Neyse genel bir sosyal medya analizinden sonra gelelim bu süreçte otomotiv sektörünün sosyal medya ile imtihanına.

Neredeyse 2 aya yakın süredir evlerimizde yaşıyoruz. Evden çalışıyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse; ne evde ne de iş’te gibiyiz… Bilgisayar başında maillere yanıt verirken bir anda kendimizi bulaşık makinesini boşaltırken bulmamamız işten bile değil… Ya da yemek yaparken çalan bir telefonla, bir anda otomotiv gündeminde de bulabiliyoruz kendimizi. Örnekleri çoğaltmak, çeşitlendirmek ve zenginleştirmek mümkün… Sadece herkesin bir gün içindeki hayatına bakması yeterli… Hele bir de çocuklu aileyseniz, ne siz sorun ne de ben örnek vereyim… Bu olağanüstü günlerde ister istemez elimizden düşürmediğimiz telefonlarımızla günün her saati sosyal medyada olabiliyoruz. Sosyal medya dediğim youtube, instagram, twitter ve artık modası geçmiş de olsa facebook… Sosyal medyanın bu süreçteki yükselen değeri instagram… İlk kuruluş mantığı “fotoğraf yayınlayıp altına güzel sözler yazmak” olan instagram şimdi; hem devasa bir AVM, hem canlı yayın mecrası, hem haberleşme platformu, tanıtım-reklam alanı, içimizi story’lere döktüğümüz, duygularımızı paylaştığımız devasa bir dünya içindeki bir başka dünya… Herkes mutlu, yiyor, içiyor, kahkahalar atıyor ve tozpembe bir hayatı dostlarıyla paylaşıyor. Twitter ise bir başka dünya… Instagram’daki “iyilik perileri” orada “kötülük timsali” oluveriyor. Muhalif, agresif ve ağzına geleni yazan. Hakaret, küfür ve seviyesizliğin tavan yaptığı bir platform oluverdi. İlk yazılanı değil de altındaki yorumları okursanız daha çok eğleniyor veya üzülüyorsunuz. Biz ne ara bu kadar kötü olduk diye… Youtube ise her yaşa her zevke, her ihtiyaca göre var olan bir pazar yeri… Zeytinyağlı enginar tarifini ararken bir anda kendinizi nostaljik maçlar, survivor eleme adayı kim oldu, karavan tanıtımı, dolar yükselecek mi ya da Doğan Kabak’ın bir otomobil videosunda bulabilirsiniz… Neyse genel bir sosyal medya analizinden sonra gelelim bu süreçte otomotiv sektörünün sosyal medya ile imtihanına. Bu süreçten önce de belli bir “sosyal mesafe” içinde olduğum “sosyal medyaya” yine o mesafeyi korumaya çalışanlardanım. Ağırlıklı olarak, haber yaptığım, yazı yazdığım mecraların tanıtımı için kullanmaya çalışıyorum. Yani basın bülteni gelir gelmez, ilk 2 cümlesini alıp tweet atarak habercilik yapmaya çalışmayı pek sevmiyorum. Doğru da bulmuyorum. Ama artık sapla-samanın birbirine karıştığı şu günlerde yapılacak bir şey yok. Doktorun “artık ne yerseniz yiyin dediği” bir süreçten geçiyoruz. Bu “izole süreci” daha “rafine bir şekilde” yaşayabilirdik ama olmadı ne yazık ki.. Cep telefonunu eline alanın “canlı yayın”, röportaj yaptığı bir ortam ne kadar sağlıklı olabilir? Zaten bu tür yayınlara katılanların nitelik ve nicelik olarak seviyesi altlardaki yorumlardan belli oluyor. Düşünsenize tuvaletteyken takip ettiğiniz bir mecra ne kadar etkili, ciddi ve güvenilir olabilir? Neyse şimdi sosyal medya konusunda yapılan ciddi bir araştırmadan bazı bölümler aktarmak istiyorum. Sosyal medya seviyenizi bu araştırmaya bakıp değerlendirebilirsiniz.

Türkiye'de sosyal medya kullanım alışkanlıklarının bugünlerde hangi düzeyde olduğunu görmek için NG Araştırma bir çalışma gerçekleştirdi. 17-21 Nisan 2020 tarihleri arasında 15 yaş üzeri 2.075 kişinin katılımıyla Türkiye genelinde yapılan kamuoyu araştırmasının ilginç sonuçları var.

· Her 20 kişiden 19'u sosyal medya kullanıyor.

· Katılımcıların en sık kullandığı sosyal medya kanalı yüzde 58'lik oranıyla Instagram oldu. Kısa süre öncesine kadar gençlerin yoğunlukta olduğu Instagram artık her yaş grubundan kullanıcıya ulaşmış durumda. Dünyanın en büyük video kütüphanelerinden biri olan YouTube ise yüzde 18'lik oranıyla 2. sırada tercih ediliyor. Türkiye'de her kesime ulaşmayı başarabilmiş Facebook, en sık kullanılanlar açısından yüzde 13'lük oranıyla 3. sırayı aldı. Gündemin hızlı bir şekilde takip edilebildiği Twitter yüzde 9'luk oranıyla 4. sırada.

