İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

MESAJ BELLİ , CEVAP BELLİ

YAYINLAMA:

Mesaj çok açık: “Terörü şehirlerinize taşırım.” Evet mesajı anladık ama ne yapmamızı emredersin acaba? Mesela teslim mi olalım? Veya “Aman biz ettik sen etme” mi diyelim? Ya da elinde silah sırtında bomba ile dolaşanları görmemezlikten mi gelelim? Bunların hiç birisi olmayacağına göre sonuç belli. Sen en alçakça işi yapıyorsun. Bomba patlatıyorsun. Korkakça, kalleşçe. Pusu kuruyorsun. Bunu anlamlandırmak için kendi jargonunda ne isim verirsen ver. İster “Devrimci şiddet” de, istersen “Haklı mücadele.” Bu yaptığın işin tek bir adı var: Terör.

Sonuçta masum insanları öldürüyorsun. Yediğin darbeleri daha da sansasyonel eylem yaparak kapatmaya çalışıyorsun. Kendi kafanda kurduğun dünyada aldığın tepki yeterli gelmezse ne yapacaksın? Daha büyük, daha büyük eylemler mi? Kendi içinde bunun mantığını nasıl kurabiliyorsun? Aslında yanlış bir soru oldu. Çünkü yaptığın işlerde mantığa yer yok. Tamamiyle irrasyonel. Sadece tepeden aşağıya yuvarlanan bir kaya parçası gibisin. Rast geldiğin herşeyi ezerek devam ediyorsun. Evet belki şimdi yokuştan güç alıyorsun. Ama hayat hep yokuş aşağı gitmez. Yol düzleştiğinde ne yapacaksın. Arkanda bıraktığın izde ot bile yetişmeyecek. Daha çok ölüm, daha çok zafer mi yani? Ne kadar daha öldürmeyi düşünüyorsun? 5 milyon, 10 milyon?

Savaş lordlarının rüyası

Ne oldu şimdi? PKK 7 bine yakın militanının ölümüne sebep oldu. Ne bekliyordu PKK, mahallelere çukur kazınca, devlet güçleri oraya girmeyecek miydi? Bombalı tuzak kurunca korkacak mıydı? Dünya ayağa kalkacak, Birleşmiş Milletler müdahale mi edecekti? Gerçekten merak ediyorum. PKK’nın savaş lordları hangi rüyayı görüyordu. Hangi denklemde bu sonuç artı çıkıyordu. Bu kadar yanlış yapmalarının bedelini ödemeyeceklerini mi düşünüyorlar gerçekten? 7 bine yakın kişiyi ölüme yollamak için ne kadar katılaşmalı yüreği insanın?

Kendilerini uluslararası ilişkiler uzmanı mı zannediyorlar? Kuzey Suriye’de ufacık bir yer ele geçirince bir anda devlet aklı mı oldular? “Şanlı direnişimiz, aslanlarımız, kaplanlarımız “ dedikçe devrim ateşi canlanacak mıydı? Satranç tahtasında piyonlar ön cephededir. Filin, kalenin önünü açmak için bazen feda edilmeleri gerekir. Ama gerçek hayatta bu doğru bir davranış mıdır? Feda ettiğin insan. Bu temel hatanı kapatmak için istediğin kadar bomba patlat. Sonuç değişmeyecek. Kan olmadan bir hiçsin.

Biz bu boku niye yedik?

Ağa ile maraba biraz uzakça bir köye gidiyorlarmış. Ağa atın üstünde, maraba yanında yürüyor. Bir süre sonra ağanın canı sıkılmış. “Ne yapsam?” diye düşünürken, yerde bir dışkı görmüş. Marabaya demişki: “Şu pisliği yersen ata sen binersin. Ben yürürüm.” Maraba düşünmüş: “Ulen ne olacak. Biraz pislik yerim. Bu kadar süre yürümekten kurtulurum.”, “Tamam” demiş. Biraz pislik yemiş, ağa da verdiği sözü tutmuş. Maraba ata binmiş ağa yanında yürümeye başlamış. Maraba ata binmiş ama dışkı yemekten mutsuz. Kendine kızıyormuş. Ağa da aynı şekilde mutsuz. O da gereksiz bir iddiaya girmiş, atından olmuş. Derken bir süre sonra atın üstündeki maraba bir başka dışkı görmüş. Ağa’ya, “Ağam, sen bu dışkıyı yersen atına binebilirsin. Ben yanında yürürüm.” demiş.

Ağa zaten atı kaybetmekten dolayı çok mutsuz, kabul etmiş. Bu kez ağa dışkıyı yemiş. Tekrar yer değiştirmişler. Bir süre sonra varmak istedikleri köy uzaktan görünmüş. Ağa’nın da Maraba’nın da ağzını bıçak açmıyor. Ağa, marabaya dönüp demişki, “Ulan bizim köyden çıkarken ben ağaydım, sen maraba. Buraya geldik ben yine ağayım sen maraba. O zaman biz bu bokları niye yedik?”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *