IRAK'TA ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ VE YENİ DENKLEMLER
Geçmişte Arap-Kürt-Türkmen-Azınlıklar olarak ayrışan Irak sonraki yıllarda Şii-Sünni ayrışmasını da aldı baş köşesine. Bu da yetmedi Şii-Şii ve Sünni-Sünni çekişmesi de eklendi ayrışma listesine. Sonra Arap-Arap, Kürt-Kürt, Türkmen-Türkmen ayrışması eklendi. Böylelikle Irak’ın ayrışma listesi bir hayli kabardı derken son dönemde “lokale özel ayrışma” denklemleri belirmeye başladı.
Benim anladığım Bağdat’taki Şii liderler,
Saddam’ın başlattığı “Araplaştırma Projesine” kaldığı yerden devam ediyor.
Uzaktan bakıldığında Şii-Sünni-Kürt-Türkmen
olarak ayrıştığı düşünülen Irak güç dengelerinin analizi içeriden
yapıldığında durumun öyle olmadığı net bir şekilde görülüyor.
Bir kaç ay önce kaleme aldığım yazımda “Irak’ta
yükselişe geçen vatanseverlik” başlığına dikkat çekmiştim. Kapalı kapılar
ardında her geçen gün güçlenen Iraklı Vatanseverler “Arap milliyetçiliğini” öne
çıkarmaya kararlı. Bu milliyetçiliğin hamiliğini Şii dengeler üstlense de söz
konusu Arap Milliyetçiliği olunca Sünnilerle farklı denklemler de hayata
geçiriliyor.
Misal; Arap Şii liderler söz konusu Musul, Diyala,
Ambar ve Selahattin’deki Şiiler olunca onlara Sünni gözüyle bakıyorlar…
Kerkük’teki halka ise Şii-Sünni ayırt etmeden
Arap Milliyetçiliği gözüyle ile bakıyorlar…
Şii Türkmen’i Şii olarak değil Türkmen olarak
görüyorlar. Türkiyeci olarak gördükleri Kerküklü Türkmenleri içlerine
almıyorlar.
Bunun en bariz kanıtı, Kerkük’teki Araplara 5000
silahlı Haşdi Şabi gücü verilirken Şii Türkmenlere ise 1500 kişi veriliyor.
Saddam döneminden kalan Arap Milliyetçiliği
şimdi kaldığı yerden devam ediyor özetle. Bu politika elbette ki etkisini her
mecrada hissettiriyor. Siyasette, bürokraside, iş dünyasında, sivil hayatta, sanatta,
sporda her yerde Arap Milliyetçiliği yansımalarıyla yüzleştiğimiz Irak’ta bu
yöndeki en büyük etkiyi elbette ki azınlıklar ve Türkmenler hissediyor.
Zira Kürt Yönetimi pek çok anlamda gücünü ve
etkisini ispat etmiş önemli bir denge şu an. Irak’taki Arap Milliyetçiliği
baskısı arttıkça Kürt Milliyetçiliği de güçlenerek tepki verecektir bu duruma. Fakat
aynı durum son dönemde oldukça zayıflayan Türkmenler için geçerli değil. Şu an
Irak’ta azınlıklar statüsünde görülen Türkmenlerin yaşadıkları sorunlar
sonrasında Araplaşmaya yenilmemeleri imkansız gibi görünüyor.
Özetle Irak’ta hiçbir şey eskisi gibi değil
artık. Yeni denklemleri, yol haritaları, ittifakları, güç dengeleri ile Irak
farklı bir senfoniye geçti. Bu doğrultuda Türkiye’nin de nasıl bir strateji
belirleyeceği merak ediliyor.
Bununla birlikte son dönemde Irak’ta etkisini
bir hayli görmeye başladığımız Azerbaycan’ı da unutmayalım derim.
Azerbaycan’ın Irak’ta olması belki de yeni bir
güç dengesinin belirlenmesine sebep olacaktır. Zira Şii kodlarının hakim olduğu
Irak’ta Azerbaycan’ın var olması, İran’ın oluşturduğu egemenlik zehrine karşı
panzehir oluşturulması umudunu da beraberinde getiriyor. Öyle görüyorum ki
Azerbaycan sosyal-kültürel anlamda Iraklı Türkmenler başta olmak üzere Irak
geneline fazlasıyla etki edebilir.
Türkiye’nin son yıllarda daha geniş bir dünya
çerçevesinde başarılı bir diplomasi/askeri/denge gücü olması sebebiyle
sorumlulukları bir hayli arttı. Bu sebepten Azerbaycan’ın Irak başta olmak
üzere coğrafyadaki sosyal-kültürel-iletişim çalışmaları yapması elbette ki
önemli…