Değişen dünyada, özellikle sanayi devriminden sonra, hiyerarşiye dayalı olan klasik yönetim anlayışı ortadan yok olmaya başladı.

Toplum bilimciler araştırmalarına konu yapıncaya dek, liderliğin doğuştan geldiğine inandık durduk. Güçlü sosyal engellerin herhangi bir kişinin lider olmasına olanak vermediği eski kuşak dünyalarda lider kişiler ya ayrıcalıklı ailelerden ya da katı hiyerarşilerin içinden çıkardı. Liderlik, bir nevi babadan oğula miras kalırdı. Geçmiş zaman, bizleri, liderlik özelliklerinin devir teslim ile geçtiğine inandırdı.

Değişen dünyada, özellikle sanayi devriminden sonra, hiyerarşiye dayalı olan klasik yönetim anlayışı ortadan yok olmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, yeniden organize olan siyasi ve toplumsal kavramlarla birlikte sanayi devrimi yaşandı. Öncesinde toplumsal değişimler her 20-25 yılda bir yaşanırken, 1950’lerden sonra her 10 yılda bir olmaya başladı. 1980’ler ile birlikte teknoloji devrimi, 2000’li yıllarda, teknoloji devriminin bizlere hazırladığı “bilgi çağına” girdik. Bilgi çağı ile, kolayca bilgiye ulaşabilmeye başladık. Yerel yaşamların aslında global olduğunu anladık. Tarih bilincine, araştırma ve kaynaklara, güncel haberdarlık ve farkındalığa sahip olmak için tek tuş yeterli olmaya başladı. Uluslararası dolaşıma kolaylıkla ulaşırken, sosyal medyanın büyüsüne kapıldık.

Değişim, yirmi beş yıllardan on yıllara, beş, dört, üç, iki, bir derken aylara, günlere ve dakikalara indi. Kapalı dünyalarımızın artık “dünya ile bir” olduğu bir olguyu kavramaya başladık. Teknoloji devriminin birey üzerindeki en önemli etkisi budur. Elbette, teknoloji devrimini gönülden besleyen devasa kapitalizm olgusunu göz ardı etmemekte fayda var. Bugün, iyi kötü değiştiremeyeceğimiz bir global ideolojidir kapitalizm. Dolayısıyla, kapitalizmin zemin hazırladığı değişim olgusu bireyselliğin güçlenmesini ve yeni liderlik anlayışını gündeme getirmektedir.

Değişmeyen tek şeydir değişim…

Eski liderlik anlayışı, “Talimat ver kontrol et” der. Yeni liderlik anlayışı, değişimi anlayan ve değişimi yönetebilen liderlere olan ihtiyacı ön plana alarak, “planla, uygula, kontrol et ve önlem al” döngüsünü ortaya koymuştur. Bu döngüde lider, “Değişimi yöneten kişi” olarak tanımlanabilir.

Güçlü liderlikte önemli olan üç temel unsur.

Vizyon

Klasik anlayışta lider, bir “otorite” dir. O ne derse, o olur. Dolayısıyla, otoritesini kabul edecek kişilere muhtaçtır. Yeni yönetim anlayışındaysa, lider değişimi yönetir. Dolayısıyla, liderliğini hem kabul edecek hem de sorgulayacak kişilere ihtiyacı vardır. Yeni lider, etkileşimde olduğu kişilerin neden kendisini “kabul ettiğini” veya “reddettiğini” anlayabilirse bir değişim etkileşimi başlatabilecektir. Böylece; Yeni lider için verilebilecek ilk tanım: “Lider olarak nasıl desteklenebilirim, nasıl etkileşim yaratabilirim ve değişimi nasıl yönetirim” düşüncesidir.

Adalet

Toplumunun ve veya kitlesinin ihtiyaçlarını karşılayan kişi, “etkili bir lider” olur sonucuna varmak yeni liderlik anlayışına göre yeterli bir ifade değildir. Çünkü bir lider, kendisini kabul etmeyenlerin ihtiyaçlarını da gözetmelidir. Liderler, kitlelerin beklentilerini karşılamak için çözüm yolları bulamazlarsa liderliklerini, uzun sürdüremezler.

