Birbirinden farklı dijital içerikleriyle seyircilere farklı deneyimler sunan Zorlu PSM, “Sahne Tozu Yutanlar” programında, deneyimli isimlerin samimi sohbetleriyle sahnede olmanın ruhunu izleyicilerle paylaşıyor.
Sahne heyecanını paylaşan sanatçıların hem birbirlerine merak ettiklerini sordukları hem de sahnenin kendileri için anlamını paylaştıkları Zorlu PSM’nin YouTube serisi “Sahne Tozu Yutanlar”da bu hafta; sezonun en ses getiren oyunlarından olan Afife oyunun başarılı oyuncuları Tilbe Saran ile Necip Memilli’nin keyifli sohbetleri yer alıyor.
Necip Memilli: “Bizim ailede herkes şen şakraktır”
Necip Memilli "İç disiplini ve otokontrolü çok yüksek bir oyuncusun. Sahnede enerjin gerçekten çok yüksek; bu, aşırıya kaçma tehlikesi de taşıyor ancak sende hiç rahatsız edici olmuyor. Bunu nasıl sağlıyorsun?” sorusunu soran Tilbe Saran’a, “Otokontrolüm iyidir; bunu bana iyi öğretmişler ve özellikle dikkat ederim. Çünkü ne başkasının hakkını gasp etmek isterim, ne de rol çalmak. Buna özellikle özen gösteriyorum. Çocukken babam, her sene okul sonrası beni mutlaka farklı farklı işlerde çalıştırırdı; yani bir meslekte ustalaşmaktansa, her şeyi öğrenmemi ve bu işlerle ilgili bilgi ve tecrübe kazanmamı isterdi. ‘Hayat deneyimin olsun’, derdi… Bu da bana çok faydalı oldu. Oyuncu olacağımı biliyordu, bu süreci gördü ve izledi; ancak buralara geleceğimi tahmin etmiyordu sanırım. Bizim aile hep şen şakraktır; çok şaka yapan, çok eğlenen ve kimseyi kırmamaya özen gösteren bir yapımız var.” yanıtını verdi.
Tilbe Saran: “İlk sahneye çıktığımda herkes deprem oluyor sandı”
Necip Memili’nin “Oyun günleri sahneye çıkmadan önce oturduğun yerden nasıl konsantre olduğuna bakıyoruz ve bu bize de edep ve izan kazandırıyor. Bu yaklaşımını nasıl keşfettin? ‘’ sorusuna “Sanırım bu ustaları gözlemleyerek kendiliğinden kazandığım bir alışkanlık. Söylediğin gibi, edep ve adap alışkanlıklar tecrübeyle kazanılıyor. Ben de Yıldız (Kenter) hocanın öğrencisi ve yetiştirmesi olarak bu alışkanlıkları kazandım; hatta Demet (Evgar) de aynı şekilde. Yıldız hocanın tiyatroya girmeden önce sahnenin trabzanının tozunu alması, yerde bir iplik görse onu alması, tiyatroya girer girmez tuvaletleri kontrol etmesi ve gerekirse temizlemesi gibi detayları beni çok etkilerdi.
Profesyonel olarak tiyatroya Kenter Tiyatrosu’nda okuldayken başlamıştım. O zamanlar Tennessee Williams’ın Arzu Tramvayı oyununda hasta olan bir oyuncunun yerine sahneye çıkmam istendi. Koşa koşa tiyatroya gittim. Yıldız Hoca rolü son dakikada daha ağırlıklı bir role çevirmiş… Tabii bu yüzden daha fazla ezber yapmam gerekiyordu. Sahneye çıktığımda öyle çok titriyordum ki herkes deprem olduğunu sanmış. Henüz konservatuvardaydım, en fazla 20-21 yaşlarındaydım işte. O gün oyun oynandı ama nasıl oynandığını hatırlamıyorum.” yanıtını verdi.