VARLIĞI DA YOKLUĞU DA DERT!
Yıllardır vazgeçemediklerimizdir şu telefon denen yaramazlar. Bazen çok işimize yarar bazen ise, sinirlerinizi oynatandırlar. Bazı konularda işlerini yaparlar ama asıl onu olur olmaz zamanlarda gereksiz kullananlar yok mu, işte asıl sinir bozanlar onlardır. İşte veya seyahatte olduğunuzu bilmelerine rağmen “zaman mevhumunu kullanma özürlü” olurlar ve her ortamda sizi aramaktan çekinmezler,. O anki durum nedeniyle telefonu açmaz veya açamazsanız daha sonra işiteceğiniz sitemler bazen dayanılmaz olur.
Ama ne olursa olsun, günümüzün kendimize en yakın hissettiğimiz, yaşamımızın en önemli iletişim araçlarındandır telefonlar. “Onlarla olmuyor ama onlarsız hiç yapamıyoruz.”
Bazen her işimizi halledebilmek, bazen yalnızlığımızı giderebilmek için kullanma ihtiyacını hissettiğimiz telefonlar, çoğu zaman en yakın sırdaşımız, dostumuz veya arkadaşımızdırlar.
Onlarsız kendimizi eksik hissederiz.
Dünya ile, çevremizle, hatta tüm yakınlarımızla iletişimimizi bu küçücük aletlerle kurarız. Sesini özlediklerimizle iletişim kurabilir, onlara ulaşabiliriz.
Yapılan araştırmalara göre aynı dakika içinde dünya nüfusunun neredeyse yarısının telefon başında olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu telefon görüşmelerinin büyük çoğunluğunun kişisel iletişim nedeniyle yapıldığını, önemli bir bölümünün ise; iş ortamında iletişim amacına yönelik olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Bu telefon konuşmalarının önemli bir bölümünün ise; hiçbir araya gelmemiş, ilk kez konuşan, iletişim kurmamış kişiler olduğu da çıkan dikkate değer sonuçlardan biridir.
Telefon görüşmelerinde en belirgin amaç; bilgi alışverişi yapmak, varolan sorunu tartışıp, bir şekilde çözüme kavuşturmak, danışmak veya danışmanlık hizmetleri verebilmek, kısacası anlık iletişim ihtiyaçlarını karşılayabilmektir.
Son yıllarda yediden yetmişyediye tüm topluma yayılan şu “akıllı telefonlar”ın yarattığı iletişim kirliliğinin yanı sıra, yukarıda anlatmaya çalıştığım etkin, anlık iletişim görevini de yaptıklarını görmezden gelemeyiz. Orta öğretimdeki çocukların nerede nasıl ve ne yaptıklarından haberdar olmak için, yer ve durum belirleyici olmaları açısından çok önemli bir görev üstlendiklerini de unutmayalım. Anneler, babalar; çocuklarına evden çıkarken ilk tembihledikleri şeyin “telefonun hep açık olsun ve onu yanında ayırma” sözlerini hemen hemen hepimiz duymuşuzdur.
Her ne kadar günümüzün çok önemli bölümünü kaplasalar da , yaşamımızdaki birçok konuda bizleri tembelleştirseler de, çok işe yaradıklarını, kısa sürede, anlık işlerimizi çözüme ulaştırma konusunda bizlere çok yardımcı olduklarını unutmayalım.
Telefonda ne çok zaman harcadığımız hep dile getirilen şikayetlerdendir.
Telefon konuşmalarında harcanan zamanın gereksizliği hep dillendirildiği gibi, yapılan konuşmaların da birçoğu amacının dışında seyreder. Bazen telefon konuşmaları sizlerde de rahatsızlıklar yaratabilir. Gereksiz uzayan, istenmeyen bir kişiyle yapılan konuşmalar, fiziken veya psikolojik olarak meşguliyetin yoğun olduğu zamanlara denk gelen konuşmalar sizin kendinizi çok kötü hissetmenize neden olabilir.
Telefonlar çok iyi arkadaş, sırdaş oldukları gibi, kontrolden çıkıp anlık stres yaratan ilginç teknoloji canavarlarıdırlar.
Telefonda birileri bizimle kötü konuşuyorsa, öfkeleniriz, ya o öfke seline kapılır kontrolden çıkarız, ya da; telefonla konuşmayı keser fazla hırpalanmamızı önleriz. Bu, o anki psikolojinizle doğru orantılıdır.
Telefondaki tepki biçimimiz, hemen hemen hepimizin çoğu zaman başvurabildiğimiz davranış biçimimizdir. Bazen günde birkaç kez bile olabilir.
Telefon denen o harika aleti ve iletişim biçimini kullanmadan önce gerek psikolojik, gerekse konuşmanın selameti açısında iyi hazırlanmak gerekir.
İyi ve verimli bir telefon konuşması için telefonla konuşma amacımızı iyi kurgulamalıyız.
Unutmayalım; telefonu; iyi, ekonomik ve yararlı kullanabilmek için, telefonla konuşmaya başlamadan önce psikolojik olarak çok iyi hazırlanmak gerekir.