İstanbul
Orta şiddetli yağmur
8°
Ara

Boşuna içim yanar ah! dememiş!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İçim yanar içim yanar ah, canım yanar yanar yanar dedi.
Mekanı cennet olsun, Allah rahmetini esirgemesin, nur içinde yatsın 
Ah Ferdi Baba ah.
Boşuna kederli sesi ile, içim yanar içim yanar ah, canım yanar yanar dememiş.
Aslında, geçirdiği bütün sağlık sorunlarının altında, bu duygusal karmaşa ve maddi kavgaların olacağını bilmesi yatıyordu.
En iyi kendi biliyordu olacakları.
Dünyanın en kötü şeyi, ölümün arkasından sana ait paranın, malın mülkün kavgasına düşen insanlar bırakmak olmalı.
Adam kendi çalışmış, kendi kazanmış, kendi biriktirmiş.
Kazandığı her delikli kuruşun, çilesini çekmiş ömrü boyunca.
Önce, babasızlık çekmiş.
Sonra yokluk çekmiş.
Uzun seneler şarkılar yazmış, söylemiş başlangıcında olmamış.
Umudunu kesmemiş, hep yazmış, hep söylemiş ve hep üretmiş.
Aslında, tutumlu ve hesaplı hayatının içinde kazandığı parayı biriktirmiş.
Hayatına para kazandıkça kadınlar girmiş, kadınlar çocuk doğurmayı hak saymış, Ferdi bey onlara hayır DEMEMİŞ.
Genel olarak, hayat tecrübem içinde gördüğüm şudur ki.
Adamın parası yokluğunda evlendiği nikahlı karısının ve ondan olan çocuklarının sesi hiç çıkmaz.
O esas kadını ve çocukları kimse bilmez.
Nikahlı karısının üzerine gelen, nikahsız ama karısı gibi, sahibi davranan kadınlar ve çocukları çok kavgacı olur.
Adamın karısından boşanmamasının acısını, herkesten her fırsatta çıkarırlar adeta.
Nikahlı kadın ses çıkarmaz, o çıkarmadıkça öbürlerinin sesi daha çok çıkar.
Ne o kadını, ne de anneden doğan çocuklarını gören, bilen vardır.
Gelen kadınlar, esas kadını yok farz eder, kabul etmez, ama kendisinden sonra gelenlerle başlar kavga etmeye.
Adam evdeki, sessiz ama gururlu kadını boşamak düşüncesinde hiç olmaz.
Karısı o dur aslında.
Ama bu kadın ve çocuklar karmaşası içinde, sahibi kim belli değil duygusuna gelir, çok üzülür aslında. 
Bilmelidirler ki; 
Adam, sadece ilk evlendiği nikahlı karısının kocasıdır yani onun bir şeyidir.
Diğerleri, sadece çocuğunun anasıdır.
Çocukların ne kabahati var anlıyorum, ama anaları çocuk doğurunca her şeyin hak sahibi zanneder kendilerini.
Ya çocuklar.
Onlar da büyüdükçe, annenin kavgasına şahit oldukça, başlarlar her şey benim olsun demeye.
Para çok ise, kavga da çok olur.
Ve günün sonunda tek dert para, mal mülk ve miras haline gelir.
BEN ÖLÜM HAK, MİRAS HELAL DİYENLERDEN DEĞİLİM.
Ölüm hak, miras da hak olmalı, hak edilmeli bence.
Çocuklara demem o ki; 
Annelerini ya da babalarını sevmiyor ise, beğenmiyor ise bence mirastan beş kuruş istemesinler.
Tenezzül etmesinler yani, sevmediğin insanın parasını, malını, mirasını neden alacaksın ki.

Gururlu olun bence.
Kendiniz kazanın paranızı, kendiniz yapın malınızı mülkünüzü.
Bakmadığın, sevmediğin, saygı duymadığın, hatta hakaret ettiğin babanın, parasını malını neden alacaksın ki.
Alma bence.
Hak etmek için, çok sevmek lazım.
Hak etmek için, çok saygı duymak lazım.
Hak etmek için, çirkef olmamak lazım.
Hak etmek için, merhametli çocuklar olmak lazım.
Ben olsam, bakarım bu çocuk; 
Gerçekten öldüğüme yanar mı?
Baktım hayır, ZIRNIK bırakmam.
Hayat menfaatin kalbine, bir damla yağmur yağdırmıyor bu nedir böyle.
Kalbe dair ne varsa, menfaatin çürümüşlüğün de kalmış, kimsenin haberi yok.
Vah vah.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *