iki kez katliam yaptığı bara gider köşede içki içermiş. Üstelik eşcinsellerin kullandığı randevu sitelerinde de kaydı varmış. Eski eşi Ömer’in eşcinsel eğilimlerinden de haberdarmış. Bunu bir Batılının anlaması mümkün değil. Bir eşcinselin nasıl olup da diğer eşcinsellerden öldüresiye nefret ettiğini.

Ben dilim döndüğünce anlatıyım. Metin aslında kendisinden nefret ediyordu. Öncelikle kimi Müslüman toplumlarda eşcinsellik kimi zaman ölümle bile cezalandırılabilecek bir durumdur. Şiddetle lanetlenir. Sekter bir çevrede büyüyen her genç gibi Ömer de ciddi psikolojik baskı altında olmalı. Belli ki eşcinsel eğilimleri var. Amerika’da doğmuş büyümüş. Baba Afgan. Üstelik Cumhurbaşkanı adayı. Aile çevresinde “Erkek” olmaya ne derece önem verildiğini tahmin edebilirsiniz. Aklı başka yerde, vücudu başka. Aile çevresinde sürdürdüğü hayat sokağa çıkınca tümüyle değişiyor. Kişilik bölünmesi kaçınılmaz. Bu durumu perdelemek için iki kez evlenmiş (Çok görülen bir uygulama). İki evlilikte de şiddet kullanmış (Bu durum da çok bilinir).

Bir yandan gay barlara gidip içki içerken, gay sitelerinde “Arkadaş” ararken, diğer yandan ailenin yarattığı baskı altında. Eşcinselliğin yasak olduğunu öğrenerek büyümüş. Bunun bir kişilik bölünmesi tartışılmaz. İşim psikoloji değil. Ama kendi eşcinselliğinden utandığı muhakkak. Böylesi bir eylemi yapması bunu DAEŞ’a bağlaması muhtemelen bu sebeptendir. Çünkü DAEŞ’in eşcinselleri feci şekillerde öldürdüğü biliniyor. Bakalım DAEŞ, mal bulmuş mağribi gibi sahiplendiği bu eylemi gerçekleştiren Ömer’in aslında eşcinsel olduğunu öğrenince ne yapacak?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *