KUYUDAKİ TAŞ

Refik ERDURAN 27 Nis 2016

Refik ERDURAN
Tüm Yazıları
Adamın biri derdini dile getiriverip "Anayasada laiklik olmasın" deyince kıyamet koptu.

Adamın biri derdini dile getiriverip “Anayasada laiklik olmasın” deyince kıyamet koptu. Ağzının payını vermek için siyasal, hukuksal, sosyal mosyal açıdan tahliller yapan yapana. Kuyuya atılan taş misali...Gelin biz kestirmeden gidelim. Konumuz cinnet ya, delice bir senaryo yazalım. Bir genelkurmay başkanımız gizli mezhep sahibi ve gizli manyakmış. Kendini Şii sayarmış nedense. “Laiklik olmasın” önerisi de pek hoşuna gitmiş. Duyar duymaz darbe yapmış.

“Ne demek devlet dine karışmaz tezi!” diye gürlemiş. “Bal gibi karışayım da görün.” Vakit geçirmeden Işid hızıyla anti-laik icraata girişmiş. Önce devlet ricalini toparlayıp “Bre melunlar, siz hepiniz Sünnisiniz” diyerek Zincirbozan’a yolcu etmiş. Bütün camilerin kapılarını kocaman asma kilitlerle kapatmış. “Kapatmayalım da cemevi yapalım” diyenler olmuş. Şia ile Alevilik ilişkisini bilmeyen diktatör “Hayır, onlar Sünnilere yeterince karşı çıkmadılar, bütün cemevlerinin de kapısına kilit vurun” buyurmuş. Ülkemizdeki kilise ve havraları yıktırmış. Ortodoks Başpiskoposunu, Ermeni Patriğini, Hahambaşını, İran’dan başka bütün ülkelerin elçilerini “persona non grata” ilan ederek sınır dışına yollamış.

Onların ülkeleriyle ilişkilerimiz kopmuş, ticaretimiz kesilmiş. Diyanet İşleri ileri gelenlerini davet edip Şii olmalarını istemiş. “Bizim itikadımıza karışamazsınız” cevabını alınca küplere binmiş: “Haberiniz yok mu, laikliği kaldırdık. Artık her şeye karışırım. Dirençleri kırılmayınca paralarını kesmiş. Binlerce imam işsiz kalmış. Benzeri olaylar işadamlarımızla da yaşanmış. Onlar da direnmişler Şiilik önerisine. “Öyle miii? Artık size tek lira destek yok!” Vergi ödememek ya da ödeyememek olayları, üretime son vermeler, iflaslar hızla artmış. İşsizlik de şaha kalkmış. Çoğu baba için evine ekmek götürmek zorlaşmış. Geçim derdiyle yurt dışına kapağı atmak isteyenlerin düşmanlaşmış ülke temsilcilikleri önündeki vize kuyrukları uzadıkça uzamış. Protestolar, boykotlar, mitingler, yağmalar, türlü karışıklıklar baş gösterince lider sıkıyönetim ilan etmiş. Laikliğin geri getirilmesini isteyenleri gönderdiği cezaevleri dolmuş. Yenilerini yaptırmayı düşünmüş ama bütçede para yokmuş. “Para bul” diye gırtlağına basılacak Maliye Bakanı? O da yokmuş. Zincirbozan’dakine  “Bir süreliğine mezhebine karışmayacağım, hemen gel” diye haber yollamış ama, aldığı yanıt tokat gibiymiş:

“Memleketi düzeltilemez hale getirdiniz; ben buradan çıkmam.”

Hükümet kurdurmak için bir avuç taraftarını Meclis salonunda toplayan lider kürsüye çıkmış, “Olağanüstü şartlar olağanüstü kararlar gerektirdiğinden, bir süre için laiklik ilkesine itirazımı geri alıyorum” diye söze başlamış. Ama birden salona dolan binlerce kişi onu kürsüden yaka paça indirmiş. Ve… Gerisini anlatmayayım. Çok acıklı. Sayın İsmail Kahraman pek meşgul; bir YeniBirlik alıp senaryomuzu göremez. Görenler kendisine iki kelimeyle özetlesinler lütfen: 

“Felaket olur!”