Yapay zekâ çalışmalarının konfor alanımızı geliştirdiğine ancak insan eliyle yapılan işlerin daralması ve bizi taklit eden insansı robotların potansiyel sorunlara neden olabileceğine değinmiştik. Konunun psikolojimizi de yakından ilgilendiren tarafları var.
Burada iki ana başlıktan söz edebiliriz. Birincisi yapay zekâ çalışmalarının psikolojimiz üzerindeki etkileridir. Diğeri yapay zekânın sosyal, endüstri ve özellikle klinik psikoloji alanındaki destek süreçlerinde aktif olarak kullanılmasıdır.
Her yeni buluş, akım, teknolojik
gelişme gibi yapay zekâ çalışmalarının da hayatımızı nasıl etkileyeceği, yaşamı
nasıl dönüştüreceği, insanın beden ve ruh yaşamını nasıl ve ne kadar etkileyeceği
gibi belirsizlikler, fert ve toplum düzeyinde ciddi kaygılara neden olmaktadır.
Araştırmalar, insan gücüyle yapılan işlerde seri üretilen makinaların hızla yer
alması ile özellikle insanın aklının yanında duygularının da robotlara
aktarılması olasılığı ve insanı, duygu, düşünce ve davranış olarak taklit eden
insansı robotların ciddi endişe kaynağı olduğunu ortaya koymuştur.
Ağır işlerde yorulmadan çalışan robot
işçiler, binlerce veri ve parametre arasında hastalığı teşhis eden ve insanın
hareket kabiliyetinin çok ilerisinde bir hassasiyetle ameliyat yapan robot
hekimler, sanal gerçeklik uygulamalarıyla geçmiş yaşantılarla yüzleşme imkânı
sağlayan robot psikologlar, küresel düzeydeki milyonlarca mali veriyi anlık
olarak analiz ederek borsadaki hareketlerinizi sizin adınıza gerçekleştiren
robot brokerler...
İNSANLAR NE YAPACAK?
İnsanların yaptığı pek çok işin
robotlarca yapılması elbette önemli bir katkıdır. Ancak yeryüzünde robotların
hâkim olacağı bir yaşam şekli birçok filmde de ele alındığı üzere insan için
ciddi bir gelecek kaygısının da kaynağıdır. Zira dünyada robotlar bu kadar
aktif olacaksa insanlar ne yapacak? Robotlar insanların işini yapacaksa
insanlar ne iş yapacak?
Acaba asıl amaç insana yakın robotlar
üreterek insanı robotlaştırmak mıdır? Nitekim günümüzde insanların giderek
duygu, sezgi, kültür gibi bizi insan kılan özelliklerden uzaklaşarak robotlaşan
bir yaşam sürmeye başladığını, buna karşılık robotların da hızla insana
benzeştirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bir yanda robotlaşan insanlar öte
yanda insansı robotlar.
Sanayi devrimiyle teknolojinin
hayatımızda hızla yer alması ve bugün ileri teknolojinin insanların iş alanını
daraltmasıyla oluşan küresel işsizlik, ciddi bir tehdit olarak algılanmaktadır.
Diğer yandan makinelerin, sanal uygulamaların kuşattığı ve hızlı yaşamın
bireyselleştirdiği hayat insanı sosyal olmaktan uzaklaştırıyor. İletişim evrenimiz
daralıyor, boş kalıyoruz ve yalnız hissediyoruz. Dijital suçlar, dijital
bağımlılık, siber güvenlik, dijital haklar, veri güvenliği, dijital dönüşüm,
dezenformasyon, dijital etik, dijital algı yönetimi... İleri teknolojiye
bağımlı yaşamın gündeme getirdiği bu ve benzeri konular insanın psikolojisiyle
davranış dünyasını derinden etkiliyor, gelecek kaygısını şahlandırıyor.
Mantık odaklı rasyonel düşünme
süreçlerini taklit eden robotların, insanın duygu, değer ve ruh hallerini de
taklit etmeye yönelmesi; fert, aile ve toplum düzeyinde çok yönlü sorun
alanlarına gebedir. Nitekim insan eliyle yapılan robotların zamanla robot
yapmaya yönelmesiyle toplum düzeyinde yaşanacak kültür, değer ve ahlaki
sorunlar, başlı başına bir kaygı kaynağıdır. Bizi insan kılan mana değer
alanının daralması çok önemli bir psikolojik sorun yumağının habercisidir.
YAPAY ZEKÂDA NORMAL OLMAYAN NEDİR?
Dolayısıyla yapay zekâ
teknolojisinin temel bir ilke olarak pozitif amaçlarla kullanılması, insanlığa
destek olacak her türlü makineyi üretmesi gerekli ve önemlidir. Ancak yapay zekânın
insanın yerini alacak insansı robot iddiası, bir iddia olmanın ötesine geçmez,
geçemez. Zira insanın aklı, mantığı, düşünme biçimi, belirli ortamlarda
sergilediği duygusal tepkiler taklit edilebilir. Ama bunlar taklidin ötesine
geçemez. Buradaki taklit, aslın yerini alan bir yapı değil aslın çalışma
mantığını sergileyen mekanik bir örnektir.
Yeryüzünün en önemli gerçeği,
insanın âlemin küçük bir numunesi olmasıdır. İnsan sadece aklıyla değil ruhu,
ahlakı, duyguları, erdemi, kültürü, inanç değerleriyle bir bütündür ve
biriciktir. Esasen insanın bu temel özelliklerini insansı robotlarla taklit
ederek insanı kendinden uzaklaştırmaya yönelik çabalar karşısında ortak aklın
uyanık olması şarttır.
Unutulmamalıdır ki insanın; zihin
olarak düşünmeye, kendisini geliştirmeye, inanmaya, ahlakını pekiştirmeye
ihtiyacı vardır. Aynı zamanda bedeniyle çalışmaya, emek vermeye ve üretmeye
ihtiyacı vardır. Hangi alanda olursa olsun teknolojinin insanın hayatını
kolaylaştırmaya, refah düzeyini geliştirmeye yönelmesi elbette normaldir.
Normal olmayan ileri teknolojinin yapay zekâ
ile insanın yaşam alanını özellikle ruh derinliğini ve duygusal ihtiyaçlarını
sınırlandırmasıdır. Normal olmayan insanı yalnızlaştırması, üretici olmaktan
uzaklaştırmasıdır. Normal olmayan yapay zekâ uygulamalarının insanın düşünme,
irade ve karar verme gibi insani süreçlerini belirlemeye, yönlendirmeye ve
değiştirmeye yönelmesidir. Normal olmayan insanın davranışlarının, duygulardan
arınmış olarak ele alınmasıdır. Oysaki insan madde ve mana yönüyle bir
bütündür. Ve yolculuk halindeki insanın düşünen aklı kadar hisseden bir kalbi de
vardır.
(Haftaya yapay zekâ psikolojisi ile devam
edeceğiz)