· Katılımcıların sosyal medyayı kullanmalarının ana nedenlerine baktığımızda; yüzde 24'ü boş zamanını değerlendirmek, yüzde 22'si eğlenmek, yüzde 18'i yeni şeyler öğrenmek, yüzde 14'ü ise tanıdıklarıyla iletişimde kalmak için sosyal medya kullandığını ifade etti. 2020 yılını en çok etkileyen, ülkemizin ve dünyanın gündemine oturan koronavirüs burada da karşımıza çıkıyor. Yüzde 8'lik kesim son günlerde koronavirüs salgınına dair bilgi edinmek ana amacıyla sosyal medya kullanıyor.

· Katılımcıların sosyal medya kullanmalarının tüm nedenlerine baktığımızda ana sebepler arasında yer edinemeyenler de ön plana çıkmaya başlıyor. Sıralama şu şekilde oluştu:

Boş zamanımı değerlendirmek
61%
Eğlenmek
57%
Yeni şeyler öğrenmek
56%
Tanıdıklarımla iletişimde kalmak
48%
Salgınla ilgili güncel bilgileri takip etmek
40%
Tanıdıklarımın hayatlarını takip etmek
31%
İnsanlarla düşüncelerimi paylaşmak
27%
Hayatımla ilgili paylaşımda bulunmak
18%
Ünlüleri/fenomenleri takip etmek
14%
Yeni arkadaşlar edinmek
11%
· Sosyal medyada ne kadar aktifiz? Katılımcıların yüzde 87'si hesaplarını günde birkaç kez kontrol ettiğini belirtirken, yüzde 8'i günde 1 defa kontrol ediyor. Geri kalan kesim ise haftada birkaç kez bakmanın yeterli olacağını düşünüyor. Katılımcılara hesaplarından ne sıklıkta paylaşım yaptıklarını sorduğumuzda, sonuçlarda belirgin bir değişiklik ortaya çıkıyor. Her 2 kişiden 1'i haftada birden daha seyrek paylaşım yapıyor. Her 3 kişiden 1'i haftada bir veya birkaç defa içerik paylaşıyor. Yaklaşık olarak her 7 kişiden 1'i ise günde bir veya daha fazla paylaşım yapıyor.

· Biz mi sosyal medyayı yönetiyoruz, sosyal medya mı bizi? Araştırmaya katılan her 4 kişiden 3'ü sosyal medyada harcadığı zamanı kontrol altında tutabildiğini belirtti. Kalanlar ise bu süreyi sınırlamakta zorlanıyor.

· Koronavirüs sosyal medya kullanımını etkiledi mi? Salgından dolayı insanların yüzde 57'si sosyal medyada geçirdiği sürenin arttığını belirtirken, yüzde 40'ı ise bu sürenin değişmediğini belirtti.

· Sosyal medya psikolojiyi nasıl etkiliyor? Uzmanların yaptıkları araştırmalara göre sosyal medya psikolojiyi kötü etkileyebiliyor. Herhangi bir uzman kontrolünde değerlendirme içermeyen, kişinin tamamen kendi beyanına bağlı sonuçlara baktığımızda her 10 kişiden 2'si sosyal medyanın psikolojisini olumsuz etkilendiğini ifade etti. Her 10 kişiden 6'sı psikolojisinin etkilenmediğini, 2'si ise olumlu yönde etkilendiğini ifade etti.

· Sosyal medyayı neden kullanmıyoruz? Katılımcıların yüzde 33'ü fazla zaman aldığını düşündüğü için, yüzde 15'i özel hayatın gizliliğine uygun olmadığı için, yüzde 14'ü ise kullanmayı sevmediğinden dolayı sosyal medya kullanmadığını belirtti.

NOT: Geçen hafta bu sayfalarda konu aldığım “Sıfır otomobile fahiş zam” konusunda bazı markaların bazı modellerine yapılan zammı CARDATA’nın verileriyle aktarmıştım. Son bir yılı içeren bu çalışmada, ortaya çıkan artıştaki en büyük etkenin ÖTV oranlarındaki değişiklik olduğu ifade edildi. Şöyle ki; öncelikle fiyat hesaplamasında kullanılan ilk tarih olan Nisan 2019 tarihinde indirimli ÖTV oranları yüzde 30 seviyelerindeydi. Ancak Nisan 2020 tarihinde ise ÖTV oranları yüzde 50 olarak hesaplanıyor. Haberde yer alan fiyat artışının önemli bir bölümün (yüzde 20) ÖTV oranındaki değişiklikten kaynaklandığının altını da bu vesile ile çizmek istedim…