Barış, sevgi, kardeşlik, umut gibi özlemle beklediğim anlamlar gelir aklıma.
Barış, sevgi, kardeşlik, umut gibi özlemle beklediğim anlamlar gelir aklıma.
Sağlıktan güzelliğe kadar yarattığı mucizeleri saymakla bitmez.
Bana göre, zeytin ağacın dikimi ile toprak kazançlı, üretim ile çiftçi kazançlı, ihracat adınaysa ülke kazançlı.
Topraktan sofralarımıza geçen süreçte bir zeytin ağacının eğer iyi bakılırsa 5-6 yılda meyve verdiğini biliyor musunuz?
Ülkemizde yaklaşık 190 milyon zeytin ağacı var. Meyve vermeyen ağaç sayısı ise 26.355 milyon üretim ise 1.730bin tondur.
2016 yılında zeytinyağı ihracatında 5,5 aylık dönemde 23 bin 600 ton yani 85 milyon USD döviz elde edilmiştir. Zeytin de ise ihracat 36 bin ton yani 68 milyon USD elde edilmiştir.
Bu elbette ciddi başarıdır.
Zeytin ağacının dikiminden hasadına kadar geçen süreçte insan psikolojisine de çok iyi geldiğini iki günlük deneyimle test ettim diyebilirim.
Evet zeytin hasadına gittim. Hem de Akhisar’a…
Son zamanlarda adını sıkça duyduğum Akhisar Ticaret Borsası ardında ne olduğunu aldığım Dünya Zeytin Günü daveti karşısında gördüm.
Alper Alhat’ı görünce şehrin bu kadar dinamikleşmesini genç ve heyecanlı olmasının nedenini anladım.
Toprak ananın bıraktığı mirasa çok iyi bakmış oysaki bölgedeki yaşlı ağaçlar için “sahipleri de yaşlı gençler bakmıyor” derken, üzüntüsünü anlamak hiç zor değildi. Batıdan göç almış bir şehir Akhisar, 14 milyon zeytin ağacı ile Türkiye’nin zeytin konusunda liderlik koltuğuna oturmuş bir ilçe.
Alper Alhat ile yaptığımız toplantıda aldığım notlara göre en yakındığı konu; Mono kültür, yani hep aynı ürün ile toprağın yavaş yavaş ölmesi. Çiftçinin eğitilmesi gereken, ülkemizin gerçek ve ciddi bir sorunudur.
Akhisar, Türkiye’nin sofralık yeşil zeytin ihtiyacının yüzde 70’ini, zeytinyağında ise yüzde 10’nunu karşılamaktadır.
Beklenti ise, 100 bin ton yemeklik, 30 bin ton yağlık olmak üzere 130 bin ton zeytin.
Ancak, ağaç başına verim düşük, rekolte yüksek, üretici çok para kazanmıyor, organik madde kaynaklarına destek vermek gerek. Yüksek rekolte nedeniyle ihracatçı elindeki zeytini rahat satabilecek.
Karşı çıktığı konuysa, dökme yağ ihracatı olduğunu, geçtiğimiz yıl 100 bin ton dökme yağ ihraç ettiklerini, bu yıl ise 150 bin ton satılacağını söyledi.
Zeytinyağının çiftçiden alış fiyatı 14-15 liradan fazla değil ve raflarda ise 35-40 lira arasında. Oysaki biz raflarda 20 liranın üzerine çıkmasını istemiyoruz.
Bir litre yağın markete gelinceye kadar maliyetine binen kalemleri de tahmin etmek zor değil. Raflarda gördüğümüz fahiş fiyatlar tüketicileri rahatsız ettiği kadar üreticileri de üzmektedir. Butik üretilmiş yağlar bir kenara ama çiftçiden 14’e alınan bir yağın 20 liranın üzerinde satılmasının tüketimin azalmasına ve kullanılmış meşrubat şişelerinde zeytinyağı süsü verilmiş kontrolsüz satışların artmasına neden olduğunu düşünüyoruz. Bu böyle gelse de böyle gitmeyecek, mücadele edeceğiz, dedi.
Anlaşılan o ki, gelecek yakın zamanda raflarda 20 lira üzerinde yağ görmeyeceğiz.