Fener taraftarı takımının hücum gücü yüksek rakibi kendi sahasında baskı kuran rakibi kendi sahasına hapseden bir takım görmek ister.
Fenerbahçe sezona hazırlanırken her mevki için ikişer adam alarak transfer yapmayı ilke edindi. Futbolu yeni bırakan Emre Belezoğlu Sportif Direktör olarak görevlendirdi. Fener taraftarı heyecan ile sezonun açılmasını bekledi. Rakiplerin transfer yapamadığı bir dönemde on iki kişi ile kadrosunu güçlendirdi. Teknik Direktör olarak da Fenerbahçe’de forma giymiş kulübün felsefesi bilen, Malatya ve Alanya’da iyi işler yapmış Almanya alt yapısında ve futbol kültürü ile yetişmiş Erol Bulut’a teslim edildi.
Fener taraftarı takımının hücum gücü yüksek rakibi kendi sahasında baskı kuran rakibi kendi sahasına hapseden bir takım görmek ister.
Vedat’ın iyi bir ücret ile Lazio’ya satılmasından sonra ekonomik olarak eli güçlenen Fener’in ileride santrafor özelliği olan, ileride top tutan, sağ ve sol kanat ortalarda rakip defansı zorlayan en az sezon içersinde 25-30 gol atabilen bir santrafora ihtiyacı var. Mutlaka kolay değil saydığım sıfatlarda bir santraforu transfer etmek, ancak Rize ve Hatay maçlarında görüldü ki ileride çoğalamayan ve çok ağır bir orta saha ile iki müsabakaya çıktı. Yaratıcı santrafor arkasında oynayan bir futbolcuya ihtiyaç var. Bu Sosa olabilir ancak Sosa’nın sezon başı kampa geç katılması fizik kondisyon olarak hazır olmaması teknik ekibin işini zorluyor herhalde
Geçen hafta Süper Lig şampiyonunu yenen Hatay, Rize’de rakibini yarım yamalak gol ile yenen iki takım Şükrü Saraçoğlu’nda karşılaştı. Maç öncesi mutlak favori Fenerbahçe gösterilirken sahaya çıkan kadroları gördüğümde Erol Bulut hocanın büyük takım hocası olması için bir fırın ekmek yemesi gerektiğine kanaat getirdim.
Neden mi; kendi sahanda oynarken Ozan ve Tolga ikilisi bir de yanına Gustova’yı eklersen maçın başında kontrollü oynayacağını belli ediyorsun. Daha yaratıcı bir orta saha ile oynaman, örneğin Mert Hakan ile başlaman gerekirdi. Hızlı oyun, hızlı hücum. Eğer Fenerbahçe böyle oynamadığı sürece kimi alırsanız alın, umutlarınız ve seyir zevki olmayan müsabakalar izlemeye aday bir takım olursunuz. Boşa geçen zaman, giden paralar ve beklentiler boşa gider…
Hatay Spor bir şut atmadan maçı bitirdi. Kaleciyi hiç yoklamadılar bile. 11 kişi olarak bitiremedi. Hakem Ümit Öztürk kartlarda haklı mıydı sorusuna cevabım, Ribeiro ‘ya gösterdiği ilk sarı kart yanlış. İkinci sarı kart doğru. Sackey gösterdiği ilk sarı kart doğru, ikincisi de tartışılır. Bu oyuncu da atılmamalıydı.
Dokuz kişi kalmış rakibini ceza sahasında baskı almaya çalışan Sarı Lacivertliler boşluk aramasına rağmen, iyi kapanan Hatay karşısında o şansı yakalayamadılar. 84.dakik da Deniz kritik yerde topla buluştu. Ceza sahası içersinde dört takım arkadaşı olmasına rağmen kendi vurmayı tercih etti!
Dokuz kişi kalan rakibini kendi sahasında yenemeyen bir Fenerbahçe. Son dakika da Sinan ile bulduğu gol pozisyonu dışında ayağa kalkılan, heyecanlanılan bir pozisyon olmadı.
Hatay iyi kapandı, Fenerbahçe’ye pozisyon vermedi sahadan istediğini alarak ayrıldı. Çok çabuk savunmaya döndü. Yardımlaşmayı iyi yaptı. Ömer Erdoğan hoca istediğini alarak Hatay’ın yolunu tuttu.
Skor üretmekte zorlanan Fenerbahçe takımı teknik direktörü Erol hocaya biri şunu söylemeli: “Burası Fenerbahçe Futbol Kulübü”
Hele de kendi sahanda oynuyorsan rakibe göre değil, rakip senin önlemini alacak. Sen çıkacak ve maçı baskılı oyun ile üç puanı alacaksın.