GULAŞ KAPİTALİZMİ VE AVRUPA BİRLİĞİ
Kapoşvar’dayım… Macaristan’da, Budapeşte’ye iki buçuk saat uzaklıkta, sessiz ve sakin bir şehirde... Etrafta Avusturya-Macaristan dönemine ait mimari ve bugüne ait bazı problemler. Hızlı bir tura çıkarmak istiyorum sizleri de… Hazırsanız buyurun… Stalinist yönetime karşı gelen Macarlar 1956 yılında bir halk ihtilali gerçekleştirir. 60 yıl önce. Kızıl Ordu tarafından kanlı şekilde bastırılan bu ihtilal sonrasında 90’lı yıllara kadar komünist sistem Macaristan’da hüküm sürer. Bu kadar tarih dersi yeter diye düşünüyorsanız size kötü bir haberim var. Tarih ders vermeyi asla bırakmaz. Macaristan komünist idareye geçer geçmesine de kendi tarzını da korur. Gulaş komünizmi derler Macaristan’da uygulanan komünist idare biçimine. Gulaş bir Macar yemeği, farklı malzemelerden oluşur. Karışık. Bu sistemin de öyle olduğu söylenir. Kruşçev komünizmin herkesin gulaş yiyebilmesi olduğunu ifade eder. Moskova da böyle tanımlar gulaş komünizmini.
Yıllar geçer ve Sovyet İmparatorluğu dağılır. Macaristan da otomatik olarak kurtulur Rus boyunduruğundan. Diğer Doğu Bloku ülkeleriyle birlikte. Sovyet mirası olarak sosyalist modernizmin temsil eden çirkin binalar ve verimsiz sanayi kuruluşları kalır. Bir tanesini özellikle İstanbulllular yakından bilir: İkarus otobüsleri. Diğer Doğu Bloku ülkeleri yavaş yavaş Avrupa Birliği’ne giriş yaparken Macaristan da bu kervana katılır ve ışıltılı dünyaya adım atar. Avrupa Birliği önce ekmeği gösterir sonra sopayı… Uyulması gereken kurallar vardır. Neyse ki Macaristan 10 milyonluk nüfusuyla buna kolaylıkla uyum sağlar. İlk zamanlar her şey yolundadır. AB adeta melek gibi her derde koşturmaktadır. Çalışmaya gerek bile yoktur. Her yerden yağan AB fonlarıyla ülke altyapı sorunlarını kısa sürede çözer. Ama bir de talebi vardır. Siz sanayi üretiminde olmayacaksınız. Olacaksanız da bizim istediğimiz şekilde. Sovyetik planlamanın farklı bir şekli olan bu yaklaşımla AB’nin küçük ülkelerinin sanayi refleksleri sökülerek ülke tamamen Almanya, Fransa gibi ülkelere bağımlı hale getirilir. Macarların bu oyuna uyanmaları çok zaman alır. Park yapmak isteniyorsa, gençlik merkezi, kanalizasyon yenilenmesi isteniyorsa cömert olan AB, sanayi konusundaki taleplerde ekşi bir yüz takınmaya başlar. Yandaş siyasi girişimler eliyle her türlü sanayi girişimini, büyük yatırımı sabote etmeye çalışır.
Kapoşvar’da planlanan sanayi yatırımı için AB destekli bir istemezükçü kitle harekete geçmiş mesela. Fabrikanın çevreci olması değil talepleri, hiç olmaması. Doğru ya, Macarlar ne anlar sanayiden, Almanya, Fransa’ya müşteri olmak neyine yetmiyor? AB’nin dayattığı gulaş kapitalizmi bu işte. Türkiye’de büyük yatırımlara karşı çıkan kitleyle aynı belirtiler... Tesadüf… AB’nin hegamonik, Sovyetik yönü kendini saklamakta güçlük çekiyor. Bunu ortaya çıkarmak da gulaşı seven Macarlar’a nasip oldu. Unutmadan… Kökeni, 9. Yüzyıla dayanan bu yemeğin adı Macarcada "sığır güden kişi, çoban" demekmiş. Bağımsızlıklarına düşkün ve bunun için bedel ödemeye hazır bir halk… Bakalım geleceğin tarihi bize neler gösterecek?