Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Rain and snow
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
ANKARA
00:00:00
İkindi vaktine kalan
İSTANBUL
00:00:00
İkindi vaktine kalan
Ara

Türkiye’nin uluslararası ittifak seçenekleri: Fayda – Maliyet analizi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Geçen hafta Pazartesi günkü yazımda değişen dünya dengelerinin nereye gidebileceği üzerine birkaç
fikir yürütmüştüm. İki farklı senaryo geliştirmiştim. İsterseniz bu senaryoları hatırlayalım:
Birincisinde, içinde bulunduğumuz durumun Modelski’nin 5’inci Uzun Döngüsü’nün son aşaması olduğu, bütün dünyada ülkelerin hızla bir kamplaşma süreci içine girdiği ve önümüzdeki sürecin (2030 ve sonrası) bir Küresel Savaşa gebe olduğu yönündeydi. Ancak ABD’nin mevcut iktidarının kendi geleneksel müttefikleriyle (AB, İngiltere, Kanada ve Meksika) sıkı ilişkilerini kopma noktasına getirdiğini ve Rusya ile yakınlaşma sürecine girdiğini unutmayalım. ABD’nin müttefiklerinin bir küresel savaşta fiili çarpışmaya girecek potansiyelden uzak olduğunu da bildirelim. Bu durumda AB, İngiltere ve onların etrafındaki ülkeler, ABD – İsrail, Çin ve etrafındaki ülkeler bir küresel savaşın tarafları olacak gibi görünmektedir. Böyle bir durumda ABD’nin Rusya ile yakınlaşması onu tarafsız kılmak amacı güdecektir. Öte yandan AB’nin böyle bir savaşa girmesi akılcı olmaz.

Büyük ihtimalle, hakaretleri sineye çekip NATO ittifakı içinde yer alacaklardır. Cepheler böyle kurulursa Çin’in pek şansı olmadığı görülmektedir. ABD büyük ihtimalle Küresel Savaşı kazanır. İkinci senaryoda ise içinde bulunduğumuz durumun Modelski’nin 6’ıncı Uzun Döngüsü’nün ilk aşaması olduğu, yani adı konulmamış bir Küresel Savaşın içinde olduğumuz vurgulanmaktaydı. Bu alışılmadık tarzda savaşı vesayet savaşı olarak tanımlamıştık. Son dönemdeki gelişmelere bakılırsa ABD bu savaşı kazanmak üzeredir. Yani ikinci senaryoda da zarlar ABD’nin ikinci bir küresel hegemonya çağının lehine gelmiştir.

Son gelişmeler ışığında, Türkiye’nin mevcut küresel sistem içinde hangi ittifak seçeneğini benimsemesi gerektiğini sorgulamak kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu yazıda, Türkiye'nin AB, ABD-İsrail, Türk Dünyası-Rusya ve İslam ülkeleri ile olası ittifaklarını, bir fayda-maliyet analizi çerçevesinde değerlendireceğim.
1. AB İLE İTTİFAK: EKONOMİK VE HUKUKİ ENTEGRASYON
Faydalar:
✔ Ekonomik Kazanç: AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağıdır. Türkiye’nin ihracatının %40’ı AB’ye gitmekte olup, Gümrük Birliği’nin revize edilmesiyle ticaret ve yatırım akışları daha istikrarlı hale gelebilir.
✔ Siyasi Kazanç: AB normlarına uyum süreci, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları alanlarında ilerleme sağlayabilir.
✔ Teknolojik ve Askeri İş Birliği: AB ile derinleşen entegrasyon, sanayi ve teknoloji transferini hızlandırabilir.
Maliyetler:
❌ Siyasi Baskı: AB, Türkiye’ye insan hakları ve demokrasi konularında baskı yapacak, özellikle etnik ve
mezhepsel haklar konusunda taleplerde bulunacaktır.

❌ Bağımsızlık Kaybı: AB’ye entegrasyon, Türkiye'nin dış politika alanındaki hareket kabiliyetini daraltabilir.
❌ Rusya ile Askeri Gerilim Riski: AB’nin Rusya karşıtı politikalarına dahil olmak, Türkiye’yi büyük bir bölgesel krizle karşı karşıya bırakabilir.
Sonuç:
Türkiye’nin AB ile daha fazla entegre olması, hukukun üstünlüğü ve demokratikleşme sürecini hızlandırabilir. Ancak, AB’nin insan hakları ve demokrasi konusunda getirdiği baskılar, Türkiye'nin iç siyasi dinamikleriyle çatışma yaratabilir. Ayrıca, Avrupa’daki yükselen milliyetçilik ve İslamofobi, Türkiye’nin tam üyelik sürecini sürekli engelleyen faktörlerden biri olarak önümüzde durmaktadır. Daha önemlisi, AB’nin son dönemde Rusya ile artan gerilimi göz önüne alındığında, Türkiye’nin bu ittifakta askeri bir yükümlülüğe girmesi gerekip gerekmediği kritik bir soru işaretidir.
2. ABD-İSRAİL İLE İTTİFAK: ASKERİ VE TEKNOLOJİK GÜÇ BİRLİĞİ
Faydalar:
✔ Güvenlik Garantisi: ABD ile yakın iş birliği, NATO çerçevesinde Türkiye’nin askeri kapasitesini artırabilir.
✔ Teknolojik ve Finansal Kazançlar: ABD'nin ileri teknoloji ve finans kaynaklarına erişim sağlanabilir.
✔ Bölgesel Güç Statüsü: İsrail ile iş birliği, Türkiye’ye Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da jeopolitik avantaj sağlayabilir.
Maliyetler:
❌ Bağımsızlık Kaybı: ABD ile tam ittifak, Türkiye’nin bölgesel bağımsız politikalar yürütmesini zorlaştıracaktır.
❌ Güvenlik Riski: ABD’nin PKK/YPG ile ilişkileri, Türkiye’nin ulusal güvenliğini doğrudan tehdit etmektedir.
❌ İslam Dünyasında Prestij Kaybı: İsrail ile yakınlaşma, Türkiye’nin İslam ülkelerindeki imajını zedeleyebilir.
Sonuç:
ABD ile yakın bir ittifak, Türkiye’ye ileri teknoloji ve finansman açısından avantaj sağlayabilir. Ancak, ABD’nin bölgedeki stratejik öncelikleri ile Türkiye’nin ulusal güvenlik kaygıları her zaman örtüşmemektedir. Özellikle, Washington’un PKK-YPG unsurlarına verdiği destek, Türkiye açısından ciddi bir güvenlik riski oluşturmaktadır. Dahası, ABD’nin bölgedeki politikaları Türkiye’yi İran, Rusya ve Çin gibi ülkelerle doğrudan bir çatışma noktasına itebilir. Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini NATO çerçevesinde koruması, ancak bağımsız bir dış politika sürdürmesi hayati önem taşımaktadır.
3. TÜRK DÜNYASI VE RUSYA İLE İTTİFAK: AVRASYA YÖNELİMİ
Faydalar:

