ŞAKASI KALMADI

Refik ERDURAN 11 May 2016

Refik ERDURAN
Tüm Yazıları
O kadar "olmayacak şey" gibi görünüyordu ki, Donald Trump adlı maskaranın Amerika Başkanlığı yarışına katılması bir yıldan uzun süre boyunca ülkenin medyasında ve kamuoyunda "matrak konusu" sayıldı.

O kadar “olmayacak şey” gibi görünüyordu ki, Donald Trump adlı maskaranın Amerika Başkanlığı yarışına katılması bir yıldan uzun süre boyunca ülkenin medyasında ve kamuoyunda “matrak konusu” sayıldı. O adı duyunca sırıtmayan yoktu. Karikatüristler ve mizah yazarları bayram ediyordu kolay malzeme bollandı diye. Herkes neden yüzde yüz emindi kendi düşüncesinden? Başkanlığı ile “öyle bir adamın” adı yan yana gelemezdi de ondan.

Nasıl bir adamın?

Dilimizde öyle tipleri anlatmaya yarayan sözcükler pek boldur: Andavallı, maganda, mankafa, hödük, hırt, hırtapoz, hırbo, hışır, hıyar, hayta, ham halat, haymana öküzü, hergele, malak… Daha da var ama uzatmayayım. Sonra işler hızla tersine döndü. Ön seçim sonuçları alındıkça, Amerikan ahalisinin büyük çoğunluğunu kesinlikle “Trump düzeyinin üstünde” gören seçkinlerin çok tehlikeli bir yanılgı içinde oldukları anlaşıldı.

Niçin tehlikeli?

Atlantik ötesindeki gerçekler bize yabancı. Hatırlatılmaları etkili olmuyor burada. Gelin şunu düşünelim: Aramızdan bir Türk Trump’ı çıksa neler söyler, neler yapmaya kalkar “Bütün Kürt asıllıları sınır dışı edelim, geri gelmek isteyenleri de almayalım” der. “Suriye sınırına boydan boya üç metre yükseklikte duvar çekelim, üstünü de elektrikli tellerle takviye edelim. Pahalıya patlar diye kaygılanmayın. Parasını size ödetecek değilim ya. Suriyeliler ödeyecek. “Irak’taki petrol bizimdir. Müzakere falan yok. Ordumuz güçlü; bir işe yarasın. Oraya gidip, karşı çıkanların kafasını patlatıp, petrole el koyacağım. O kadar.” “Kadınların politikaya karışması da neymiş! Avrat lafı mı dinleyeceğiz? Onların hangi gün nerelerinden kan boşalacağı belli olmaz.” Evet, yüce müttefikimizin direksiyonunu kapmaya soyunan  zat böyle bir kişi işte. Söylemleri ve programı gerçekten o biçim. Kendi politikacılarımızın düzeyinden ve üslubundan yakınıp duruyoruz ya; o yana göz atıp halimize şükredelim. Ve 2017 Şubat’ında dünya “Deli var!” feryatlarıyla çınlayan bir sokağa dönerse ne yapacağımızı düşünüp önlem alalım şimdiden.