Antik çağlardan günümüze kadar uzanan tarih birikimiyle her adımınızda sizi zaman yolculuğuna çıkaran Palu, ilçeyi ziyaret edenlere onlarca medeniyetin izlerini görebilme imkanı sağlıyor.

Urartu medeniyetinden kalma kaya tünelleri, su sarnıçları, kaya mezarları, kaya merdivenleri, kaya mezarları, tapınakları ve Urartu Kralı Menua tarafından dikilen 3 bin yıllık kitabenin yanı sıra Palu, Kültür ve Tabiat Varlıkları Listesi'nde çok sayıda tarihi esere sahip çok eski bir yerleşim yeri. İpek Yolu güzergahında bulunan Elazığ'ın ilçesi Palu, tarihte çok önemli bir ticaret merkeziydi. Palu, Artuklu dönemindeyken başkent olma özelliği taşıyordu.

Onlarca medeniyet gördü

Palu, Elazığ'ın birçok medeniyetin izini taşıyan her an bir kalıntıyla karşılaşabileceğiniz deniz seviyesinden 844 metre yükseklikteki ilçesidir. Bölge, M.Ö 5000 yıllarına ait kalıntılara sahip olup, eski çağlarda Urartular, Sümerler, Hurriler, Hititler, Asurlular, Persler, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Emeviler, Abbasiler dönemlerine tanıklık etmiştir. Türk akınlarının başlamasıyla önce bölgeye Çubukoğulları, Artukoğulları Beyliği ve Anadolu Selçukluları hakim olmuş, daha sonra İlhanlılar, Dulkadiroğulları, Akkoyunlular hükmetmiştir. Çaldıran Zaferi'nin ardından Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılıp, Cemşid Bey'e emanet edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Palu, Hükümet Sancağı statüsüne erişmiş, babadan oğula Cemşid Bey ailesi tarafından yönetilmiştir. Cemşid Bey ailesinin yeni kuşaklarından hala Palu'da yaşamlarını sürdüren akrabaları yer alıyor. Aileden birisi vefat ettiği zaman Cemşid Bey Külliyesi'ne defnediliyor. Cemşid Bey Külliyesi, 16. yüzyılda yapılmış, camii, türbe, medrese ve hazire olarak dört bölümden oluşuyor. Külliye, yerli mimarinin en güzel örneklerinden biridir. Mezar taşındaki çift servi, geometrik desenler ve geçmeler, bölgede bulunan klasik anlayışla işlenen motiflerin tek örneğidir.

Evliya Çelebi: Göğe baş uzatmış bir kale

Palu Kalesi'nin, coğrafi olarak stratejik öneme sahip olan konumu, medeniyetlerin saldırıları güvenli bir şekilde atlatmasına neden olmuştur. Urartular büyük ihtimalle bu kaleyi Asurlular'dan korunma amaçlı yaptı. Öte yandan Urartuların yapıları incelendiğinde yüksek yerleri tercih etmelerinin bir diğer nedeni de Güneş tanrısı Şivini'ye daha yakın olacaklarını düşündüklerinden olabilir. Ancak Palu kalesinde Selçuklu ve sonraki dönemlere ait olan sur duvarlarının bazı kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Urartulardan ve Bizans Dönemi sonrasında Çubukoğulları ve devamında Artuklular Dönemi’nde yoğun olarak kullanılmış.Evliya Çelebi, Elazığ'ın bu tarihi ilçesinde yer alan kale için Seyahatname'sinde "Göğe baş uzatmış bir kale" diye söz eder. Timur'un bu kaleyi gördüğünü ve el koymayı bile düşünmeden geçip gittiğini yazan Evliya Çelebi, Palu'dan, "Palu'nun batısında Ergani ile Eğil birer konaklıktır. Kuzeyinde Harput bir menzildir. Kıblesinde Diyarbakır iki menzildir. Kalenin sırtında Bağin denilen bağlık ve irem gibi bir köy vardır. Gezinti yeri olan bir ormanlıktır. Palu beylerinin hassıdır. Orada kayalar arasında bir nehir akar. Sanki ab-u hayat (hayat suyu) gibidir. Hicri 921 tarihinde Selim Han'ın veziri Bıyıklı Mehmet Paşa'ya itaat edip yine mülkü kendisine ihsan olunmuştur. Hala Diyarbekir Eyaleti'nde hükümettir. Babadan oğula geçerek idare olunur. Emirlerde bunlara "Cem Cenab" diye lakap yazılır. Savaş halinde hakimi iki bin askerle sefere çıkarlar. Kalesi, Murad Nehri kıyısında Kahkaha kalesi gibi göğe uzanmış bir kaledir. Hiçbir taraftan bağlantısı olmadığından fethi mümkün değildir. Kayalar arasından Murad Nehri'ne inen bir su yolu vardır. Şattülarap'ın üç kolundan birisinin kaynağı buradadır. İskender'in burada oturacak bir yeri vardır. Bir kolu da Ergani'de Taht-ı Meşan denilen yerden çıkar, turnagözü gibi berrak, cana can katan bir sudur." diye söz eder.

Üç bin yıllık kandil izi

Palu Kalesi'nin altında yer alan Urartu kaya mezarlarının bulunduğu odalarda, sadece Urartu değil, diğer medeniyetlerin izlerine rastlamak da mümkün. Urartular döneminden sonra bu kaya mezarları kilise olarak kullanıldığına dair ibareler bulunuyor. Sol taraftaki kaya mezarı odasında girildiğinde duvarda oyma haç işaretini görmeniz mümkün.

Beni en çok etkileyen görüntülerden birisi, Urartu kralı Menua'nın kitabesinin yanından kaya mezarlarına inildiğinde ilk kaya mezarı odalarından soldaki küçük olanında kandil konulan boşlukta rastladığım is izi oldu. Çocuk mezarı olduğu tahmin edilen odada (büyük ihtimalle kralın soyundan), sunağın yanındaki boşlukta yanan kandil, belki de çocuğun annesi tarafından sık sık ziyarete geldiği zaman yakılmıştı. İlk aklıma gelen, "bu is izi üç bin yıllık olabilir mi?" sorusu olmuştu. Olabilir, ancak Urartulardan sonra kullanan diğer medeniyetlerden kalma izler de olabilir. Bu kaya mezarları ev gibi yapılmış. Öte yandan kalenin altında temizleme çalışmaları devam eden kaya tünelinin sonunda ne çıkacağı konusu da en çok merak ettiklerim arasında yer alıyor. Tünelde çalışan işçileri azimli çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum. Yönü aşağı doğru eğilen ve kaya merdivenleri bulunan kaya tüneline tutunarak inmek bile inanılmaz meşakatliyken, işçiler o tüneli canla başla balçıktan temizlemeye devam ediyor. Tünelden 20 metre aşağıya inildiğinde zifiri karanlık ve küçük bir oda görülüyor. Kaya tünelinin temizlenme çalışması sonunda ne çıkacağı konusunda yeraltı şehri, mezar odası veya Palu merkeze doğru uzanan bir geçit olduğu varsayımlarında bulunuluyor. Erzak odası olma ihtimalin de olduğu söyleniyor.

"BU YAZIYI TAHRİP EDEN YOK EDİLECEK"

Kalenin aşağısına inerken karşınıza Urartu Kralı Menua tarafından yaptırılan kitabe çıkıyor. Binlerce yıl boyunca esen sert rüzgara karşın yazıt, eski görkemini korumaya çalışıyor. Yazıt deşifre edildiğinde, "Tanrı Haldi silahlarıyla sefere çıktı. O, Sebeteria kentinin ülkesinin zapt etti. O, Huzana kentinin ülkesini zapt etti. Supa kentini zapt etti. Tanrı, Haldi büyüktür. Tanrı Haldi'ni silahları güçlüdür. Tanrı Haldi'nin kudretiyle, İspuni oğlu Menua sefere çıktı. O, Sebeteria kentinin ülkesini zapt etti. Hati ülkesine değin gitti. Tanrı Haldi için bu yazıtı dikti. Sebeteria kentinde Haldi Tapınağı'nı inşa etti. Sebeteria kenti... O, Meliteia kenti kralı, Suliehauali'nin hayatını, düzenli vergi ödemek koşuluyla bağışladı. Haldi'nin büyüklüğü sayesinde İspuini oğlu Menua, kudretli kral, Pianili ülkesi kralı, Tuşpa kentinin egemeni Menua söyler: Bu yazıtı tahrip eden, onu silen, bir başkasını bunu yaparken gören, Haldi, Teiseba, Sivini ve tanrılarca yok edilecektir. O, güneş ışığından yoksun edilecektir." gibi ifadeler ortaya çıkıyor.

"Palu Kale Yolu Tarihi ve Turistik Alan Düzenlenmesi” projesi kapsamında Palu Belediye Başkanı Mehmet Sait Dağoğlu ve Palu Kaymakamı Mehmet Öztürk, tüm çalışmaları adım adım takip ediyor.