İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

​EĞLENCE "HAYALLER ÜLKESİ"NDE Mİ!

YAYINLAMA:

Ekonomik şartların artık dayanılmaz hale geldiği zamanımızda, herhangi bir eğlence yerine gidip şöyle gönlünce eğlenebilmek neredeyse hayal oldu. Bunun etkisi şu sıralar varlıkları yok denecek sayılara inen eğlence mekanları, insanların eğlence ortamından ne kadar çok uzaklaştığının en belirgin göstergesi.

2000’li yıllar öncesinde merkez büyük illerde, başta İstanbul olmak üzere, gecelere akılan bir çok gazino, gece kulübü, müzikli eğlence yeri oldukça fazla idi. Özellikle hafta sonları bu söz konusu yerler sabahlara kadar eğlenenlerle dolup taşardı.

2000’li yıllar sonrasında, kademeli olarak, önce eğlence yerleri; başta gazinolar olmak üzere, hızla azaldı. Gece kulüpleri neredeyse buhar olup uçtu. Günümüze bir, ikisinin dışında eğlence yeri kalmadı dersek abartmamış oluruz.

Bu eğlence yerleri çoğunluğun gidebildiği yerler değillerdi tabii ki. Buraları gece sabahlara kadar tıka basa dolduranlar ülkenin belli kesimi idi. Bilindiği gibi; buralarda yemek yiyebilmek, birkaç kadeh içerek, gecenin, eğlencenin tadını çıkarabilmek çok kolay ve dayanılabilir bir durum değildi. En ucuzundan, bu eğlence yerinde bir kaç kadeh içki alarak gece sabaha kadar eğlenmenin bedeli; kişi başına 250-500 TL arasındaydı ki, bunu; ülke çoğunluğu dar gelirlinin, yaşadığı bu zor ekonomik şartlarda kaldırması hayal gibiydi.

Genelde elit kesim, eğlenmek için daha nezih şartları tercih ederken, paranın nerden geldiği ve hesabını bilmeyen bazı kesimlerin rağbet ettiği bu yerler zamanla, nereden geldiği belli olmayan bu paraların kaynakları kesilmeye başlayınca, bu olumsuzluklar, sabahlara kadar eğlenceye ev sahipliği yapan yerleri zor durumda bıraktı, giderek eğlence ortamından çekildiler.

Eğlence mekanlarını başka yerlerde arayanlar, sadece yaz aylarında yoğunlaşan tatil yörelerine akmaya başladılar. Bodrum, Çeşme, Marmaris gibi söz konusu olan bu tatil bölgeleri, neredeyse her mevsim eğlencenin merkezi haline dönüştüler. Büyük şehirlerdeki eğlence alanları bundan olabildiğince etkilendi ve bir kaç küçük eğlence yeri dışında yok denecek kadar azaldılar.

Belli kesimin eğlenme şekli böyleydi ama, adına “dar gelirli” dediğimiz zar zor geçinenlerin bu eğlence yerlerine ulaşamadığını, hayal bile edemediğini söyledik yazımızın başında. Para kazanmak iyice zorlaştı, ekonomik şartlar olabildiğince dar boğaz haline dönüştü.

Domatesin ortalama fiyatının 3.5-5 TL olduğu bir ortamda, bugün İstanbul’un ve bir çok büyük şehrin güzel yemek yiyebileceğiniz bir restoranında; adam başı, içki hariç 80-100 lira ödeyerek yemek yiyebiliyorsunuz. Bazı özel yerlerde ise bu rakam ortalama 150 TL civarlarında.

Dışarıda; bir kaç kadeh içebileceğiniz-müzikli bir yer değil- normal bir restoran veya balıkçıda, kişi başı en az ödeyeceğiniz rakam 200-250 TL civarlarında. Üç tarafı denizlerle çevrili, dünyanın her çeşit balığının yaşadığı ülkemizde, bazı dönemlerde balık fiyatları neredeyse döviz ile, altınla eş değerde.

Yukarıda adlarını dile getirdiğimiz dönemsel eğlence yerlerindeki restoran veya balıkçılarda bir kaç kadeh atıştırarak yemek yemek, hayallerdeki kraliyet sofralarında yemek yemekle eşdeğer.

Medyaya yansıyanlardan okuyoruz. Bu eğlence bölgelerindeki plajlardaki restoranlarda, cafe’lerde; bir hamburgerin 30-40 TL, bir lahmacunun ise 50 TL civarında satılabildiğini duyuyoruz. “Bu fiyatlar yabancı turistlere göredir” diyorsanız, tatil yörelerindeki turistik tesislerde uygulanan, her şey dahil fiyatlarına ne demeli, asla mukayese bile edilemez.

Eğlence buysa, dar gelirliler için böylesine bir eğlenceyi değil yaşayabilmek hayali bile mümkün değil.

Bu ekonomik şartlarda dar gelirliye eğlenmek haram gibi. Eğlence yerine gidemeyen, dışarıda yemek yiyemeyenlerin tek eğlence kaynakları televizyonlar.

Onların da eğlence diye sundukları tek şey saçma sapan diziler.

Bunu da yarınki yazımızda anlatacağız.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *