Dünyanın en meşhur orkası ya da daha çok bilinen ismiyle katil balinası olan Tilikum, 36 yaşında hayata veda etti.

Dünyanın en meşhur orkası ya da daha çok bilinen ismiyle katil balinası olan Tilikum, 36 yaşında hayata veda etti. Tilikum, ABD’nin Florida eyaletindeki Sea World isimli bir gösteri parkında yaşıyordu. Henüz 2 yaşındayken Kuzey Denizlerinde yakalandı ve ondan sonraki 34 yıllık yaşamını hep hapis olarak gösteri parklarında geçirdi. Tilikum’u meşhur yapan pek çok kötü sebep vardı. Öncelikle Tilikum, doğal ortamdaki hiçbir orkada görülmemiş şekilde eğik bir sırt yüzgecine sahipti. Uzmanlar uzun araştırmalar sonucu bunun sebebinin çok ağır depresyon olabileceği sonucuna vardı. Tilikum ayrıca 2013’te çekimleri gizlice yapılan bir hayvan hakları belgeseli “Black Water”da beyaz perdeye aktarıldı. Belgeseldeki bazı görüntüler sadece hayvan hakları savunucularını değil insani duyguları olan herkesi derinden etkiledi.

Tilikum

Örneğin, Tilikum’un uyurken kendi boyutu kadar bir kafeste kıpırtısız bekletiliyordu. Oysaki orkalar yani katil balinalar her ne kadar boyutları sebebiyle balina diye adlandırılsa da tür olarak yunus cinsi balıklardır. Uyurken hareket etmek zorundadırlar. Tilikum ise kıpırtısız, kendi boyutlarında bir kafeste hapsedilmiş halde uyumaya zorlanıyordu. Burada Tilikum’un yaklaşık 5,5 ton ağırlığında bir canlı olduğunu belirtmekte fayda var. Belgesel, Tilikum’un hareketsiz kafesinde kesik kesik sesler çıkardığı ve ağzını açıp kapayarak su yuttuğunu gösteriyor. Uzmanlar bu davranışın intihar teşebbüsü olabileceğini belirtiyor. Orkalar aileler halinde yaşar ve avlanmak üzere birkaç saat uzaklaşmalarının dışında ailelerinden ayrılmazlar. Her ailenin konuştuğu dilin aksanının bile değişik olduğu bilim insanlarınca belgelenmiştir. Bu nedenle kendi ailesinden koparılıp başka ailenin yanına aktarılan orkaların bu aileyle anlaşmaları mümkün olamamaktadır. Tilikum da yoğun depresyona bağlı olarak hem psikolojik hem de fiziksel pek çok hastalık geliştirdi. Sea World’den yapılan açıklamada Tilikum’un tedaviye dayanıklı bir bakteriyel akciğer enfeksiyonu geçirmekte olduğu belirtilse de kesin ölüm nedeni henüz açıklanmadı.

Bu arada Tilikum Florida’daki Sea World’e gelmeden önce yaşamaya zorlandığı iki gösteri merkezinde iki kişinin ölümüyle alakalı olduğu açıklanmıştı. Birincisi, 1990’lı yıllarda meydana geldi. Bir eğitmen Tilikum ve iki orkanın daha bulunduğu havuza düştü. İnceleme sonucu üç orkanın suya düşen eğitmenin tanktan çıkmasına izin vermediği belirtildi. Diğeri ise başka bir gösteri merkezine satılan Tilikum’un tankında çıplak bir erkek cesedi bulunmasıyla yaşandı. Adamın gösteri merkezi kapanana kadar gizlice içeride saklandığı sonra da Tilikum’un bulunduğu tanka girdiği tespit edildi. Adamın hipodermi yani soğuktan öldüğü ortaya çıksa da cesedinde bazı ısırıklar vardı. Isırıkların şekli ve konumu Tilikum’un adamı kendisinin oyması için verilen bir oyuncak sandığını gösteriyordu.

