Aydın Üniversitesi Batı Düşünce Platformunun konuğu Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı idi.
Avrupa Birliği ve Devlet Eski Bakanı Egemen Bağış ve Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet-i Başkanı Mustafa Aydın başkanlığında dün yuvarlak masa toplantısı yapıldı. Bu toplantıya beni de davet ettiler.
Faruk Kaymakcı’nın “2019 Yılında Türkiye AB İlişkileri: Sınamalar ve Beklentiler” başlıklı yuvarlak masa toplantısında son derece samimi tavrıyla çoğunluğu eğitim profesörlerin oluşturduğu bir toplantı gerçekleşti.
Uzun bir geçmişi olan Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinden bahsederek bizlere mini bir anket yaptı.
AB ile olan ilişkimizin başından itibaren hep inişli-çıkışlı bir süreç olduğunu ancak müzakere sürecinde karşılaşılan her türlü zorluğa rağmen, ülkemizin en önemli stratejik hedeflerinden biri olmaya devam ettiğini belirtti.
AB’nin karşı karşıya kaldığı ekonomik kriz, düzensiz göç, terörizm, aşırı sağın yükselmesi ardından çoklu krizlere Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılma (Brexit) kararının da eklenmesiyle birlikte AB’nin kendi geleceğine ilişkin endişeler ön plana çıkmış. Ancak benim ilgimi çeken konulardan biri ise İngiltere’de yaşayan yaklaşık 3 milyon vatandaşın Brexit tamamlandığı taktirde tüm haklarından mahrum olmasıyla ilgili bir konuydu.
Ben de bu konu üzerine Ankara Anlaşmasını ve Ticaret savaşlarında yaşanan sorunlardan nasıl önlemler aldığımızı sordum. Son bir yılda ciddi oranda Ankara Anlaşmasıyla başvuruların artmasını ve sermaye çıkışlarında yaşanan eğilimi sordum.
Elbette son derece samimi bir yanıt alarak Ticaret savaşlarında en büyük endişemiz doğalgaz ile ilgiliydi ama o sorunu aştık dedi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında AB’nin ülkemize yönelik soğuk ve eleştirel tutumu ile AB vize serbestliği adına açılan 72 faslın süreç içinde yaşanan deyim yerindeyse “sessiz devrim” olarak nitelendirilen reformların yapılmasından bahsetti.
Son kalan 6 faslın bitirilmesi sürecinde ise Darbeci Fetulahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz girişiminde bulunmasıyla alınan tedbirlerin AB tarafından eleştirilmesi, AB ile soğuk bir dönem yaşanmasına neden olmuştur.
2018 yılında ise Türkiye-AB ilişkilerinin olağan seyrine dönmesi için gerekli adımların atıldığı yapıcı ve verimli bir yıl olduğundan bahsetti.
Ayrıca, Vize Serbesti Diyaloğunda kalan her bir yükümlülük için Çalışma Grupları oluşturulmuş Avrupa Komisyonu da 8 Aralık’ta ikinci nesil biyometrik pasaportlara geçiş kriterini karşıladığını teyit etmiş ve 2019 yolun sonuna kadar biyometrik pasaportlara geçiş yapılabileceğini belirtti
Sonuç olarak eğitimcilerin katılmasıyla süren toplantıda Mustafa Aydın söz alarak “Eğitim konusunda özellikle diğer ülkelerin yaptığı gibi ilişkilerde sadece politikacıların, siyasetçilerin işin üstesinden gelemeyeceğini STK’ların, biz eğitimcilerin ve iş insanların da bu eğitim konularında bizlere de kulak vermenizi sürece dahil etmenizi istiyoruz” dedi.
Aslında, hepimizin amacı gelecek kuşaklara iyi bir ülke bırakmak değil mi? O halde bizler de göz kulak olmak istiyoruz.