Ticaret Bakanlığı'na bağlı olan Rekabet Kurumu "İktisadi anlamda rekabet, satıcıların daha fazla müşteri edinerek mal ve hizmet satışlarını, dolayısıyla da kârlarını artırmak için giriştikleri yarış şeklinde tanımlanabilir." demektedir.
Ticaret Bakanlığı’na bağlı olan Rekabet Kurumu “İktisadi anlamda rekabet, satıcıların daha fazla müşteri edinerek mal ve hizmet satışlarını, dolayısıyla da kârlarını artırmak için giriştikleri yarış şeklinde tanımlanabilir.” demektedir.
Bunun tam tersi olarak, bazı sektörlerde oyuncular rekabet yerine, birbirleriyle anlaşarak tekelleşme ve kartelleşme adı verilen eylemlere yönelerek mal- hizmet fiyatlarını arttırma yoluna gidebilir. Bu iş Anayasa’nın 167. maddesine aykırıdır ve Rekabet Kurumu’nun ilgi alanına girer. Geçmiş yıllardan bir örnek anlatalım.
Rekabet Kurulu, 2011 yılında iki kişinin başvurusuyla Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı, Pegasus Hava Taşımacılığı A.Ş., Onur Air Taşımacılık A.Ş., Atlas Jet Havacılık A.Ş ve özel şirketlerin üye olduğu Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği (TÖSHİD) hakkında “Bazı havayolu şirketlerinin yurt içi seferlerde aralarında fiyat anlaşması yapmak suretiyle rekabeti engelledikleri iddiası” ile soruşturma başlatmıştı.
Şikayetçiler iki havayolu şirketinin bilet fiyatlarının aynı olduğunu ileri sürüp, aralarında anlaşarak fiyat arttırdıklarını iddia etmişlerdi. İncelemeler sonucunda
raportörler “Yurt içi yolcu taşımacılığı yapan havayolu şirketlerinin fiyat tespiti yaptıkları iddiası üzerine başlatılan ön araştırmada, 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında bir ihlali kanıtlayan herhangi bir belge yahut bulguya rastlanmadığından, aynı Kanun'un 41’inci maddesi gereğince soruşturmaya gerek bulunmadığı” şeklinde karar verip dosyayı kapatmıştı.
Geçmişte böyle bir anlaşma olmadığını biliyorum. Bugün şirketlerin böyle bir yola gitmesi çok zor. Çünkü, yurt içi uçuş yapan şirket sayısı üçe kadar düştü. Kim kiminle nasıl anlaşacak sormak gerek.
Pegasus ortaklarından Ali Sabancı’nın 10 yıl önceki “Havacılıkta 2,5 şirket kalacak” öngörüsü gerçekleşti ve ortada 2.5 şirket kaldı. (THY, Pegasus ve yüzde 50’si Türk malı olan Sun Ekspres).
Yurt içi uçuş yapan THY ve Pegasus’un hisseleri borsada işlem görmektedir. Bu nedenle böyle bir işe tevessül etmezler.
Bunun yerine medyayı kullanarak uçak bilet fiyatlarına zam yapılması gerektiği konusunu dile getirme yoluna gidiyorlar.
Bunu derken, Türk Hava Yolları yönetim kademesinden hiç kimsenin bilet fiyatı artsın talebini medyada göremezsiniz.
Bu konuda her fırsatta ısrarcı olan kişi Pegasus CEO’su Mehmet T. Nane’dir dersem doğru olur. Çünkü, başka şirket de yok. Nane, aynı zamanda Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği (TÖSHİD) Başkanlığı’nı da yapmaktadır.
Hakkını teslim etmek gerekir ki, talebini TÖSHİD’in adı arkasına gizlenerek değil doğrudan şirketi adına yapmaktadır
Açıklamasına gelirsek, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 499 TL olan tavan fiyatı 599 TL’ye çıkarmasını hiç yeterli bulmamış olacak ki “Nisan ve Mayıs’ta yapılacak kademeli artışlarla rakamın 899 TL’ye yükseltilmesini talep ettik” demiş ve bu artışın tüketicinin lehine olduğunu da belirterek “Yoksa, taban tavana yaklaşacak” diye de eklemiş.
Çoğunluğun uygun fiyata uçabilmesi için 899 TL fiyat isteyen, patronlarını hiç işe
karıştırmayan ve işini kendince iyi yapıp şirketini çok kazandırabilme gayreti sergileyen Nane “Bakanlığa (Yani Bakan Bey’e) kendimizi anlattık, artan maliyetleri kalem kalem açıkladık. Taleplerimizi ilettik. Ve fiyatı yüzde 18 civarında artırma takdirini kullandılar. Bizim bunun arkasından beklediğimiz birkaç hamle daha var” diyor. Nane, tavan fiyat 899 TL’ye çıkarsa taban fiyatın yükselmesi önlenebilir mi” sorusuna ise şöyle bir cevap veriyor;
“Yükselmesi önlenir, hatta taban fiyat düşer de… Şu anda tavanla taban fiyat arasında yüzde 50’lik bir makas var. Tavan fiyat artmazsa taban ve tavan birleşecek, neredeyse her yere tek fiyatla uçuyor olacaksınız. Hatta 3 ay önce bilet alan da son dakikacılarla aynı fiyata uçacak. Eğer, tavanı yukarı çekemezsek taban yukarı çıkar. Biz bunu yetkililere (Kime?) anlattık ve sağolsunlar belli oranda artış verdiler.
