Müzisyen, şarkı sözü yazarı, yaptığı şarkılarla gençliğin çok sevdiği şarkıcılardan, benim adının duyulmaya başladığından, yaklaşık kırk yıldan beri arkadaşım, can dostum olan İlhan İrem'i maalesef ki iki gün önce kaybettik.
Müzisyen, şarkı sözü yazarı, yaptığı şarkılarla gençliğin çok sevdiği şarkıcılardan, benim adının duyulmaya başladığından, yaklaşık kırk yıldan beri arkadaşım, can dostum olan İlhan İrem’i maalesef ki iki gün önce kaybettik. Arkasından söyleyecek söz bulamıyorum. Çok iyi bir dost, çok iyi bir sanatçı, bundan bir yıl öncesine kadar fırsat bulabildiğimiz zaman bir araya gelip bir kahve molasında buluşup doyumsuz sohbetler ettiğimiz İlhan İrem, şubat ayından beri böbrek yetmezliği tanısıyla yoğun bakımda tedavi gördüğü hastanede 29 Temmuz 2022 tarihinde vefat etti. Çok üzgünüm.
Müzik dünyamızda adını altın harflerle kazımış, gençliğin idolu İlhan İrem, aldığı beş altın plak ile müzük dünyamızda unutulmazlar arasındaydı ve unutulmazlardan biri olarak sonsuzluğa uğurlandı.
Müzik dünyamıza, dillere destan şarkılar, güzel Türkçesiyle kitaplar ve felsefi, ders niteliğinde yazılar, çok büyük eserler bırakarak unutulmazlarımız arasında yerleştirilerek, sonsuza yolcu edilen İlhan İrem’e, Tanrıdan rahmet, başta; ölüm haberini “o melek oldu” diyerek duyuran kederli eşi Hansu İrem’e, ailesine, dostlarına Müzik dünyamıza başsağlığı ve sabIrlar diliyorum. Mekanı cennet olsun. Çok sevdiği eşi, can yoldaşım dediği eşiyle tanışma öyküsünü yazıya döken sosyal medyada gördüğüm, ailesinin gıyaben izniyle ağaşıda bir kez de benim de yayınladığım Hansu-İlhan İrem birliktelik öyküsüyle onu anmak, sonsuzluğa uğurlamak içimden geldi.
Çok sık olmasa da telefonla konuştuğumuz olmuştu.. Son olarak birkaç yıl önce, zaman zaman bir araya geldiğimiz Astoria’daki kahve molasında uzun uzun sohbet etmiştik.
Çok erkendi sevgili İlhan. Allah’ın rahmeti başında, mekanın cennet, ışıklar yoldaşın olsun Sevgili dostum, o güzel sohbetlerine, iz bıraktıklarına, öğrettiklerine teşekkür ediyoruz. Seni unutmayacağım.
İlhan İrem, ne yazmış nasıl anlatmış büyük aşkı Hansu İrem’ini;
“Ankara’da verdiğim bir konser…”
“Sarı saçları beline kadar uzanan dünyalar güzeli bir kız, çıkışta elime bir kitap tutuşturdu ve kalabalığın arasında yok oldu gitti… İçinde ne isim ne adres… Sadece bir cümle yazılıydı:
‘Sözcüklerin büyütülmesinin bazen sessizlik olduğunu ve neşenin büyütülmesinin bazen gözyaşları…’
O kısacık sürede hissettiğim duygu, çevremdeki herkesten çok farklı göründüğü idi. Yıldızlığı, popüler kültürü sorgulamaya başladığım seksenli yıllar… Kaçmak istediğim sessizliğin çağrısı gibiydi. Ankara konseri uzun bir turnenin ilk durağıydı. 40 gün sonra Anadolu’dan İstanbul’a dönüşte bir magazin gazetesine turneyi anlatan bir röportaj verdim. Elimde de o kitap: Magnafantagna’nın Ölümü…
‘Ankara konserinde bu kitabı bana veren kızla evleneceğim’ dedim. Sonra İstanbul’un kara deliği beni yine içine çekti, her şeyi unuttum. Üç yıl sonra, bir başka Ankara konserinde tekrar gördüm onu. Daha önce saniyelerle gördüğüm halde hemen tanıdım. Konserden sonra asistanımı kalabalığın arasına göndererek kulise davet ettim. Sessiz, sakin, büyülüydü… ‘Nerelerdesin sen?’ dedim. Hiç konuşmuyordu.
Adını öğrendim ve telefonunu alabildim. Ertesi gün Gölbaşı’nda yürüdük. O röportajı görmüş ama o zamanlar iletişim imkanları kısıtlı olduğu için ulaşamamış. Bana rüyasını anlattı. Onu çağırdığım halde tanımadığım için benimle ilgilenmemeye karar vermiş aslında. Ama sonra elimde kitapla o röportajı görmüş tesadüfen… Başka bir şey konuşmadık. Soğuk Ankara’yı ve sessizliği hatırlıyorum. Gürültü patırtının dışına çıktığım zamansız bir masal gibiydi… Sonra İstanbul’a deli dolu hayatıma döndüm.
Sevgilere, insanlara güvenim giderek eriyordu ve bir anafor içinde kısa süreli rüzgarlar yaşıyordum. O ise çok masum, çok farklıydı… İstanbul’daki cadı kazanına girmesini istemedim. Yıllar yılı kimselerin bilmediği telefon sırdaşım oldu. Türk ve dünya edebiyatının edebi ve felsefi cephesinde, okumadığı kitap, izlemediği film yok gibiydi…
Ve o masumiyeti içinde binlerce yıllık bilgeliğin dizelerini yazıyordu ki, sürekli bir yürek çarpıntısıyla yol arkadaşımı buldum, ona aşık oldum. O da aynı duygular içindeydi ama ikimiz de susuyorduk... Yeni yazdığım şarkıları dinletiyor, beraberliklerimi, mutluluğumu ve mutsuzluğumu paylaşıyordum. Giderek kirlenmeyen hiçbir şey kalmadı…
Anlamsız bir dünyada, anlamsız insanlarla, anlamsız koşuları bırakıp, bambaşka bir yolculuğa çıkmaya karar verdim. Işık yürekli insanlar için birlikte cennetimizi kuracağım insanım Hansu İrem’di… Onunla başka boyutlardan tanışıyorduk! 1 Ekim 1991’de sadece ailelerimizin bulunduğu bir törenle İda Dağları’nda evlendik.” diyerek yaşam öyküsünü çok önemli bölümünü böylece özetleyivermiş.
“Anlasana, anlasana” derdin”, söylediklerini ve seni çok iyi anlıyorduk sevgili İlhan.. Anlamaya da devam edeceğiz. Şarkılarını hep söyleyeceğiz, unutulmayacaksın.
Sevgili İlhan İrem, vasiyet ettiği Türk bayrağına sarılı şekilde Aşiyan Mezarlığındaki yerine eşinin söylediği gibi “melek olan İlhan İrem” diğer meleklere emanet edildi.
Kendimi o kadan güçlü hissedemedim maalesef ki seni uğurlamaya gelemedim. Affola. Ruhun şad, mekanı cennet, ışıklar yoldaşı olsun.
Dualarımız seninle.