İSTANBUL DEYİNCE KAÇ FİLM,KAÇ ROMAN,KAÇ KİTAP?
Kostantiniye’nin 1453 yılında fethedilerek bir İslam şehri İstanbul’a dönüştürülmesi dünya tarihiden önemli bir dönüm noktası anlamına geliyor. Bir konunun toplumdaki karşılığını anlamak için birden çok göstergeye bakmak gerekir. Acaba, dünya tarihi bakımından önemli dediğimiz İstanbul’un fethi halk, devlet, sanat ve bilim adamları için ne anlama geliyor? Soruya hakkıyla cevap verebilmek için konuyla ilgili çalışmaların tüm listesine bakmak gerekir. Ben bu yazıda birkaç mütalaa ile yetineceğim.
Türkiye’de yaşayan insanların çoğunluğunun Sultan Mehmet’i sevdiğini ve İstanbul’un fethine kıymet verdiğini söyleyebiliriz. Son 30-35 yıldır yoğunlaşan fetih etkinliklerine gösterilen ilgi Fatih-Fetih sevgisini göstermesi bakımından kayda değer bir gösterge sayılabilir. Toplum olarak çocuklarımıza isim vermeyi dini bir sorumluluk olarak görür ve ismin çocuğumuz üzerinde psikolojik etki oluşturduğuna inanırız. Fatih-Fetih sevgisinin bir işareti de, İstanbul’un fatihi II. Mehmet’in adının ülkemizdeki yaygınlığı. ‘Fatih’ ismi Türkiye’de en çok kullanılan ilk 15 isim arasında görülüyor. Yaklaşık 600-700 bin kişi Fatih ismine sahip. Bu büyük bir rakam. İnsanlara isim olmasını yanı sıra ‘Fatih’ kelimesinin, okul, üniversite, cadde, sokak, köprü, kütüphane alanlarda da isim olarak kullanıldığını görüyoruz. Mesela, 300’den fazla köy veya mahallenin adı Fatih olarak seçilmiş.
Çocuğa Fatih adını vermek veya karar mekanizmalarını zorlayarak kamu alanındaki mekânlara Fatih ismini koydurmak toplumun duruşunu göstermesi bakımından önemli. Halkın Fatih-Fetih sevgisine verdiği bu değer acaba kreatif alanda aynı oranda var mı?
İstanbul’un fethi ile ilgili kaç sağlam şiir var?
Fethi anlatan roman, hikâye, tiyatro eserlerinin sayısı ne kadar?
İstanbul’un fethiyle ilgili kaç müze ve kütüphanemiz var?
Fethin kahramanlarına dair biyografik çalışmalar var mı?
İstanbul’un fethi ile ilgili televizyon ve sinema filmlerimiz kaç tane?
Fetihle ilgili üniversitelerimizde yapılmış tezlerin sayısı ve niteliği için neler söyleyebiliriz?
Sorulardan birine cevap vereyim. İstanbul’un fethi ile ilgili ilk film 1951’de yapılmış. Siyah-beyaz yapım olan filmin yönetmeni Aydın Arakon. Film için “Türk sinemasının ilk yüksek bütçeli filmi” deniyor. Sonra uzun yıllar hiçbir şey yapılmamış. 1994’de Ella Yapım (Yönetmen Haşim Vatandaş) bir çizgi film çekmiş. 1997’de ise yönetmenliğini Ersin Pertan'ın yaptığı ‘Kuşatma Altında Aşk’ adlı bir film var listede. Sonra 2012’de Fatih Aksoy’un yönetmenliğinde Fetih 1453’ü görüyoruz. 2013’te ise TRT ve Kanal D’nin dizileri var. Kanal D’deki dizi ilgi görmemesi sebebiyle beşinci bölümde yayından kaldırılmış. TRT’nin Osmanlı Tokadı adlı Mustafa Şevki Doğan yönetimindeki dizisi ise 37 bölüm yayınlanmış. Fetih ve Fatih ile ilgili sinema ve televizyon yapımları bu kadar. Yeter mi? Kesinlikle yetmez. Basit bir kıyas olsun diye söyleyeyim. Fransız yazar Antoine de Saint-Exupéry tarafından 1943'te yazılan Küçük Prens 12-13 kez sinemaya uyarlandı.
Fethi gerçekten anlamak için daha çok çalışmalıyız. Fetihle ilgili daha çok roman, daha çok hikâye, daha çok şiir, daha çok film, daha çok araştırma şart. Sezai Karakoç “Yeryüzüne ayı indir o bir şehir olsun” diyor İstanbul için. Fazıl Hüsnü Dağlarca da “Cihanın yarısı gök, yarısı İstanbul” demiş. Mesele basit değil, mesele İstanbul.