Olumlu bakış, daha az endişeli ve daha mutlu olmak demektir.

Olumlu düşünmek, insanları sevmek ve onlarla ilgilenmektir.

Olumlu bakış, daha az endişeli ve daha mutlu olmak demektir. Kendilerini belli bir amaca adamış ve hayatlarının anlamını keşfetmiş kimseler, zihinlerini endişelerle doldurmak yerine, olayların iyi tarafına bakmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Onlar mutluluğu seçmişlerdir. Zihnimizi olumlu bir çerçeveye yerleştirdiğimiz zaman, hem kendimizi iyi hissederiz, hem de sorunlarla kolay başa çıkabiliriz. Bu süreçte çevremizi de olumlu yönde etkileyebiliriz. İnsanlar rahat ve mutlu insanları seviyor ve onların peşinden gidiyor. Pozitif olmak seçeneklerimizi görebilmek demektir. En fazla seçeneği olan insan, en az strese giren kişidir. Mutlu insanlar, daha sosyal, daha esnek ve daha yaratıcıdırlar. Mutlu insanlar için, kötü hava yoktur, kötü kıyafet vardır. Olumsuz düşünce ise pek çok sağlık sorunu doğurur.
Olumsuz düşünenlerin zihinleri esnek değil, katıdır. Duygularını da genellikle bastırmışlardır. Düşüncedeki katılık, kol ve bacaklarda sertleşmeye sebep olur. Duyguların bastırılması kabızlığa yol açar. Örneğin öfkeyi içe atmak depresyon oluşturur. Kendini olduğu gibi kabul etmeme cinsellikle ilgili sorunlara sebep olur.
Olumlu düşünenler, genellikle zihinlerini hoş düşüncelerle doldurur ve rahat bir ömür sürerler. Onlar, bilinçaltını olumlu yönde yönlendirebilir ve arzu ettikleri hayatı yaşayabilirler.
Kendinize sık sık sorun: “Şu anda aklımda ne var?” Eğer aklınızdan öfke, nefret gibi olumsuz düşünceler geçiyorsa hemen engel olun. Olumsuz düşüncelere “dur” deyip yerlerine olumlu düşünceleri koyun.

BEYİN NEDİR? YAŞAM NEDİR?

Okumanın ne kadar önemli olduğunu hep dile getiririm... Haftanın kitabı Beyin Nedir? Yaşam Nedir?

Hayatının her dönemi örnek başarılarla dolu bir bilim insanı olan Prof. Dr. Türker Kılıç’ın ilginç yaşam öyküsü, gazeteci Mert İnan’ın kaleme aldığı “Beyin Nedir?”den “Yaşam Nedir?”e - Bir Hayat Serüveni: Türker Kılıç ile kitaplaştı. Epsilon’un yayımladığı kitapta insan beyninin gizemleri, yapay zekânın ayrıntıları yer alırken, “Bağlantısal Bütünsellik”ten doğmakta olan yeni uygarlığın ve yeni bilimden doğan yeni dünya düzeninin de kapısı aralanıyor. “Beyin Nedir?”den “Yaşam Nedir?”e adlı kitapta Prof. Dr. Kılıç’ın aile geçmişinden bugüne biyografisi, bilinmeyen hobi ve uğraşları, yakınlarının kendisi hakkındaki görüşleri gibi detaylar da okurlarla buluşuyor. Bilime adanmış bir ömrün hikâyesi, halk sağlığına yönelik haberleriyle ödüller kazanan gazeteci Mert İnan’ın özenli çalışması ve Epsilon logosuyla “Beyin Nedir?”den “Yiden “Yaşam Nedir?”e adlı kitabı farklılaştıran da “bizden” bir ailenin “hep farklı sorular” soran çocuğunun, dünyanın en seçkin beyin cerrahlarından ve yeni bir bilim felsefesini aralayan beyinbilimcilerinden biri hâline gelmesinin öyküsü olması…Balkanlar’dan Bursa’ya göç eden orta halli bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelen ve çevresinden farklı olan Türker Kılıç, henüz ilkokul sıralarında içine düşen bilim aşkıyla, insan beyninin gizemlerini araştırmaya başladı. Kılıç’ın çok çalışarak, çok okuyarak, çok anlayarak ve çok araştırarak var etmeyi başardığı “cevher” ise her girdiği okulda, ortamda fark edildi. Henüz çocuk yaşta kendi yolunu çizmeye karar verdiğinde ise Muradiye Mahallesi’nde başlayan serüven Harvard’a, oradan da Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi’ne kadar uzanacaktı. En zor koşullarda bile pes etmeyen, vazgeçmeyen Kılıç, daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir dünya için kafa yorarken iyi bir bilim insanı, iyi bir cerrah ve iyi bir eğitimci olmanın yanı sıra iyi bir aile babası olmayı başardı. Yaşamının her dönemi örnek başarılarla dolu bir bilim insanı olan Prof. Dr. Türker Kılıç, yeni bilimsel paradigmadan doğacak “yeni uygarlık”ın şifrelerini, insan beyni ve nöronal bağlantı üzerinden ortaya koydu. Prof. Dr. Kılıç’ın geleceğin bilim insanlarına örnek olacak sıradışı yaşam öyküsü, aynı zamanda başarıya giden sürecin yol haritasını da Türkiye’nin geleceğini yaratacak genç bilim insanlarına sunuyor. Yeni bilimsel anlayışın ortaya çıkış öyküsü, her yetkin düşünürde olduğu gibi Prof. Dr. Kılıç’ın kendi yaşamıyla birlikte ilerliyor. Bağlantısal Bütünsellik düşüncesi, sadece insan beyninin sırlarını, beynin nasıl düşünce ürettiğini değil, evrendeki madde, enerji, canlı, cansız her parçanın iletişim içinde varolduğunu ortaya koyuyor.

RENGİN ASİLİ OLUR MU?

ARA

Geçenlerde dijital, dizileri, TVdizilerini YouTube da eski dizileri izlerken, ilkokul yıllarıma gidivermişim. Gerçekten de o rengarenk gömleklerden giymiş olduğuma inanamadım. Bol paçalı pantolonlar, renkli gömlekler, “pek de yakışmıyormuş” diye geçirdim içimden. Oysa o zamanlar ne kadar da severek ve beğenerek giyiyorduk, değil mi? Acaba moda böyle bir şey mi idi. Aynı tasarımlar yine moda olsa tekrar alır, almakla da kalmaz beğeniyle giyer miydim? Dün alış-veriş merkezini gezerken bu tür düşüncelerle baktım vitrinlere… Evet, yine renkli kıyafetler süslüyordu ışıl ışıl alışveriş merkezlerinin renkli vitrinlerini. Ama hiçbirini almak gelmedi içimden. Kendi üzerime çevirdim bakışlarımı. Yine her zamanki gibi koyu renkler özellikle de siyah hakimdi. Belki de moda kadar yaşın da önemi vardı giyim tarzımızı belirlemekte. Yaş ilerledikçe koyu renkleri daha mı yakıştırıyordum kendime? Hem siyah asaletin rengiydi benim için, vazgeçilmezdi… Bu düşüncelerle bu hafta ki köşe yazımı siyaha ayırmaya karar verdim. Aslında, doğada siyah renk yoktur! Orta öğretim yıllarındaki Fen Bilgisi derslerinden hatırlayacağımız üzere siyahın dalga boyunu ve frekansını söyleyemeyiz, ışığı yok ediyorsa, ya da emiyorsa burada siyahtan bahsedilebilir. Işığı yansıtmak yerine emen pigmentler siyah olarak görünür ve ortamda ışık yok ise her yer karanlıktır yani siyahtır deriz. Her şey bir anda görünmez oluverir. Hemen her filmde görmeye alıştığımız, üzüntülü hallerin ve ya cenaze törenlerinin canlandırıldığı sahnelerde herkes siyah renklere bürünmüştür. Çünkü siyah renk üzüntü ve matemi temsil eder…Güçlü görünmek istiyorsanız, o gün mutlaka siyah renkli kıyafetleri tercih edin derim. Mafya babalarının bile otorite sağlamak için tercih ettiği tek renktir bu ihtişamlı renk…Bir iş görüşmesine gidecekseniz, bir sunum yapacaksanız ya da karşınızdakini ikna etmeniz gereken önemli bir konu varsa tercihinizi mutlaka siyahtan yana kullanmalısınız. Asaletin simgesi olan bu özel renk muhatabınızı ilk anda etkileyerek işinizi son derece kolaylaştıracaktır. Makam araçlarının da vazgeçilmezidir siyah renk. Ve olmazsa olmaz rengidir makam aracı şoför kıyafetlerinin de…Aynı zamanda gizemin rengidir siyah. Ama bu özel ve gizemli rengi asla çocuklarınızın odasında kullanmayın. Çünkü çocuklarınızı karamsarlığa iterek iç alemlerini olumsuz etkilemesi yüksek ihtimal. Ünlü iş adamları, şovmenler, tiyatrocular vs… Halka mal olmuş bu kişiler hep siyah renkli giysileri tercih etmişlerdir. Çünkü siyah giyinmek öz güven verir, asaletinizi ortaya çıkarır, kararlı olduğunuzu karşınızdakine gösterir ve azminize hayran bıraktırır. Kilo probleminiz var ise; bir beden küçük görünmek için de bire birdir siyah renk… Bazen de sizin yalnız olduğunuzu ispat eder bu gizemli renk… Gerçi siyah renk kötülüğü de çağrıştırır. Örneğin filmlerde şeytanı ve tüm kötü karakterleri siyah renk ile sembolize etmişlerdir hep…İki dünya arasındaki bağlantıyı da gösterir siyah renk. Belki de Azrail (as)’ı siyah renk ile giydirmelerinin nedeni de budur! Her şeye rağmen tek favorimdir siyah, asaletin rengi...

GÜNÜN SÖZÜ: GEÇMİŞ BAHAR MİMOZALARI