Fakat üçüncü bir olay Sea World’de 2010 yılında meydana geldi. Gösteri sırasında eğitmeni Dawn’u at kuyruğu saçlarından tutarak suyun içine çeken Tilikum, Dawn’un boğulmasına sebep oldu. Pek çok izleyicinin önünde gerçekleşen olay sonrası Sea World eğitmenleri saçını at kuyruğu yapmasının kazaya sebep olduğunu söyleyerek hatanın eğitmende olduğunu belirtti. Sea World CEO’su ise eğitmenlerin orkalarla birlikte suya girerek yaptığı gösterileri iptal ettiklerini, Tilikum’u öldürmeleri ya da doğaya salmalarının ise söz konusu olmadığını açıkladı. Tilikum’u bırakmamalarının sebebi ise orka çiftleştirme programlarının bir parçası olmasıydı. Tilikum’un şimdiye kadar 21 orkanın babası olduğu biliniyor. Black Water belgeselinin ardından artan tepkilerle Sea World ziyaretçilerinin sayısı 3 yılda yarı yarıya azaldı. Sea World, orka çiftleştirme programını durdurduğunu açıkladı. Bu gelişmeler umut verici olsa da yeterli değil. Peki hayvan hakları konusunda başka ne gelişmeler yaşandı?

JAPONYA'DA 4 YUNUS, KATLİAM KAMPINDAN KAÇTI

Japonya-1

Japonya maalesef yunusları yakalayıp kanlı şekilde öldürdüğü katliam parklarıyla da uluslararası medyada gündeme geliyor. Geçen hafta Taiji’deki DolphinBase isimli parkta alıkonulan dört şişe burunlu yunus, ağların arasında kaçmayı başardı. Yunusların ağdaki bir delikten kaçtığına tanık olan ise bir balıkçı oldu. Polis, ağın keskin bir cisimle kesildiğini, mala zarar verme kapsamında bir suç unsuru olup olmadığını araştırdıklarını açıkladı. DolphinBase’in internet sitesinden yapılan açıklamada kaçan yunuslardan üçünün kendi rızalarıyla geri döndüğü, birinin ise hala kayıp olduğu söylendi. Aynı açıklamada yunusların sürülerinden kaçmalarının oldukça nadir görüldüğü, ağı kesen zanlının davranışlarının bencilce olduğu ve kendisine çok kızgın oldukları da eklendi.

Japonya-2

Taiji, 2009 yılı yapımı Oscar ödüllü “Koy” (The Cove) belgeseline konu olmuştur. Belgeselde yunusların ve küçük balinaların nasıl avlandığı detaylı şekilde gösteriliyor. Açık denizde toplanan balıkçı tekneleri ağlarla binlerce yunus ve küçük balinayı hapsediyor, onları zorla koya doğru sürüyor. Burada canlıları ya bıçak darbeleriyle öldürüyor ya da tutsak alıyorlar. Bu sırada koy kıpkırmızı kan oluyor. Her yıl Eylül-Mart ayları arasında gerçekleşen katliam sonrası yunusların etleri balık pazarlarına satılıyor. Bu korkunç katliam şimdiye kadar şarkıcı Sting ve Game of Thrones oyuncularından Maisie Williams gibi pek çok ünlü tarafından kınansa da hala devam ediyor.

FİLDİŞİ TİCARETİ ÇİN'DE BU YIL BİTİYOR

Dünyanın en büyük fildişi pazarları Çin’de ise geçen hafta çok önemli bir gelişme yaşandı. Fildişi ticareti uluslararası anlamda 1989’dan beri yasak olsa da bu yasak karaborsa satışların önüne geçmemişti. 2007-2014 arası Afrika’daki fil nüfusunun yüzde 30 oranında azaldığını, bir zamanlar sayıları çok daha fazla olan fillerin doğal hayattaki nüfusunun avlanma ve doğal yaşam ortamlarının insanlar tarafından istila edilmesi sonucu 350 bine kadar düştüğünü biliyoruz.

fildisi

Çin’deki karaborsa fildişi ticaretin tüm dünyadaki fildişi pazarının yüzde 70’ini oluşturduğu hesaplanıyor. Sadece geçen yıl Afrika’da 20 bin filin Uzak Doğu’nun talebini karşılamak üzere avcılar tarafından katledildiği belirtiliyor. Bugün “beyaz altın” diye tabir edilen fildişinin kilosu Çin’de 1.100 $ ediyor.

