Bir öğrenci…
Bir öğrenci… Afrika’nın batısında küçük bir ülke olan Burkina Faso’dan kalkıp, okumak üzere Türkiye’ye gelmiş. Üstelik bunu farklı bir ülkede yeni bir hayat kurmak amacıyla değil, memleketine geri dönüp, iştiyakla kavuşacağı günü beklediği hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla yapıyor olsun. Bu eylem, herkes tarafından hayranlıkla izlenebilecek, üzerine derin edebiyat yapılabilecek hakiki bir eylem…
Önce lise okumak, sonrasında da üniversitede lisans eğitimini tamamlayarak ülkesine dönüp orada kendi hemşehrisine faydalı olacak işler yapmak emeliyle gelmiş buraya öğrencimiz. Uzun soluklu, fazla meşakkatli bir yola talip olmuş diyebiliriz aslında. Hikâyesini güzel kılan, muazzam bir hayale sahip çünkü. Onu bu yolda kuvvetli kılacak olan, istikrarını kaim kılan muazzam bir hayal… Ve şüphesizki inanç ve ümit tohumlarıyla mündemiç olmuş bir hayal önündeki engelleri aşacak niteliktedir.
Hikâyenin Türkiye’deki kısmı öğrencimizin ülkesinden çıkıp Türkiye’deki Uluslararası İmam Hatip Liseleri’nden birine kaydolmasıyla başlıyor. Eğitiminin sonraki merhalesi olarak İbn Haldun Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne başvurduğu sırada mülakatlarda karşılaşıyoruz kendisiyle, kendisi ve memleket kokulu kocaman hayalleriyle… Burkina Faso’dan Türkiye Diyanet Vakfı’nın mütevazı bir şekilde devam ettirdiği, büyük ehemmiyet arz eden çalışmaları vesilesiyle gelebilmiş İmam Hatip Lisesi’ne. Üniversitede İşletme Fakültesi’ni tercih etmesinin sebebini sorduğumuzda babasının yaptığı işi açıklamakla yapıyor girizgâhı. İşletmesini babasının yaptığı, Avrupa’dan ikinci el olarak gelen eşyaların satıldığı bir mağazadan bahsediyor önce. Sonra tekstilde kullanmak üzere Avrupa’nın, kendi ülkelerinden aldığı pamuktan ve kendilerinin tekstil namına bir şey üretemediklerinden… Bu sebeple Avrupa’nın Burkina Faso pamuklarından ürettiği giysileri Avrupalılar giydikten sonra ikinci el olarak onlardan satın almak mecburiyetinde olduklarından bahsediyor. Öğrencimiz, bunun bir sömürü olduğunu ve bu sömürüye karşı mücadele etmek istediğini belirterek, işletme okuyacağını, bu mücadelede kendisinin somut bir eylemle var olmak istediğini ifade ediyor. Bu idealle, kendi idaresinde bir işletme kurup kendi yerli pamuklarından yerli tekstil üretiminin hayalini kuruyor ve Avrupa’nın kati surette ülke içinde bu alan dâhil, hiçbir alanda müdahil olmasını istemiyor. Şahit olduğu vaziyet, onu böyle bir ideale götürdüğü için, vaziyet de netice de kıymet arz ediyor bir yerde.
Bunun gibi onlarcası ve yüzlercesi var dinlediğimiz hikâyelerde, Kazakistan’dan Azerbaycan’a, Yemen’den Somali’ye ve bütün coğrafyalara, dünyamıza dair. İçimizde özlemle taşıdığımız medeniyet arzusuna muştu niteliğinde her biri. Nitekim medeniyet, idealler ve onları gerçekleştirmedeki sebat nispetinde oluşuveriyor.
Öğrencimiz hayallerine tabi olmuş giderken ona yolu açan, idealini gerçekleştirebileceği kapıyı gösteren vesileler de o, onlar ve hayalleri mesabesinde kıymet arz ediyor elbette. Bilvesile ülkemiz ve dahi medeniyetimiz için böyle kıymetli çalışmaların, çabaların bereketiyle güzel neticeler doğuracağına inanıyor ve artarak devam etmesini diliyorum.