Sosyal yaşamımızı altüst eden, ekonomik sıkıntımızı arttıran hemen hemen çözümsüz her sorunumuzun başlangıcı olan etkenler belli oldu. Virüsler!...
Sosyal yaşamımızı altüst eden, ekonomik sıkıntımızı arttıran hemen hemen çözümsüz her sorunumuzun başlangıcı olan etkenler belli oldu. Virüsler!... Günümüzde hep dilimize doladığımız bir sözcük var “Her derde deva”. Her derde deva oldukları söylenemez ama, hemen hemen her sorunun altından çıkan tüm hastalıkların başlangıcında önemli rol oynayan virüsler, günlük yaşamımızın ayrılmaz parçaları oldular. Virüsler için “her derde deva” sözcüğünü kullanmak yerine “her şeye maydanoz!” demek daha doğru galiba. Çağımıza adını veren teknoloji harikası bilgisayar ve akıllı telefonlarımızın da en büyük düşmanı virüsler değil mi? Bilgisayar ve telefon kullanan hemen herkes bu, kendi küçük adı büyük mikroorganizmalardan etkileniyor.
Konuyu espriden sıyırıp tüm hastalıkların en önemli nedeni olan “virüs”lerin yaptıklarına bir bakalım: İşgücü kaybının, sosyal yaşamımızda performans düşüklüğünün en önemli nedenleri arasında yer alan hastalıklardan, soğuk algınlığına neden olan 200’den fazla virüsün bulunduğu açıklanmış. Bir veya birkaçı ile uğraşamazken 200’ün üzerindeki kocaman bir virüs ordusu ile nasıl başa çıkacağız? Yandık ki, çıra gibi!... O sıcak kavurucu yaz günleri gitti gibi. Hava sıcaklıkları yurt genelinde neredeyse 10 derece civarında düştü. Hem de ne düşüş. Birden bire hava sıcaklıklarının 22-25 derecelere düştüğü gün içinde, bu sert düşüşe vücudun dayanamayacağını tüm sağlıkçılar her zaman dile getirirlerdi de, bu kez çok hızlı düşüşler bizi hazırlıksız yakaladı gibi. Hele hele, bu soğuyan havalar; tatilcileri dokuz günlük Kurban Bayramı tatllini değerlendirmek için tatile gidenleri fena faka bastırdı
Tatile gidenlerden edindiğimiz bilgilere göre geceleri neredeyse battaniye örterek uyumaya çalıştıklarını söyleyenler var. Bu tatil sürecini İstanbul’da geçirmeye çalışan ben, hava sıcaklığının yirmi iki derecelere düştüğünü çok gördüm ve akşam üstü dışarı çıkarken üzerime mont, triko gibi bir şey alma ihtiyacını hissettim. Bu yazıyı yazdığım sırada, İstanbul, Bayramoğlu Basın İlan Kurumu Tatil Köyü’ndeyim, hava kapalı, hafif ama, insanın içini ürperten serin bir rüzgar esiyor. Hava sıcaklığı 22 derece civarında. Güneş aralıklarla bulutların arasından gülen yüzünü gösteriyor ama, sanki ceza verir gibi hemen koyu bulutların arakasına kaçıp gidiyor. Üzerimde triko olmasına rağmen titrediğimi hissettim. Bugün cuma, cumartesi 28, pazar 32 ve pazartesi de 31 derecelere çıkacakmış ama buna aldanmamak lazım. Gelecek hafta yine 22-23 derecelerde seyredecekmiş. Kısacası, baş düşmanlarımız “virüslerle dans” başlayacak demektir. O nedenle, adına “Pastırma Yazı denen sıcak günler”in hayalini kurarken, birden bire kısalan ve “elveda” demeye hazırlanan “yaz”ın gidişine el sallamaya hazırlanalım. Görünen o ki; bu gidiş pek hızlı olacak aman dikkat.
Bu hızlı gidiş, geride bıraktığı birden bire soğuyan havalar, pek hayra alamet değil. Hazır kıta bekleyen virüslere gün doğdu. O nedenle özellikle yaşlılar ve gençler, aman dikkat! Hele hele, son yıllarda şiddetli soğuk algınlığı ve sonrasında görülen zatürreye yakalanma riskini de asla unutmayın. Uzmanlara göre; soğuk algınlığının yılın tüm mevsimlerinde görüldüğü, ilkbahar ve özellikle sonbaharda, mevsim değişikliğine bağlı olarak artış gösterdiği belirtilmiş. Tüm bu dönemlerde soğuk algınlığına neden olan 200’den fazla virüs olduğu, virüslerin bakterilerle karışması sonrasında burun akıntısı, boğaz ağrısı ve öksürüğe de yol açabilidiğinin zamanında tedavi yoluna gidilmediğinde de, alt solunum yollarına inerek zatürreye kadar uzandığının üzerinde ısrarla duruluyor. Tam zamanıdır. Ya kendinizi iyi koruyun veya onların bulunduğu ortamlardan kaçın!... Dikkat, virüsler geliyor...