İSTANBUL'DAN HAVADİSLER

Milena Berfin GÜLDOĞAN
Tüm Yazıları
İstanbul sınırlarının dışın acıktığı anda İstanbul'u özleyenler için bir dernek kurulsaydı; dernek başkanı ben olurdum...

 

Size her hafta yazdığım yerlerden ilk defa çok uzaktayım ve İstanbul’da görmeniz gerekenler listesini kafamda oluştururken biraz buruk hissettim. İstanbul’un bendeki yerini ne zaman yazmaya kalksam hep bir şeyleri eksik söylerim, olduğu kadar güzel aktaramam korkusu yaşıyorum. İstanbul’un kıymetini ne zaman uzaklaşsam bir kez daha anlıyorum… Size bu kadim şehirden bir-iki havadis vereyim…

 

Sıcaklar yavaş yavaş kendini belli ediyorken sinema planı daha da çekici hale geliyor. Üstelik çocuklu aileler için vazgeçilmez bir hal alıyor. İşte tam da bu ihtiyacınıza yönelik bir film bugün vizyona girdi: Garfield. Yüzlerce kez izlesem yine yeni yeniden izlerim bu obur ve miskin kediyi. Siz de benim gibi Garfield’ın hafif acımasız hafif komik hallerine gülüyorsanız, çocuklar bu filmi vizyonda seyretmek için en güzel bahaneniz olabilir.

 

Bu hafta vizyonda çok fazla korku filmi var, korku filmleri hakkında yazmak istemediğimi artık sanırım biliyorsunuz. Ben eleştirmekten sıkıldım onlar çekmekten sıkılmadı. Eğer siz de izlemekten sıkılmadıysanız vizyondan keyfinize uygun bir korku filmi bulabilirsiniz.

 

Eğer, yok bize güzel bir film öner gittiğimize değsin, derseniz de benim bu hafta radarımda Crossing var. ‘And Then We Danced’ filmini belki hatırlarsınız 2019 yılında vizyona girmişti, yeri gelmişken söyleyeyim eğer izlemediyseniz bu filmi de izleyin bu arada, işte o filmin yönetmeni olan Levan Akın yönetmen koltuğunda Crossing filminde de. Bence Levan Akın Gürcü ve Türk köklerini güzel harmanlayan, birbirine bu kadar yakın topraklara sahip iki ülkenin insanını ortak paydada çok güzel toplayan bir yönetmen. Bu filminde de yine bu bağlamı el üstünde tutmuş ve çoğu İstanbul’da geçen filmde İstanbul’u başka bir perspektiften görmüş, gözüne sağlık.

 

Bir de bahsetmeden geçemeyeceğim bir film daha var, Crossing kadar bu filmi de merak ediyorum, bir süredir bekliyorum: Late Night with Devil. Stephan King’in bile gözünü alamadığını söylediği filmin yönetmenliğinde Cameron ve Colin Cairnes ikilisini izliyoruz. Film 77 yılının cadılar bayramı gecesinde bir talk showda yaşanan olayları anlatıyor. Ancak bu talk show sıradan bir talk show’dan farklı. Reytingleri düzen showda izleyicinin dikkatini yeniden çekmek için, canlı yayında şeytanla iletişim kurmaya karar verirler. Yeniden başarılı olmak, reytingleri yükseltmek ve programı yayında tutmaya devam edebilmek adına sıra dışı bir işe girişen ekibin tahmin edersiniz ki yaşadıkları çok da iç açıcı olmayacak.

 

Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?

 

Size daha önce Çubuklu Silolar’ı gezmeniz gerektiğini söylemiştim. Hala sözüme kulak vermediyseniz bu sergi sizin için bir sebep olabilir. Dijital Sanatlar Müzesi’nde 10 Haziran’a kadar ziyaret edebileceğiniz ‘Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?’ sergisi uluslararası birçok isme ev sahipliği yapıyor.

Bir de Açıkhava konser takvimine şöyle bir göz atalım beraber; Cemil Topuzlu’da bu hafta yoğun geçecek: Dolu Kadehi Ters Tut 1 Haziran’da, Buray 2-3 Haziran’da, Ferhat Göçer Senfonik 4 Haziran’da, Ayta Sözeri 5 Haziran’da sahne alacak. 6 Haziran akşamındaysa Hamiyet Müzikal Tiyatro Bir Peyk Müzikali ile izleyenleriyle buluşacak. 7 Haziran’da benim de yıllardır beğendiğim Imany, Cemil Topuzlu Açıkhava’da en güzel şarkılarını seslendirecek.

BJK Tüpraş Stadyumu’nda 8 Haziran akşamı 30.Yıl Konseri ile sahne alacak dünya devi Andrea Bocelli için artık bilet bulmanın mümkün olduğunu sanmamakla beraber, olur da belki bir şekilde gitme şansı yaratırsınız diye haberdar etmek isterim sizi.

 

Maximum Uniq Sahnesi’nde 9 Haziran’da sahne alacak Mor ve Ötesi’ni dinlemek isterseniz kaçırmadan biletinizi almayı ihmal etmeyin.

 

Televizyona renk mi gelmiş?

 

Bu arada yaptıkları reklam çalışmalarını kesin görmüşsünüzdür ama olur ya, görmeyenler için haber vermiş olayım; CNBC-e 9 yıl sonra TCL’e bıraktığı koltuğunu geri almaya geliyor. 2015’te Türkiye’deki yayın hayatını sonlandırma kararı alındığında birçok diziseverin kalbi kırılmıştı. Hatırlarsınız, ekonomi haberciliğinin yanı sıra CNBC-e yabancı primetime dizilerini bir nesle izletmiş, özenle seçtiği sinema kuşaklarıyla birçok insanın kalbinde sanat tohumları ekmişti. Bunu bu kadar duygusal yazıyorum çünkü gerçekten izleyici de bir karşılığı var. Biraz araştırıp, kanalın geri dönmesine seyirci ne diyor, diye baktığımda gördüm ki herkes sanki televizyon kuşağının tek eksiği buymuşçasına sevinmiş, dergi de geri gelsin demiş. Hatta zamanında yapılanın aksine, bu sefer RTÜK tarafından az müdahale olursa beklentinin büyük olduğunu da gördüm. O halde umarım vadettikleri gibi camiaya yeniden renk getirebilir, seyirci beklentilerini karşılayabilir ve tüm bunları yaparken RTÜK’le huzur içinde geçinebilirler...