Elazığ'ın birçok medeniyeti bağrında yaşatmış ve bu medeniyetlerin kültürünü bünyesinde tutmuş olan ilçesi Palu'nun, insan hayatında mutlaka görmesi gereken birçok önemli yapıtı bulunmasının yanında kazılarda her an bir tarih daha gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.
Palu'nun "İnsan ömründe en az bir kez gidip, görülesi bir yer" diyebileceğimiz kültür merkezlerinden biri olduğu şüphesiz. Geçtiğimiz hafta yayımladığımız "Onlarca medeniyetin bıraktığı miras: PALU" başlıklı yazıda Palu Kalesi, Urartu Kralı Menua'nın kitabesi, kaya mezarları, Cemşid Bey Türbesi'nin yanı sıra antik kalıntılardan söz etmiştik. Ancak T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonu tarafından finanse edilen, Elazığ Valiliği himayesinde Palu Kaymakamlığınca yürütülen ve Elazığ Belediyesi, Palu Belediyesi, İl Kültür Turizm Müdürlüğünce desteklenen "Palu Kale Yolu Tarihi ve Turistik Alan Düzenlenmesi” projesi kapsamında tanıyıp sevdiğimiz Palu'ya, medeniyetlerin bıraktığı miras, yazdıklarımızla sınırlı değil. Her yıl Palu'nun tarih birikimine bir yenisi daha eklenebiliyor...
PALU KÖPRÜSÜ
Yüzyıllardır kullanılan Palu köprüsünün bir diğer adı da "Murat Köprüsü"dür. Osmanlı İmparatorluğu döneminde IV. Murat’ın Bağdat Seferi sırasında tamir ettirdiği ve kullandığı bilinen Palu köprüsünün çok uzak bir geçmişi var. Ancak köprü hakkında bir kitabe bulunmadığı için net olarak, kimler tarafından yapıldığı kesinleşmemiş. Köprünün, Romalılar tarafından yapıldığı ve sonrasında Bizans ve Artuklu döneminde onarıldığı düşünülüyor. Palu köprüsünün sütunları oldukça sağlam sabitlenmiş. Yüzyıllardır Murat nehrinin coşkun dalgaları karşısında sağlam duran köprünün sütunlarına bakıldığında adeta binlerce yılın mistik atmosferi hissedilebiliyor. 156.50 metre uzunluğunda ve 3.5 metre genişliğindeki Palu köprüsü'nün, Palu'nun ticari bir merkez haline gelmesinde büyük rolü bulunuyor.
DİNİ HOŞGÖRÜNÜN TARİHİ ÖRNEĞİ
Eski Ulu Cami'nin 100 metre ilerisinde Eski Palu kilisesi yer alıyor. 8 asır önce inşa edilmiş. Acak hem kilise hem de cami maalesef aynı kaderi yaşamış. Kilise 1970'lerde, cami ise 1966'larda hizmet dışı kalmış. Bu tarihlerden sonra her iki dinin ibadethanesi de harabeye dönmüş. Özellikle kilise define avcıları tarafından talan edilmiş. Bu dini merkezler yüzyıllar boyunca iki farklı dinin mensuplarını sadece 100 metre arayla ağırlamış. Günümüzde bile hala inanç çatışmaları yaşanırken, yüzyıllar öncesinde Palu'daki bu hoşgörü hem duygulandırıyor hem de çağımıza örnek teşkil ediyor.
ULU CAMİ (CAMİ-İ KEBİR)
Kubbesiz yapılan camiler arasında yer alan Eski Palu Çarşıbaşı'ndaki Ulu Cami, kitabesine göre Hicri 1274/Miladi 1852 yılında yapılmış. Restorasyon çalışmaları devam eden cami, kitabeye göre daha önce de tamirat geçirmiş. Tavanları tamamen çökmüş olan caminin minaresi yarı yarıya yıkık durumda bulunuyor. Dikdörtgen şeklinde yapılan caminin yapımında malzeme olarak moloz taşı kullanılmış. Avlusunda şadırvan bulunan caminin Doğu ve Güney'de olmak üzere iki girişi bulunuyor. Şadırvanın kenarlarında oyma geometrik desenler görülebilir.
PALU KİLİSESİ
Eski Palu’nun Çarşıbaşı Mahallesindeki kilisenin kitabesi olmamakla beraber Bizans döneminde yapıldığı varsayılıyor. Zamanında kilise kubbesi dört payeye oturtulmuş olan dört kemer taşımış. Kubbe kısımlarından kemere doğru bakıldığında dört İncil yazarı tasvirleri görülüyor. Duvarlarda Hz. İsa, Hz. Meryem ve Hz. Cebrail'in tasvir edilmiş görselleri duruyor. Orta bölümde ise güneş tasviri çizilmiş. Görseller silinmeye yüz tutmuş ancak kilisenin define avcılarının talanlarına, zamana karşın ayakta kalmaya çalışıyorcasına bir duruşu var.
ALACALI MESCİT
Üzerinde kitabesi bulunmayan Alacalı Mescit, Selçuklu mimari özelliğinde yapılmış. Siyah-beyaz kesme taşlarla yapıldığı için "Alacalı" adını almış olan mescit, şu an tamamen restorasyonu tamamlanmış gibi duruyor. Alacalı Mescit, Palu'ya gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken bir yapıt.
ÇARŞIBAŞI PALU HAMAMI
Klasik Osmanlı hamamlarına benzeyen Eski Palu'nun Çarşıbaşı Mahallesi'nde yer alan Palu hamamı, Küçük ve Ulu Cami arasında yer alıyor. Hicri 1070/ miladi 1659/60 yıllarında yapılan hamamın odaları incelendiğinde tüm detaylar net olarak seçilebiliyor. Soğukluk, cehennemlik, giyinme odası, dibeklerin ve çeşmelerin bulunduğu yerler, dikkatlice inceleyince kolayca anlaşılıyor. Sıcak ve soğuk su şimdiki hamamlarda bulunduğu gibi duvarın içinden geçirilen borularla sağlanmış. Duvarın yer yer yıkılmış bölümlerinde, duvarın içinden geçen altlı üstlü pişmiş topraktan yapılmış su boruları görülebiliyor. Hamamın aydınlatılması ise hala günümüzde kullanıma devam edilen tarihi hamamlarda olduğu gibi kubbelerdeki daire şeklindeki pencerelerle sağlanmış. Hamamın duvarları ve zemininde yüzyıllar öncesinden kalma nemin izleri duruyor. Zemindeki bazı taşların üzerinde suyun neden olduğu küf ve yosunları görebilirsiniz. Giyinme bölümünde ikinci bir kat daha var. Muhtemelen kalabalık olduğu günlerde takviye oda olarak veya o dönemin yüksek statüsündeki konukların kullanımı için yapılmış olabilir. Palu Çarşıbaşı hamamının mimarisi gerçekten hayran olunacak nitelikte...