Pes etmiş ve son sözü söylemekten uzak görüntüdeki oyuncularımız kulüp takımlarında ortaya koyduğu performansların çok uzağında oynayarak gruptan çıkma şansımızı kaf dağının ardına bırakırken, Şenol Güneş'te Dünya Kupası elemelerindeki teknik direktörlük performansının çok gerisinde kaldı.
Avrupa Futbol Şampiyonası'na İtalya yenilgisi ile başladığımızda 'Yenilerek üç ayaklı mücadelenin sadece birinci ayağını kaybettik, turnuvayı, bir üste çıkma şansını kaybetmedik ki.' diye yazmış, 'Bu düzeydeki turnuvalarda maç kaybedebilirsin ama eğer önünde iki maç daha varsa gruptan çıkma umutlarını kaybetmezsin' diyerek de Galler maçına gönderme yapmıştım.
Devamında 'Umutla başladığımız EURO 2020’de sadece bir maç kaybettik, pes etmedik ve son sözümüzü de söylemedik.' ifadelerini kullanmıştım.
Galler maçında gördüm ki benim inancım bizim çocuklarda yokmuş.
Pes etmiş ve son sözü söylemekten uzak görüntüdeki oyuncularımız kulüp takımlarında ortaya koyduğu performansların çok uzağında oynayarak gruptan çıkma şansımızı kaf dağının ardına bırakırken, Şenol Güneş'te Dünya Kupası elemelerindeki teknik direktörlük performansının çok gerisinde kaldı.
Her iki karşılaşma sonrasında gördük ki ne taktiksel, ne kondisyon, ne de mental açıdan turnuvaya hiç ama hiç hazır değildik.
Tam bu noktada Şenol Güneş'in İtalya maçı öncesi açıklamaları geldi aklıma.
'İtiraf etmem gerekirse bu şampiyonayı 2020'de oynamayı tercih ederdim. O zaman çok iyi bir seviyeye ulaşmıştık.' diye konuşan Güneş acaba bu günleri önceden mi görmüştü?
Eğer öyleyse durum çok daha vahim.
Gelelim dün akşama.
İsviçre karşısında alacağımız sonuçla ya her anlamda dibe vuracak sıfır çekecek, ya da kazanacak ve her zaman olduğu gibi ince hesapların içine girecektik.
Şenol Güneş, ilk 11’de İtalya maçına göre 5, Galler maçına göre ise 3 değişiklik yaptı.
Kazanması halinde puanını 4’e çıkaracak ve en iyi üçüncü takımlar arasına girme şansını güçlendirecek İsviçre maça ileride ve atak başlayan taraf oldu.
6.dakikada Seferovic, 26.dakikada Shaqiri’nin attığı goller rakibimizin kazanmayı ne kadar çok istediğine işaret olurken, bizim çocuklar ve biz yine şaşkındık.
Sonrası malum.
Fark yaparak kazanama ve bir ihtimal gruptan çıkma hesabı daha maçın ilk yarısından biterken, bir Avrupa sahnesinden daha hüsranla ayrıldık.
Oynadığımız 3 maçta kalemizde 8 gol görürken, rakip kaleye sadece İsviçre karşısında bir gol atabildik.
Hepsi bir yana turnuva boyunca silik bir futbol sergiledik.
Medyasından, taraftarına herkesin yaptığı, yapacağı gibi bu sonuçlara sebep kimseyi eleştirecek, şöyle olsaydı, böyle olsaydı diyerek havanda su dövecek değilim.
Sadece şunu söyleyebilirim.
Futbolla yatıp kalkan bir ülkeyiz ama futbolda hep bir ileri, iki geri yaparak daha fazla gidemeyiz.
Artık bazı şeyler kökten değişmeli ve bu eziyet haline gelen durum bitmeli.
Onu bilir, onu söylerim.