Yazar Musa Alioğlu, bugünkü köşe yazısında Türkiye siyasi ve askeri tarihinin en önemli olaylarından biri olan PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında Kenya’dan Türkiye’ye getirilme operasyonunu yeniden gündeme taşıdı. "Unutulmuş bu kritik operasyon, başarısız olsaydı, Türkiye’nin başına çözülmesi zor çok büyük sorunlar çıkabilirdi" diyen Alioğlu, bu tarihi sürecin perde arkasını detaylarıyla kaleme aldı.
Demirel ve Esad Görüşmesiyle Başlayan Süreç
Alioğlu, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Hafız Esad ile yaptığı görüşmede Öcalan’ın yerini sorması ve Esad’ın “Burada değil” cevabı vermesiyle başlayan süreci detaylandırdı. Demirel’in ısrarları ve Türk Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş’in Suriye’ye yönelik açık tehditleri, iki ülke arasında Adana Mutabakatı’nın imzalanmasına neden oldu.
9 Ekim 1998'de Suriye’den kaçan Öcalan, Abdullah Sarıkurt adına düzenlenmiş sahte Türk pasaportuyla Şam’dan Atina’ya uçtu. Burada Yunan İstihbarat Teşkilatı tarafından karşılanan Öcalan, Yunanistan, Rusya, İtalya ve Hollanda gibi birçok ülkeye giderek kendisine siyasi sığınma hakkı aradı. Ancak hiçbir ülke bu talebe olumlu yanıt vermedi ve sonunda Kenya’da Yunanistan Büyükelçiliği’ne yerleşmek zorunda kaldı.
Operasyonun Perde Arkası: Türk MİT’i Devrede
Kenya’da olan biteni an be an takip eden Türk Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesi için harekete geçti. Musa Alioğlu’na göre, bu süreçte dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Bülent Ecevit, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu büyük bir gizlilikle operasyonu yönetti.
Öcalan nasıl getirilmişti, unuttuk mu? Köşe yazısı okumak için tıklayın
Operasyonda kullanılacak uçağın bulunması için Cavit Çağlar’a ait Nergis Havacılık şirketinin TC-CAG tescilli Dassault-Falcon 900B tipi uçağı kiralandı. Ancak bu durumdan iş insanı Cavit Çağlar’ın haberi olmadı. Pilotlara Mısır’a gidileceği söylenirken, uçak gizlice Kenya’ya yönlendirildi.
Kenya’dan Türkiye’ye Uzanan Tarihi Yolculuk
Öcalan, Kenya’da Yunan Büyükelçiliği’nden ayrıldıktan sonra MİT ekibi tarafından uçağa bindirildi. Falcon 900B uçağı, Güney Kıbrıs hava sahasını sorunsuz geçerek Türkiye’ye ulaştı. İlk olarak İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yakıt ikmali yapan uçak, Bandırma Askeri Üssü’ne indi. Operasyon boyunca en küçük bir bilginin sızdırılmaması için büyük bir gizlilik içinde hareket edildi.
Alioğlu, bu tarihi operasyonun başarısının, Türkiye’nin geleceğini nasıl şekillendirdiğini vurgulayarak, "Emeği geçen kahramanlar, Türkiye tarihine adlarını altın harflerle yazdırmıştır" ifadelerini kullandı.
Eğer Operasyon Başarısız Olsaydı...
Musa Alioğlu, Öcalan’ın Türkiye’ye getirilememesi durumunda, PKK ile mücadelede çok daha büyük ve çözülmesi zor sorunların ortaya çıkabileceğini dile getirdi. Bugün bile bu operasyonun stratejik etkilerinin sürdüğünü belirtti.
DHMİ ve Suriye Havacılık Sektörüne Bakış
Yazısının devamında Alioğlu, Türkiye’nin havacılık sektöründe Suriye gibi bölgelerde aktif rol alma potansiyelini ele aldı. Şam Uluslararası Havalimanı’nın yeniden yapılanması ve yönetilmesi gibi konularda Türk şirketlerinin önemli bir rol üstlenebileceğine dikkat çeken Alioğlu, "Türk şirketleri bu alanda oldukça başarılı projelere imza atabilir" dedi. Özellikle TAV İnşaat A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Sani Şener’in ‘Deli gibi Suriye’yi takip ediyoruz’ açıklamasını hatırlatan Alioğlu, bu coğrafyada Türkiye için önemli fırsatlar doğabileceğini ifade etti.
Öcalan Operasyonu ve Türkiye’nin Stratejik Hamleleri
Musa Alioğlu, 25 yıl sonra Öcalan operasyonunun detaylarını hatırlatarak, Türkiye’nin askeri ve istihbari gücünün böylesine kritik bir süreçte nasıl etkili kullanıldığını bir kez daha gözler önüne serdi. "Bu operasyonun başarısı, Türkiye’nin PKK ile mücadelesinde ve bölgesel stratejilerinde önemli bir dönüm noktasıdır" diyen Alioğlu, bu tarihi başarıyı gerçekleştiren kahramanları selamlamayı ihmal etmedi.