599’un yurtiçi hatlarda komple zarar olarak karşımıza çıktığına inanıyoruz.
Bu zararı minimize etmek ve iç hatlarda kar etmeyen hatları kaldırmamak veya uçuş azaltmamak için talep ediyoruz.”
Mehmet Nane’nin fiyatların artışının tüketiciye yarayacağı sözlerini anlayan beri gelsin. Bu fiyat artışları dar gelirli vatandaşı değil, olsa olsa Pegasus’u uçurur. Otobüs firmalarının uçak bilet fiyatlarına zam yapılmasını istemesi de ayrı bir garabet. Zam sırası onlarda, çok yakın zamanda da uçak biletlerinde.
İyi uçuşlar Türkiye’m…
Havalimanı vergilerine itiraz var
Kıbrıs, ‘iç hat’ olabilir mi?
Televizyonlarda yayınlanan bazı bilgi yarışması programlarına rast gelince bakmaktan geri kalmam. Anlı şanlı ünlü üniversiteleri bitirdiğini söyleyen iddialı yarışmacıların çok basit sorulara saçma ve yanlış cevap verdiklerini görünce sinir olur ve hemen kanal değiştiririm.
ATV Televizyonu’nda yayınlanan Kenan İmirzalıoğlu’nun sunduğu “Kim Milyoner Olmak İster” adlı yarışma programına katılan A.Y, 7 bin 500 TL değerindeki “Ercan Havalimanı nerededir?” şeklindeki soruyu bilemez ve bu nedenle “Seyirci Jokeri”ni kullanmak ister.
Seyircilerin yüzde 32’si “Lefkoşa” şıkkını seçerken, yüzde 37’si ise “Bakü” şıkkını seçer. Muhtemelen bir üniversiteden mezun olan yarışmacı “Ben seyircimize güveniyorum” diyerek “Bakü” şıkkını seçer ve sadece 2 bin TL kazanarak bu yarışmadan cahilliğinden elenir gider.
Hem yarışmacının hem de programa seyirci olarak katılanların çoğunluğunun Ercan Havalimanı’nın nerede olduğunu bilmemesi, Türk halkının KKTC ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığını bir kez daha ortaya koydu. Uğruna kan dökerek şehitler verdiğimiz bu toprakları, devleti bilememekten daha acı ne olabilir ki?
Şimdi gelelim asıl konumuza. Türk halkını ve Kıbrıs Türklerini ilgilendiren bir konu şimdilerde KKTC’de gündemde.
Şöyle ki, Türk vatandaşları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne pasaportsuz ve TC Nüfus Cüzdanlarıyla gidebilmektedir. Fakat, KKTC tanınmasa da bize göre bir devlettir ve oraya havalimanlarının dış hatlar bölümünden geçerek gitmekteyiz. Aynı şekilde gelirken de dış hatlardan ve gümrükten geçerek seyahat etmekteyiz.
Kuzey Kıbrıs’taki Şehit Pilot Fehmi Ercan Havalimanı’na yapılan seferlerin tıpkı iç hat seferleri gibi yapılması konusu KKTC siyaset çevrelerinde şimdilerde gündem meşgul edip, hararetle tartışılıyor.
Bu tür taleple ortaya çıkanlara ilk tepkiyi Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Resmiye Canaltay vererek, Ercan Havaalanı’nın Türkiye’nin ‘iç hattı’ olmasının mümkün olamayacağını açıkladı.
Canaltay, havalimanı vergilerin dövize endekslendiğini, TL ile sabitlenmesinin ise uçak şirketleri ile Türkiye arasındaki anlaşmaya bağlı olduğunu dile getirdi.
KKTC Başbakan Faiz Sucuoğlu bu adımı ‘vergilerin düşürülmesine’ bağlayınca, gözler bir anda bilet fiyatlarındaki alan vergilerinin TL karşılığına çevrildi.
2013 yılında özelleştirilen ve T&T Şirketi (Taşyapı-Terminal) tarafından işletilen Ercan Havalimanı ile ilgili olarak çıkan bir yasayla yolcu başına alınan vergiler dövize endekslenince, dövizdeki artışa paralel olarak bilet fiyatları da çok hızlı bir şekilde artışa geçti.
Ercan Havalimanı’ndan Türkiye’ye gelen bir yolcu, alan vergisi olarak 18.00 Euro ödeme yaparken, İstanbul Havalimanı çıkışlı yolcular ise alan vergisi olarak 16.00 Euro bedel ödemek zorundadır.
Bu durumda bir yolcu Türkiye’den (İstanbul Havalimanı’ndan) Kuzey Kıbrıs Ercan Havalimanı’na yapacağı yolculuk için gidiş geliş toplam 34.00 Euro vergi ödemesi gerekiyor. Kısaca gidiş-dönüş alınan bir bilet için vergi olarak 500 TL’den fazla para ödemiş oluyor.
Bu rakamlar döviz kurundaki artışlarla değişiklik gösteriyor.
İşin doğrusuna gelince, bu parayı yalnız KKTC yurttaşları değil, TC vatandaşları da ödemektedir. Biz de mi itiraz edelim.
Konuyu temelden çözmek ancak başta ihaleler yapılırken, ayakbastı parası da denen havaalanı vergilerinin daha makul düzeyde tutulmasıyla gerçekleşebilir.
Veya özelleştirilen havalimanlarının yeni bir anlayışla devletleştirilmesiyle bu gibi “Deli Dumrul Vergileri”nden kurtulmak mümkündür.