✔ Jeopolitik Güçlenme: Türk Devletleri ile entegrasyon, Türkiye’yi bölgesel bir lider konumuna taşıyabilir.
✔ Enerji Avantajı: Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan gibi ülkeler, Türkiye’ye enerji ve hammadde konusunda büyük avantaj sağlayabilir.
✔ Bağımsızlık Alanı: Türkiye, NATO ve Batı dışında alternatif bir dış politika hattı geliştirebilir.
Maliyetler:
❌ Batı ile Gerilim Riski: Rusya ile yakınlaşma, Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırabilir.
❌ Rusya ile Çıkar Çatışması: Türk Dünyası ile yakınlaşma, Rusya’nın nüfuz alanında rekabet yaratabilir.
❌ Bölgesel Çatışma Riski: Ukrayna savaşı gibi küresel krizlerde Türkiye’yi zor durumda bırakabilir.
Sonuç:
Türkiye’nin Türk Dünyası ile entegrasyonu, Avrasya’da daha güçlü bir aktör olmasını sağlayabilir. Ancak, bu entegrasyonun Rusya ile olası çelişkili çıkarları nasıl yönetileceği kritik bir sorundur. Rusya, tarihsel olarak Orta Asya üzerindeki nüfuzunu korumak istemektedir ve Türkiye’nin bu bölgede daha aktif bir rol üstlenmesi Moskova’nın tepkisini çekebilir. Öte yandan, Rusya ile askeri veya siyasi bir ittifak, Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırabilir ve ekonomik yaptırımların hedefi haline getirebilir. Bu nedenle, Türkiye’nin Avrasya’daki varlığını dikkatli bir diplomasi ile yönetmesi gerekmektedir.
4. İSLAM ÜLKELERİ İLE İTTİFAK: ORTAK KÜLTÜREL VE EKONOMİK POTANSİYEL
Faydalar:
✔ Ekonomik İş Birliği: İslam ülkeleriyle ticaret ve yatırım ilişkileri geliştirilebilir.
✔ Bölgesel Etki: Türkiye, İslam dünyasında daha güçlü bir aktör haline gelebilir.
Maliyetler:
❌ Siyasi İstikrarsızlık: İslam dünyasındaki iç çatışmalar, Türkiye için risk oluşturabilir.
❌ Ekonomik Kırılganlık: İslam ülkelerinin ekonomik yapıları, Türkiye için istikrarlı bir ortaklık zemini sunmamaktadır.
❌ Küresel İzolasyon Riski: Türkiye’nin Batı ile ilişkileri zayıflayabilir.
Sonuç:
İslam ülkeleriyle ekonomik ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesi Türkiye için bir fırsat sunmaktadır. Ancak, İslam dünyası homojen bir blok değildir. Suudi Arabistan-İran gerilimi, Körfez ülkeleri arasındaki rekabet ve Orta Doğu’daki kronik istikrarsızlık, bu ittifakı kırılgan hale getirmektedir. Dahası, Türkiye’nin ideolojik bir eksene kayması, Batı dünyası ile olan ilişkilerini olumsuz etkileyebilir ve ekonomik yaptırımlara yol açabilir. Bu yüzden, İslam dünyası ile ekonomik ve ticari ilişkiler geliştirilirken, doğrudan siyasi veya askeri bir ittifaktan kaçınılmalıdır
GENEL DEĞERLENDİRME: EN DOĞRU STRATEJİ NE OLMALI?
Hiçbir ittifak seçeneği Türkiye'nin tüm ihtiyaçlarını tek başına karşılamaz. Bu nedenle, Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini merkeze alan çok yönlü bir dış politika stratejisi izlenmelidir.
�� AB ile ekonomik ortaklık geliştirilmeli, ancak tam entegrasyon süreci ihtiyatlı yürütülmelidir.
�� ABD ile NATO çerçevesinde iş birliği sürdürülmeli, ancak bağımsızlık korunmalıdır.
�� Türk Dünyası ile entegrasyon artırılmalı, ancak Rusya ile dikkatli bir denge sağlanmalıdır.
�� İslam ülkeleriyle ekonomik iş birlikleri geliştirilirken, siyasi bağımlılık yaratacak adımlardan kaçınılmalıdır.
Türkiye, büyük güçler arasında bir denge politikası izleyerek kendi milli çıkarlarını maksimize eden bir strateji benimsemelidir. Plansız ve maceraperest hamleler, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma riskini taşımaktadır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *