Dijital devrimle birlikte teknolojinin değişim hızı, her geçen gün katlanarak artıyor.

Dijital devrimle birlikte teknolojinin değişim hızı, her geçen gün katlanarak artıyor. Bu hız; her alanda, yenilenme süresi ve algısında çeşitli değişim ve dönüşümleri de beraberinde getiriyor. İnsanların sosyal ve kurumsal yaşamını büyük çapta etkileyen bu ve dönüşümler, bir etki gücü yaratarak ticari kurumları yenilik ve değişim ekseninde harekete geçiriyor. Geleneksel pazarlama yöntemlerinden farklı olarak dijital pazarlamada teknolojiyle uyumlu yöntem ve stratejiler geliştiriliyor. Müşteri ile direkt teması güçlendiren iletişim yöntemleri ve daha samimi ilişki ağlarının kurulması ön plana çıkıyor. Bu noktada, sosyal medyanın gücünden ciddi oranda faydalanıldığı görülüyor. Dijital pazarlamanın yükselen yıldızı olarak “influencer pazarlama” yani “etkileyici pazarlama”, sosyal medyada bir trend olarak karşımıza çıkıyor.

Influencer nedir?

Öncelikle çok yaygın kullanmaya başlanılan “influencer” kavramının kelime anlamına bakalım. Google Çeviri, kelimeyi Fransızca olarak algılıyor ve “etkilemek” olarak çeviriyor. Tanımdan hareketle, kişiyi tanımlamak için kullandığımız “influencer” kavramı da “etkileyici, etkileyen kişi” anlamına geliyor.
Birçok infulencer ajansının sayfasını incelediğimizde, genel olarak karşımıza çıkan influencer tanımı şöyle:
“Sosyal medyada belli bir takipçi kitlesine sahip olan, bu takipçi kitlesini etkilemeyi başaran ve bu etkiyle takipçilerinin satın alma alışkanlıklarını yönlendiren kişi veya kişiler.”

Ortak nokta: Reklam yüzü

Influencer pazarlama, birçok dijital pazarlama uzmanına göre, dijital pazarlamanın bir kolu gibi görülse de apayrı bir pazarlama alanı olarak görenlerin sayısı da hayli fazla. Ama geleneksel ve dijital medyadaki gibi “reklam yüzü” kavramının, influencer pazarlama da ortak nokta olduğunu söyleyebiliriz. Temelde yine ürünü sevdiren bir kişiye ihtiyaç var. İnsanlar önce ürünü tanıtan kişiyi sevmeli. Kişiyi sevdiyse ürünü zaten sevecektir. Geleneksel reklamcılığın da temeli bu, yeni nesil reklamcılığın da…

İnfluencer pazarlamada kurum ve markaların dikkatini çeken çok daha farklı etmenler bulunuyor. Öncelikle sosyal medyanın yaygın kullanımı ürün yerleştirmenin en etkili alanlarını da yaratmış oluyor. Bunun yanı sıra influencer’ların tercih edilme nedenleri şöyle sıralanabiliyor:
Tüketici tepkilerinin anlık gözlemlenebilmesi, geleneksel ve dijital medyaya göre daha ucuz ve hızlı yenilenebilen tanıtım faaliyetlerinin geliştirilebilmesi, tüketicinin güncel istek ve ihtiyaçları anında saptanarak ona göre pazarlama stratejilerinin belirlenebilmesi ile kullanıcıların ürünle ilgili sorularında direkt etkileyiciyle temasa geçmesini kolaylaştıran iletişim imkânının olması… Tabi bu değişkenleri “başarılı reklamcılığa” mal etmek yerine dijital mecranın teknik olanakları ve şartların olgunlaşmasına bağlamanın daha gerçekçi olduğu da düşünülebilir. İnfluencer pazarlamanın ne olduğunu, tüketim alışkanlıklarımızı nasıl etkilediğini ve bu alanda ajansların rolünü ilgililerle konuştuk.

“Influencer pazarlama, yeni bir keşif değil!”

“İnfluencer, yani ‘etkileyici pazarlama’ dediğimiz şey; reklamcılığın tarihiyle başlayan bir şey. Sadece mecrası ve adı değişti. Yani önceden de yöntem, birilerini sinema veya müzikte ünlü yapıp, onlara birtakım ürünler kullandırtarak, o ürünlerin pazarlamasını onlar üzerinden yürütmek, o ürünü kullanmanın insanları daha prestijli, star biri haline getireceğini hissettirip bu ürünlerin satışını arttırmaktı. Kemal Sunal’ın ‘Yüz Numaralı Adam’ filminde, bu işleyiş çok iyi anlatılır. İnfluencer’lar, bunu ünlü olmanın daha kolay olduğu bir çağda yaptı ve sosyal medyanın kolay iletişim ortamını kullandığı için daha fazla görünür oldular. Sosyal medya, influencer’lar için bir vitrin. Yani şimdi bir tane Kemal Sunal yok da binlerce komik video üreten adam var. Hepsi irili-ufaklı reklam alıyorlar. Yani aslında influencer marketing, dijital pazarlamadan farklı olarak daha eski bir geleneğin devamcısı.”

Aydın’ın Apple örneğinde aktardığı algı yönetimlerinin benzerleri veya birçok farklı metodunu, büyük-küçük tüm markalar ürün yerleştirmelerinde kullanıyor. İnfluencer’ların ürün yerleştirmelerinde #işbirliği hastag’i kullanma zorunluluğu olsa da sosyal medya kullanıcıları, çoğu zaman bu ürün yerleştirmelerine, farkında olmadan maruz kalıyor.

Geleneksel reklamcılık ve pazarlamada olduğu gibi dijital pazarlamada ve influencer pazarlamada kullanılan çeşitli manipülasyon ve algı yönetimleriyle birlikte kullanıcılar; tercih ettikleri markaların, aldıkları ürünlerin kendi tercihleri olduğunu düşünüyor. Oysa ki, fenomenler aracılığıyla sunulan “ideal” yaşam biçimi dayatmasının sonucu olarak sosyal medya kullanıcılarının, “O ürünü alırsam modaya uygun giyinmiş olurum, şu markanın ürünlerini kullanırsam sosyal statü sahibi olabilirim, bu makyaj ürünlerini kullanırsam daha güzel olurum” gibi düşüncelerle tüketim davranışları belirlenmiş oluyor.

“Link bırakıyorum” çılgınlığı, güvensizlik yaratıyor

Sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanmak zorunda olan influencer’lar, ilgi duydukları alanlarda çeşitli görsel içerikler hazırlıyor, düzenli aralıklarla paylaştıkları bu içerikler sayesinde sosyal medya kullanıcısının dikkatini çekiyorlar. Bu içeriklerin konuları; moda, sağlık, spor, eğitim, felsefe, sanat, teknoloji, gündem, haber gibi çok farklı alanlarda olabiliyor veya sadece gündelik hayatlarını paylaşarak takipçileriyle etkileşimi arttırmaya çalışıyorlar. Markalar, bu paylaşımların içeriklerini belirleyebiliyor veya yönlendirebiliyor.
Ajanslar da bu paylaşımların sosyal medyada öne çıkması, görünür olması ya da kullanıcılarla etkileşimi arttırması için gerekli yöntemleri influencer’lara aktarıyorlar. Markalar-ajanslar ve influencar’larla ilerleyen bu iş birliği sayesinde organik takipçi sayısı artan fenomenin tanınırlılığı/bilinirliliği de artıyor. Böylelikle giydiği kıyafetler, gittiği mekânlar, satın aldığı markalar, okuduğu kitaplar takipçilerinin ilgisini çekiyor. Bu kişilerin kullandığı ürünler, kullanıcı gözünde; binlerce seçenek arasından filtrelenmiş, denenmiş-tecrübe edilmiş ve özenle seçilmiş ürünler olarak görülüyor. Ayrıca interaktif iletişim sayesinde, “tesadüfen” gördüğünü düşündüğü ürün hakkında merak ettiklerini fenomene sorabilmesi, paylaşılan linklerle ürüne hemen ulaşabilmesi, kullanıcının satın alma davranışını etkiliyor. Ancak bu “link bırakıyorum” çılgınlığı öyle bir noktaya geliyor ki, bir müddet sonra fenomenin, sadece reklamlardan ibaret olan paylaşımlarına ilgi azalıyor ve kullanıcı ya fenomeni takip etmeyi bırakıyor ya da paylaşımlarını hemen geçiyor. Bazı ajanslara göre, sürekli farklı markaların benzer ürünlerini paylaşması, takipçilerinde fenomene karşı güvensizlik oluşturuyor. Bu nedenle bazı ajanslar; birçok marka ile iş birliği olan makro ve mega infuncer’lar yerine, daha az bilinen ve daha az takipçi sayıları olan, bu sebeple de takipçileriyle, daha organik ve dinamik etkileşim kurabilen mikro ve nano influencer’lar ile çalışmayı öneriyor.

GÜNÜN SÖZÜ: MODA’NIN VE INFLUENCER’LARIN KURBANI OLMAYIN.