Bugün, kozmetik sektöründe pek çok gelişmeler ile yaşlanmaya bile aslında güzel bakabilirsiniz.
Kim derdi ki yaşlandığınızda gri saçlı, kırışıklıklarla dolu çirkin bir hale geleceksiniz. Bugün, kozmetik sektöründe pek çok gelişmeler ile yaşlanmaya bile aslında güzel bakabilirsiniz. Yaşamınızın sonuna kadar 18’inizdeymiş gibi kalabilirsiniz. Saçlar griye döndüğünde insanlar saçlarını tercih ettikleri tona boyarlar. Peki, saç boyalarının nasıl ortaya çıktığını hiç merak ettiniz mi?
Nasıl başladı?
Çağlardan beri insanlar, bitki ve minerallerden çıkardıkları özütleri kullanarak saçlarını boyadılar. Doğal etmenlerin bazıları renk maddeleri içerirken; kına, ceviz kabuğu gibi, bazıları da doğal ağartıcılar içerir. Daha sonraları keşfedildi ki bu etmenler, saçın rengini değiştiren reaksiyonlara neden oluyorlar. Renk maddeleri genellikle saçın gövdesini ince bir tabaka halinde boya ile örterler. Birkaç yıkamaya kadar dayanabilen bazı doğal renklendiriciler de vardı fakat bunlar saç üzerinde güvenli ya da ılımlı değildi. Ayrıca doğal renklendiricileri kullanarak kalıcı bir sonuç elde etmek giderek zorlaşıyordu. Bunun yanı sıra bazı insanlar da bu maddelere karşı hassastı.
Arkeologlar mağara adamlarının yaşadığı yerlerde, insanların saç ve cilt rengini değiştirmek için çeşitli şeyler kullandığına ilişkin kanıt buldular. Galyalılar ve Saksonlar rütbe göstermek ve savaş alanında düşmanlara korku aşılamak için farklı ve canlı renkler ile saçlarını boyarlardı. Babil erkekleri saçlarına altın tozu serperlerdi. Antik Mısır, Yunan ve Romalıların zamanında, saçı renklendirmek için bitki ve hayvansal özütler düzenli olarak kullanılmaya başlandı. İlk karışımlar saçı sadece karartabiliyordu fakat daha sonra saçın rengini sarartmak için değişik metotlar bulundu. Çoğu kez boyalı saç saatlerce güneş ışığına maruz bırakılarak ağartıldı. Tarih boyunca boya renklerinin tam bir spektrumunu üretmek için çeşitli yollar kullanıldı.
1800′lerde kimyacılar para-fenilendiamin (PPD) olarak adlandırılan bir madde buldu ve sentetik boya oluşturulmasında kullanımını keşfetti. Aynı zamanda hidrojen peroksitin saç ağartmanda diğer kimyasallara göre daha yumuşak ve güvenli olduğu bulundu. Bu iki keşif “Aureole” olarak bilinen ve ilk ticari saç boyasını yapan kimyager Eugene Schueller için temel yol oldu. Ürün daha sonraları “L’Oreal” adını aldı.
1932’de saçın içine işlenen saç boyasını yaratan kimyacı Lawrence Gelb tarafından boya rafine edildi. “Clairol” adında bir şirketi vardı. Sonra, 1950’de saçı ağartmadan parlaklık veren boyama ürününü ilk ve tek adımda tanıttı. Bu saç boyası modern çağda büyük bir hit oldu ve evde saç boyama olanağı getirdi.
O zamandan beri insanlar kendi saçlarını renklendirdi ve iyi bir saç boyası için talep azalmadı. Bugün, biz bolca saç rengi seçeneğine sahibiz. Farklı markalar farklı pek çok ürün sunmakta. Bugün biz gerçekten seçim yapmakta zorlanıyoruz.
Tarihte saç boya renkleri
Genç ve güzel görünmek için yapılanlar, tarih kitaplarına sığamayacak kadar çok. İnsanlık tarihi, konu güzellik olunca sınır tanımamıştır. İşte size geçmişten günümüze renkli saçlar için kullanılan metotlardan birkaç örnek:
Bu tekniğin, altını çok seven eski Romalılar ve Asurlular tarafından favori olduğunu tahmin etmek pek de zor değil. Genel olarak siyah renkli saçlara sahip olan Asyalılarda, saçlarının uçlarına altın tozu sürerek bir nevi lüks röfle uyguluyorlardı.
Kızıl saç renginin hakim olduğu Vikingler, keçi yağı ile külleri karıştırarak kırmızı bir ton yakalamaya çalışmışlar.
Siyah saçların çok sevildiği eski Yunanlılarda sülükler, saç boyası olmak için küplerde bekletilerek fermente ediliyorlardı.
1602 yılında basılmış, Sir Hugh Plat’ın, kadınlara parfüm, saç boyama ve giyim üzerine önerilerle dolu meşhur kitabında belirttiği gibi, Avrupa’da sülfürik asit ile saç boyamak oldukça yaygındı.