DEVRİN OYUNLARINA KARŞI "DEVRİM ADAMI"
Devrimci lideri başta herkes anlamaz, yaptıkları tam anlaşılmaz ve hatta çoğu zaman suçlanırlar!
Suçlanırlar çünkü ‘ortamda gelişmeye dair ciddi sorunlar/sorunlular vardır’ ve ilerlemeyi istemeyen bu unsurlar alıştıkları rehavet-tembellik-haksız kazanım düzenini kaybetmemek için devrimin/devrimcinin önüne set çekip tüm kötülükleri yapmaktan kaçınmazlar…”
Başbakan Mesrur Barzani göreve geldiği ilk
günden bu yana, içeriden ve dışarıdan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne karşı
hayata geçirilmeye çalışılan devrin oyunlarına inat adeta bir devrim yürütüyor.
İşinin kolay olmadığını bizler gibi kendisi de bildiği için tüm zorluklara
ithafen kararlılığını her zaman her yerde yansıtıyor.
Başbakan Mesrur Barzani’yi ‘kasten’ anlamak
istemeyen, gözünü ve kulağını kapatan, yolunu zorlaştırmak isteyen Kürtlere
birkaç soru sormak istiyorum; ‘yeni dünya düzenine’ adapte olmak için ülkeler
de kendisine dair ‘yeni yüzyıl’ başlıklarını teker teker açıklıyor.
Peki bunca yenilenme, güncellenme, gelişme
söylemi arasında “IKBY Yüzyılı” neden olmasın? Geçmişte kalmak için nedir
bu inadınız? Kendi egolarınızı ve menfaatlerinizi bir kenara bırakıp
gençlerinizi ve onların geleceğini ne zaman düşüneceksiniz?
…
Yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla, genç nüfus
potansiyeliyle, stratejik konumuyla, tarihi ve kültürel birikimiyle Irak Kürt
Bölgesel Yönetimi elbette ki yeni dünya düzenindeki yerini güçlü bir şekilde
almak üzere kurumsal hamlelere yönelmeliydi.
Çoğu coğrafyada böyle bir kurumsallık geçişi
sıkıntısız gerçekleşir fakat söz konusu Ortadoğu ve bilhassa da IKBY oldu mu
‘devrim’ gerekli bir hale geliyordu. Çünkü IKBY’de bireysel bakış açıları gibi
siyaset, bürokrasi, diplomasi, eğitim, iş dünyası, sosyal hayat, basın, medya
ve sivil toplum kuruluşları kurumsallıktan çok uzak ‘aşiret anlayışı’ ve
‘lobileşme faaliyetleri’ arasına hapsedilmiş durumdaydı.
Bir makama gelen oturduğu koltuğu ömürlük
bırakmıyordu. Gençleri ve kadınları gören-duyan-şans veren yoktu. Üretim
önemsenmiyordu. Eğitim-teknoloji-istihdam projeleri yoktu. Özel sektör hak
ettiği yerde değildi. Tüm iş beklentileri hükümet kadrolarında yer almak
üzerineydi. Hükümetin hiçbir yatırımı yoktu. Özetle geleceğe yatırım yapmaktan
ziyade günü birlik bakış açısı hakimdi. Ve başta gençler olmak üzere halk bu
durumdan çok rahatsızdı.
Özetle IKBY’de Başbakan Mesrur Barzani’nin
başlattığı devrime ihtiyaç vardı. Her fırsatta bütçe göndermeme kozunu kullanan
Bağdat’a karşı Erbil Yönetimi’nin kendi üretim faaliyetleri güçlü olsaydı bu
denli sorun yaşamazdı Kürtler…
Şimdi yaşanan seçim kotası krizi de maddi-manevi
sorunları beraberinde getirdi. Irak Federal Mahkemesinin aldığı kotayı iptal
kararının mevcut Irak Anayasasında haklı bir yeri olmasa da Bağdat’ın ve
KYB’nin kararın uygulanmasına yönelik ısrarı halâ
devam
ediyor.
Bunca hengamede benim gördüğüm tablo ise; böyle
bir seçimin gerçekleşemeyeceği yönünde. Oturmayan taşlar eşliğinde bir seçimin
yapılması imkansız ve sağlıksız bana göre.
Peki kota krizi ile yaratılan bunca gerginlik
Kürtleri nereye götürür derseniz, 'Süleymaniye’nin federal veya benzeri bir
özerk statüye kavuşturulmasına’ götürür derim… Aslına bakarsanız şahsi fikrim
de bunu destekliyor zira bu saatten sonra Süleymaniye’nin Erbil ile birlikte
olması imkansız olduğu için ayrılması çok daha mantıklı olacaktır.
Böylelikle Türkiye KDP-KYB arasında kalmaktansa
“terörle mücadele şartıyla” iki perspektifle güney komşularına hitap edecektir.
Güney sınırının huzuru elbette ki Türkiye için
çok önemli çünkü Türkiye’nin kararlı bir şekilde devam ettiği terörle mücadele
operasyonlarının başarısında mevcut IKBY’deki istikrarın payı var.
22 Nisan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
gerçekleştireceği Irak ziyareti başta güvenlik ve Kalkınma Yolu Projesi olmak
üzere pek çok önemli başlığın görüşülmesini içeriyor. Irak’ta İran baskısı, PKK
ve DEAŞ ile mücadele, KDP ve KYB arasındaki gerginlik, Kerkük seçim sonuçları
doğrultusunda yerel yönetimin nasıl şekilleneceği, ekonomik anlaşmalar, Irak’ın
su kaynaklarının doğru değerlendirilmesine yönelik projeler, Irak’ta tarım ve
hayvancılığın gelişmesi için destek verilmesi gibi başlıklar masada olacaktır.
Bağdat ve Erbil’in bunca sıcak gündemi arasında
Türkiye’nin her zamanki uzlaştırıcı tavrıyla sahada yer almasıyla birlikte
Kürtlerin de sağduyu ile yan yana durması gerekiyor elbette. Çünkü burası
zemini kaygan, iklimi sert, insanı zor, yan yana durmayanları bol, akşamdan
sabaha U dönüşleri yaşanan; Ortadoğu….
Başbakan Mesrur Barzani’nin “Devrim Yolunu”
destekliyorum çünkü Kürtlerin geçmişin sığ travmalarından kurtulması için kendi
ayakları üzerinde durması gerekiyor…
O halde;
Yeni bir Kürt yönetimi…
Yeni bir başlangıç…
Yeni bakış açıları…
Yeni çözüm yolları…