“Karşılıklılık”, insan ilişkilerinin temel kalıplarından biri olarak sosyal psikolojide tanımlanmıştır. İnsanlar birbirlerine karşılıklılık ilişkisine göre ihtiyaç duyarlar. Yeni lider, organizasyonunun ihtiyaçlarını gözetirken, kazanamadığı kitlenin ihtiyaçlarını da “kazan kazan” ilişkisini kurarak sürdürmelidir. Lider burada bir denge unsurudur. Denge; Adil olmak, tüm organizasyonların faydasına hareket etmeyi benimsemektir. Lider eğer, sadece kendi organizasyonunun çıkarlarını ve hatta gelecek çıkarlarını gözetirse, doğal olarak etkililiği sadece kendi organizasyonu yönünde kabul edilir. Yeni lider için verilebilecek ikinci tanım: “Eğer lider, “karşılıklı fayda” sağlayacağına inanmaz ve aksi tutumda davranırsa, liderliği tüm kesimler tarafından kesin olarak sorgulanacaktır”.

Etkililik

Yeni liderlik anlayışında “etkili olmak”, “adil olmak” kadar önemlidir. Etkili lider, hem sorumluluğundaki sorunlarına odaklanarak adil çözüm yollarını aramalı, hem de kitlesinin içindeki çatışmaları etkililik ve esneklikle çözme istekliliğine sahip olmalıdır. Etkililiğin atar damarı; “Empati sağlayabilmek”tir. Empati, sıklıkla sempati ile karıştırılır. Kendini karşısındakinin yerine koyabilmek olan sempatinin tersine, empati; Başkalarının duygu ve düşüncelerini anlayarak ve farkında olarak çözümler sunabilmektir. Sempatide oturur, üzülen kişiyle ağlarsınız, empatide üzülmesine neden olan etkenleri tespit ederek çözüm yollarını bulmaya çalışırsınız kişiyle birlikte. Kişiyi yönlendirirsiniz. Lider kişinin temel özelliklerinden biri de, dolayısıyla, empati sağlayabilmesidir. Ancak bu şekilde çatışmaların önüne geçebilir ve çözümler sunulması için uygun zemini yaratabilir. Yeni lider için verilebilecek üçüncü tanım: liderin etkili bir lider olabilmesi için empati sağlayabiliyor olmasıdır. Toplumda yaşayan her bireyin vatanını evi gibi görmesi, ancak çatışmanın değil, çözümün bir parçası olduklarına inandıkları zaman mümkün olabilecek bir olgudur. Bu, toplum için ideal bir seçenektir.

Sinerji

Hiyerarşi, ilişkileri organize eder. Her toplumun kendine özgü bir yapısı vardır. Toplumu oluşturan bireyler, coğrafyalarına göre şekillenen ağaçlar gibidir. Hem kardeş, hem de özgür. Ortak değerler vardır, bireysel özellikler. Toplum canlı bir organizmadır. Nar taneleri gibi, toplumu oluşturan bireylerin amaç birliği, o toplumu güçlü yapar. Doğada bu amaç ve güç birliği vardır. Örneğin, göçmen kuşların “uçma” davranışının aynı olduğu gözlemlenmiştir. Biri, diğerinden farklı değildir. Göçmen kuşlar, birbirlerinden aldıkları destek ile daha uzun uçabilirlerken, hava koşullarından ve sabit nesnelerden de korunmayı bilirler. Kuşlar, bu güç birliğini “V” şeklinde uçarak sağlarlar. Her kuş, yanındaki ile en yakın mesafeyi korurken, aynı hızda uçar. Bununla birlikte kuşlar, liderlerini durumsal olarak değiştirirler. Doğada, “birlikte”, “aynı anda”, “korunarak”, “hedefli” ve “sinerji” içinde hareket etmek mümkün olabilir. Peki ya insanların doğasında? Sinerji yaratmak mümkün değil midir?

Eylemlerimiz değerlerimizin yansımasıdır. Bir toplum, öz değerlerine ne kadar bağlıysa o doğrultuda hareket edecektir. Böyle bir toplumu bölen, ayrıştıran, karmaşıklaştıran, bilinçsizleştiren, körleştiren ve ezen değerler varsa ve toplum sinerji yaratamıyorsa bu toplumun sinerji yaratması da istenmemektedir. Lidersiz toplum olmaz, ancak liderlik kavramı tekelleşmiş olan bir toplumun da özgür bir toplum olduğundan söz edilemez. Lidere her zaman ihtiyaç vardır, liderin eylemleri toplumsal değerlerin yansıması olmalıdır. Yeni liderin için verilebilecek dördüncü tanım: kitlesinin sinerji yaratmasını sağlayabilmesidir.

GÜNÜN SÖZÜ: LİDER TÜRKİYE