Yabancı futbolcu cenneti haline gelen liglerimizde yaşanan birçok sorun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi/AİHM'e kadar uzadı ve varılan sonuçların birçoğu, takımlarımızın aleyhine bir fotoğraf sergiledi. Bu konuda futbolumuzun adı, ülke dışından yansıyanı ile pek de iyi değil gibi.
Hep yazıyoruz, “Türk futbolı olması gerektiği gibi yönetilmiyor”. Bunun nedeni konusunda o kadar çok şey yazıldı, söylendi. Görünen o ki, bu yazılanlar, söylenenler anlaşılamamış. Çok net belli.
Yabancı futbolcu cenneti haline gelen liglerimizde yaşanan birçok sorun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi/AİHM’e kadar uzadı ve varılan sonuçların birçoğu, takımlarımızın aleyhine bir fotoğraf sergiledi. Bu konuda futbolumuzun adı, ülke dışından yansıyanı ile pek de iyi değil gibi.
Futbolumuzda yabancı sayısını neredeyse serbest bıraktık. Süper Ligimiz’de 14 yabancıyı kadroda bulundurabiliyoruz. İş iyice çığırından çıkmış; sahaya çıkan ilk onbirin neredeyse tamamı yabancı futbolculardan oluşabiliyor. Zaman zaman, Galatasaray’ın, yabancılardan oluşan ilk onbir futbolculu takımla sahaya çıktığını unutamamışızdır. Beşiktaş, Trabzonspor ve Fenerbahçe’de de yabancı sayısının çok fazla olduğu onbirleriyle karşılaşmalarını oynandıklarını biliyoruz..
Bu sıralarda tartışılmaya başlanan yabancı sayısının fazlalığı konusunda henüz net bir çözüme ulaşılamadı ama, bu konunun Türk futbolu üzerindeki rahatsız edici durumu giderek öne çıkmaya başladı.
Bunu sadece, yerli futbolcuların takımlarında süre alamamaları veya yer bulamamaları konusuna bağlamak pek de doğru bir yaklaşım değil. Hazır yabancı futbolcular varken, alt yapılardan yerli fubolcuları yetiştirme, hem maddi olanaklar, hem de uğraş yatırımları açısından çok tercih edilemez oldu. Bir-iki kulübümüz dışında bu konuya ciddi olarak yatırım yapanlar neredeyse yok gibi. Bunlardan; yıllardır altyapıdan yetiştirdiği futbolcuları Avrupa pazarına transfer eden ve bunu önemli bir görev haline dönüştüren Altınordu’yu saymazsak pek de öne çıkan kulübümüz yok gibi.
Bunun en büyük çaresizliğini, hiç şüphe yok ki, Ulusal Futbol Takımımız çekiyor. Birçok yıldan beri ulusal futbol dünyasında kendimize reva gördüğümüz, giderek “kaybolan başarı standardımız” ve giderek hızla düşen “başarı ivmemiz”dir.
Uluslararası takım şampiyonalarında yaşadığımız başarısızlıkları (bir-iki münferit başarılar dışında) neredeyse alışkanlık haline getirdik.
Bu yıl Şampiyonlar Ligi hayalimizi erken terk ettik. Avrupa Ligi’ne üç takımla katıldık Başakşehir dışında grup sonuculuğuna demir attık, şampiyona dışında kaldık.
Neyse ki; Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gruptan çıkarak Avrupa Şampiyonası 2020 finallerine gidebiliyoruz. Bunu öncelikle; Çok, radikal bir kararla Ulusal Takımımız’da yenileşmeye, özellikle gurbetçi gençlerin ağırlıklı olduğu bir takıma doğri gidiş kararını veren ve uygulayan Mircea Lucescu’ya, sonra da onun yerine Ulusal Milli Takımımızın yönetimini devralan ve bu oluşumu iyice pekiştirerek, geleceği olan genç bir Mlli Takım olmayı gerçekleştirebilen Şenol Güneş’e boçluyuz. Bu genç takımın başaracağına inanıyoruz.
Futbolumuzun ne durumda olduğumuzu anlatmaya kelimeler yetmiyor. İyi yönetilmiyor. Takımlarımız, UEFA Finansal Fairplay baskısı altında. Üstüne üstlük, bunun uzantısı olarak. TFF’nin “Harcama Limitleri” konusu gündemi iyice darboğaza soktu.
Bunu aşmak için bankalarla borçların yeniden yapılanma anlaşması çözümü ortaya atıldı, Fenerbahçe’nin kendi isteğiyle dışında kaldığı, Borçların Yeniden Yapılanması Anlaşması yapıldı. Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor şimdilik varolan borçlarına bir çözüm bulmuş gibiler ama, bu yapılanmanın dışında kalan, başka yöntemi deneyen Fenerbahçe, TFF’nin koyduğu “Harcama Limiti’ni aşma sorunuyla karşı karşıya, transfer yapamaz durumda.
Ligler başladı, yirminci hafta oynanacak. Başından beri süregelen, hakemlerimiz ve yaşadıkları sorunlar, hakemlerimizin “VAR”ı kullanmaları konusunda yaşadıkları, TFF’nin kulüplerle ilişkileri ve daha birçok konuda ortada dururan belirsizliklerde bir adım bile yol alamamışız.
Avrupa AİHM / Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yansıyan konulardan birinden Tahkim Kurulu konusunda çıkan karar kafaları iyice karıştırdı. Bu konuda TFF ne yapacak bir başka merak konusu!
Bu konuyla ilgili ayrıntılı yazıyı gelecek haftaya bıraktım. Yeni bilgileriyle yazacağım.
Futbolumuzun durumu bu. Derdimizi döksek, analatabilir miyiz? Asıl belirsiz olan, ne kadarından kurtulabiiriz. Bekleyelim göreceğiz.