CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İLE BAĞDAT VE ERBİL NOTLARIM
22 Nisan’da gerçekleşen ziyaretin ilk durağı Bağdat’tı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar ve iş dünyasının etkili isimleri geniş bir çerçevede bu ziyarete eşlik etti.
Bağdat Uluslararası Havalimanı’nda gerçekleşen
resmî karşılama programı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk olarak Irak
Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşit’i ziyaret etti. Gerçekleşen ikili görüşmede
bölgesel sorunlar ve Türkiye-Irak ilişkilerine dair başlıklar konuşuldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci ziyareti Irak
Başbakanı Muhammed Es Sudani’ye oldu. Başbakan Sudani ile de bölgesel sorunlar,
çözümler, terörle mücadele, Kalkınma Yolu Projesi, Irak’ın huzuru, karşılıklı
yatırımlar, su ve iki ülkenin birlikte sorunsuz yürüyebilmesi için ortak
oluşumların/birliklerin/platformların oluşturulması seçenekleri konuşuldu.
Aslına bakarsanız Irak Başbakanlığı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakan Sudani ile görüşmesinin yanı sıra tüm görüşme
trafiğini yönettiği merkez oldu. Başbakanlıkta Sudani ile gerçekleştirilen
ikili görüşme sonrasında heyetler arası görüşmeler ve istişareler yapıldı. Başbakanlık
Konutunda Iraklı Türkmenlerle de görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkmenlerin son
süreçte yaşadığı etki ve yetki kayıplarını Türkmen siyasetçilerle
değerlendirdi.
Tüm bu görüşmeler sonucunda Türkiye ve Irak 26
başlıkta iş birliği sağlanacak anlaşmaya imza attı.
Irak Başbakanlık Konutu iki ülke arasında köprü
niteliğindeki pek çok görüşmeye ve anlaşmaya vesile olurken Diyanet İşleri
Başkanı Prof. Ali Erbaş, TİKA Başkanı Serkan Kayalar ve beraberlerindeki heyet
Bağdat’ta TİKA tarafından restore edilen Abdülkadir Geylani ve İmam-ı Azam Ebu
Hanife Külliyelerini ziyaret ettikten sonra İmam-ı Azam Ebu Hanife Külliyesi
içerisinde yine TİKA tarafından kurulan müzenin açılışını gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekleştirdiği Bağdat
ziyaretinde bir diğer görüşme merkezi de Reşit Hotel oldu. Reşit Hotel’de bir
araya gelen Türkiye ve Iraklı iş insanları önce Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın da
konuşmacı olarak katıldığı paneli dinledi sonrasında da kendi sektörlerine dair
muhataplarıyla karşılıklı iş birliği başlıklarını görüştü.
Bağdat’ta gerçekleştirilen görüşmeler sonrasında
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyet Erbil’e gitmek üzere saat 19:30’da
Bağdat’tan ayrıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşlik eden isimleri taşıyan ikinci
uçak yaşanan küçük bir sorun nedeniyle Bağdat’tan geç kalkınca ikinci uçakta
bulunanlar Erbil’deki programa katılım sağlayamadı ve havalimanından çıkamadan
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Erbil’deki görüşmelerini tamamlamasını bekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Erbil ziyareti daha dar
bir çerçevedeydi. Görüşmeler kurumsallıkla birlikte dostluk yansımalarını da
beraberinde getirdi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani ve
Başbakan Masrour Barzani’nin havalimanında karşıladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan
karşılama töreni ve ikili görüşmeler sonrasında Kürt Yönetimi’nin Kadim Başkanı
Mesud Barzani ile samimi bir görüşme gerçekleştirdi.
Erbil’den yansıyan artı bir coşku daha vardı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Türkiye’ye yönelik. Erbil Kalesi ve Erbil sokakları
Cumhurbaşkanı Erdoğan Erbil’e gelmeden bir gün öncesinden Cumhurbaşkanı Erdoğan
ve Türkiye Bayraklarıyla donatılmıştı. Erbil caddeleri refüjlerde ve bilboard’larda
“Hoşgeldin Türkiye” diyordu.
Özetle Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan iki gün önce
gittiğim Bağdat’ta siyaset-bürokrasi-iş dünyası-diplomasi-vatandaş ve daha pek
çok noktadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretine dair notlarımı almaya
başladım.
Ziyaret günü de Bağdat ve Erbil yansımalarını
aldığım notlarıma ekledim.
Bu ziyarete dair gördüğüm tablo; en kısa zamanda
Türkiye ve Irak himayesinde ortak bir “terör operasyonun” olacağından yana…
Çünkü Kalkınma Yolu Projesi başta olmak üzere
konuşulan, imzalanan, gerçekleşmesi istenen tüm başlıkların dönüp dolaşıp
geldiği yer; terörden arındırılmış ve güvenliğe-huzura kavuşturulmuş bir Irak…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bağdat ve
Erbil ziyaretine dair aktaracaklarım ve bu ziyaretten yansıyan ileriye dönük
tespitlerim elbette ki bu kadar.
Dilerseniz zihnimdekileri ve Irak’taki RÛH’a
dair yüreğimde biriktirdiklerimi diğer yazıma bırakalım. Irak geçmişinde tüm
güzellikleriyle dünyanın cazibe merkezi olduysa acilen o RÛH-a kavuşması
gerekiyor…
Çünkü nasıl ki insanları güzel-huzurlu-sevilir
kılan unsur sahip oldukları RÛH ise mekanları da cazip-güçlü-güvenli-istikrarlı
kılan sahip oldukları RÛH’tur…