Hong Kong’daki fildişi marketi bir süre önce kapatılmıştı. Uluslararası ticaret yasağı 1989’dan beri yürürlükte olsa da bu kural iç pazarlarda etkili değildi. Çin, 31 Mart 2017 tarihine kadar yurt içi fildişi işleme ve satış pazarının bir kısmını, 31 Aralık 2017’ye kadar ise tamamını kapatacağını açıkladı. Japonya ise uluslararası ticaret yasağına uymakla birlikte iç pazar ticaretini kapatmayacağını açıkladı.

WWF (Dünya Vahşi Yaşam Fonu) Çin’in bu kararını tarihi olarak nitelerken WWF Çin CEO’su Lo Sze Ping, ABD, Hong Kong ve Çin’in dünyanın en büyük fildişi tüketim pazarları olduğunu, üçünün de bu ticareti iç pazarlarında yasaklamasının soyu tükenme tehlikesi altında olan filler için çok değerli bir karar olduğunu belirtti. Dileriz en kısa zamanda diğer ülkeler de benzer yaptırımlar uygular.

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VAHŞİ HAYVANLARIN EVCİL HAYVAN OLARAK BESLENMESİNİ YASAKLIYOR

arap

Geçen hafta bir güzel ve şaşırtıcı haber de Birleşik Arap Emirlikleri’nden geldi. BAE’de kaplan, leopar, çita gibi vahşi kedilerin evcil hayvan olarak beslenmesi yaygın karşılaşılan bir durum. Hatta bu durum ekonomik statü göstergesi kabul ediliyor ve oldukça popüler. Yeni çıkan düzenlemeyle egzotik hayvan sahiplerinin lisans alması gerekiyor. Bu lisans ise sadece hayvanat bahçelerine, sirklere, hayvan koruma barınaklarına verilecek. Vahşi hayvanları kamu içine çıkartan kişilere 2.720$ ile 136.000$ arasında değişen para cezaları uygulanacak. Vahşi hayvanları satmak üzere elde bulundurmak ise çok daha ağır cezalara çarptırılacak. BAE’deki vahşi hayvan pazarı hakkında düzenlemeler olmadığı için pazarın gerçek hacmi ve büyüklüğüne dair kesin bilgiler bulunmuyor fakat bazı rakamlar hayret verici. Örneğin her iki haftada bir Yemen’den Birleşik Arap Emirliklerine gönderilmek üzere 60 adet çita yavrusunun kargolandığı belirtiliyor.

HİNDİSTAN'DA BİR FABRİKA KARBONDİOKSİT ATIKLARINI SODYUM BİKARBONATA ÇEVİRİYOR

hint

Bir güzel haber de çevreyle ilgili verelim. Geçen hafta Hindistan’ın Tuticorin şehrindeki bir kimya fabrikasında dünyada bir ilk gerçekleşti. Kömür gücüyle çalışan fabrika, Carbon Clean Solutions isimli iki Hintli gencin ürettiği bir çözümle karbondioksit atıklarını sodyum bikarbonata çevirmeye başladı. Carbon Clean Solutions, bu yöntemle yılda 66 bin ton CO2 emisyonunu önlüyor. Tuticorin Alkali Chemicals fabrikasının sahibi işadamı Ramacharan Gopalan: “Ben bir işadamıyım. Benim için öncelikli olan çevreyi korumak değil para kazanmak. Bu yöntemi de maliyeti en uygun yöntem olduğu için tercih ettim.” dedi. Carbon Clean’in yöntemiyle atık CO2’nin yüzde 90’ı sodyum bikarbonat gibi faydalı ve pek çok amaçla kullanılabilecek bir ürüne dönüşüyor. Sodyum bikarbonat da sonrasında cam üretimi, tatlandırıcılar, deterjanlar kağıt ürünler gibi pek çok amaçla kullanılabiliyor. Carbon Clean, sistemlerini yaygınlaştırarak dünya CO2 emisyonlarını yüzde 20 azaltmayı hedefliyor. Bu arada yüzde 90 olan verimlilik oranlarını da yüzde yüze çıkartmak üzere çalışıyorlar.