Yaşayan bir tarih yok oluyor, gözünüzün önünde yavaş yavaş… İnsan çıldırır…
Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’na gemi çarptığı haberini okuyunca işte böyle kalbim tekledi, inanın. ‘Ah!’ dedim, gitti güzelim yalı…
Çoğu insan yaşlıların cenazesinde daha metanetli olur. Hani o bilindik, ‘zaten göreceğini gördü, yeterince yaşadı’ hissiyatını geçirir size metanetleri. Oysa ben yaşlı cenazelerinde bir kat daha üzülürüm. Tarihten bir bellek daha silindi kaygısıyla… Onların yaşamı, geçmişten bugüne ulaşan koca bir yolculuk sonuçta, zaman makinesine ihtiyaç olmadan üstelik!
Tarihe dokunabildiğim her şey benim için çok kıymetli, kent hafızasının silinip gitmesi de bu yüzden beni derinden üzüyor. Daha üzücü olan bir şey de insanların bu üzüntüyü başka acılarla kıyaslamaları. ‘İnsan ölseydi bu kadar üzülmezdiniz. Alt tarafı bir yalı…’ Oysa acı kıyaslanmaz. Bu hayatta öğrendiğim ufak tefek şeyler varsa, biri de bu.
Evet yeniden inşa edilecek Hekimbaşı Salih Efendi, bir daha geri getirilemeyecek kayıplar verse de eski görkemine de kavuşacak elbet. Ama bunun gibi bir olayın bir daha yaşanmaması için önlemler alınması gerekliliğini acı bir şekilde gösterdi bize. İnanıyor ve diliyorum ki bundan sonra Boğaz’daki gemi trafiği için alınan önlemler artacaktır.