Bisiklet kullanımı ile bisiklet sporu sürekli birbirine karıştırılıyor. Bisiklet eğlence ve ulaşım aracı olarak da kullanılıyor. Araba gibi düşünün. Araba sayısı artıyor. Araba kullanıcı sayısı da artıyor. Ama araba yarışı, pistlerde sürülen ve rekabeti kaldırabilecek donanımda ki arabalar ile yapılan sportif etkinliktir. Ralli, drag, off-road, drift vb. çeşitleri var. Bisiklet sporu da aynı şekilde pist, dağ, yol ve bmx gibi olimpik kategorileri olan bir spor branşıdır.
Geniş kullanıcı sayısı olan bu aracın etki alanından faydalanmak isteyen büyük şirketler sosyal projelerin yanında bisiklet spor branşını destekleyerek güzel reklam yapabiliyorlar. Araba gibi de değil. Çevreci bir ulaşım aracının kullanıldığı bisiklet spor branşı insanlara daha da sempatik geliyor. Kurum imajı için doğru bir tercih olan bisiklet sporu içerisinde kısa süre öncesine kadar alanında Türkiye’nin en büyük şirketlerini görebiliyorduk. Torku, Brisa ve Salcano gibi firmalar kurdukları takım sayesinde uluslararası arenada Türk sporcularını yarıştırıyorlar ve ülke puanına iyi derecede katkı sağlıyorlardı. Şimdilerde Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Konya Büyükşehir Belediyesi, Beykoz Belediyesi ve Spor Toto takımları var. Neredeyse tamamı kamu kuruluşu. Onlarda mutlaka olmalı ama şirket disipliniyle kurulan kulüplerin faydalılığı ve sürekliliği ile kıyaslanamaz. Salcano Kapadokya uzun süre önce uluslararası takımını kapatmıştı. Brisaspor ise küçülmeye gitti ama ismine yakışmayacak şekilde elini ayağını bu spordan çekmiş görülüyor. Torku ise bir kapandı bir açıldı derken gençler ile yola devam ediyor. Bir zamanlar ülke sporunun gururu olan Torku Bisiklet Takımı da uluslararası statüsünü kaybetti.
Benim de üyesi olduğum bir önceki Türkiye Bisiklet
Federasyonu Yönetimi ülkemize muazzam iki olimpik bisiklet tesisi kazandırdı.
Konya’da Kapalı Bisiklet Yarış Pisti ve Sakarya’da BMX Pisti. Olimpiyat
oyunlarında dağıtılan 66 madalya ile en çok ödülün verildiği branşlardan
birisidir bisiklet. Bu madalyaların 42 tanesi bu pistlerdeki yarışlarda
kazanılabiliyor. Dağıtılan madalyaların 3/2’sinin verildiği bu pistlerde mevcut
TBF yönetimi hiçbir ulusal yarış yapmadı. Türk bisiklet sporuna ihanettir bu
yapılması gereken yarışmaları yapmayıp, daha az faydalı fakat reklamı yüksek
yarışmalara yönelmek. Yakın zamandaki tek başarımız ise yarışmalarını ülkemizde
yapmadığımız pist yarışmasından geldi. Seçimlerde delegeleri olmasın diye asli
işini yapmayan Türkiye Bisiklet Federasyonu gibi diğer federasyonlarda ne yazık
ki sorgulanmıyor. On yıllarca görev yapmasına rağmen başarı gösteremeyen
federasyon başkanlarının eli cebinde gezebildiğini görüyoruz. Özgeçmişimde bu da
yazsın diye spor adamı özelliği olmayan onlarca liyakatsiz yöneticilerin
federasyon yönetimlerine doldurulduğunu üzülerek görüyorum. Bunlarda utanma
duygusu da yok. Burada görev Gençlik ve Spor Bakanlığı’na düşüyor. Olimpiyat
oyunlarını beklemeye gerek yok.