FAİZ ARBİTRAJI
Son dönemde Türkiye ile ilgili makro riskler gündeme geldiğinde Suriye meselesi, Rusya krizi gibi bölgesel risklerin yanında özel kesimin döviz cinsinden borçları üst sıralarda yer bulur. Rusya krizi aşılmış durumda, Suriye meselesinde Astana süreci dikkatli bir şekilde işleniyor. Özel kesimin döviz borcu ise kucağımızda kalan bir sorun.
Bu sorunun asıl kaynaklarından birisi faiz arbitrajı hevesidir. Faiz arbitrajı, düşük faizli döviz cinsinin yüksek faizli döviz cinsine borçlanmada tercih edilmesidir. Faiz arbitrajı elde etmek isteyenler bugün itibariyle piyasada %15 civarı olan TL cinsi borçlanmak yerine %3 civarı olan USD veya EUR cinsinden borçlanarak borçlanma maliyetini %12 düşürürler. Böylece kur yıllık %12 yükselse dahi döviz cinsi borçlanmanın maliyeti kurtaracaktır. Ancak bu model sadece 2002-2008 döneminde işlemiştir. Bu periyodun sonuna doğru Ak Parti’yi kapatma davasının kendisini devletin sahibi gören kara yüzlü savcısı, Türk ekonomisinin yükselen trendine ilk darbeyi vurmak üzere davranmıştır.
Böylelerine karşı en güzelini Abdurrahim Karakoç söylemiştir.
Ölürsen de hak yedirme, hak yeme;
Aka kara, karaya da ak deme.
Adaletten ayrılırsa mahkeme,
Bir hakime bir de kanuna tükür.
Akabinde gelen küresel finans krizi ile faiz arbitrajı imkanı bitmiştir. O günden beri faiz arbitrajı kur karşısında fayda üretmese dahi özel kesim kreditörlerin de teşvikiyle döviz cinsi borçlanma alışkanlıklarını sürdürmüştür.
Özel kesimin döviz borcunun toplam tutarı 210 milyar USD civarıdır. Kurdaki son dönem artışlarla 600 milyar TL karşılığı olan bu borç 800 milyar TL’ye yükselmiştir. Yani ödediğiniz halde yükselen bir borç halinden söz ediyoruz. Bu durum döviz geliri olanlar için dahi zorken döviz geliri olmayan firmalarımızı yok edecek bir etkidir.
Bu problemin makro etkisi ve Türk ekonomisi ile ilgili sebep olduğu olumsuz değerlendirmeler Merkez Bankası’nı harekete geçirmiştir. Özel kesimin döviz cinsi borçlarının takibi, yönetimi ve makro risklerinin etkisinin ekonomiden arındırılması üzere ‘sistemik risk veri takip modeli’ uygulamaya geçirilmek üzere geliştirilmektedir. Bu model kapsamında özel kesimin döviz cinsi borcu izleme altına alınacaktır. Merkez Bankası türev araçlarla riskin hedge edilmesine yönelik döviz borçlu firmalara çözümler sunacak ve döviz geliri olmayanların döviz borçlanmaları ile ilgili tedbirler alacağı biçimde bir model geliştirmektedir.
Ekonomi için gerçek bir ihtiyaç olan model Türkiye’de türev araç piyasasına da hareket kazandıracak böylelikle türev piyasaların likiditesi artacaktır. İstanbul Finans Merkezi için de önemli bir gösterge böylelikle sağlanabilir. Sermaye piyasalarının etkinliğinin artacağı bir döneme hazırlanıyoruz. Sistemik risk veri takip modeli, varlık fonu gibi uygulamalar gelişmiş ekonomilerin piyasa bazlı sistem lehine işleyen ekonomik yapısına Türkiye’yi yaklaştırmaktadır. Sermaye piyasalarının gelişimi ekonomik gelişmişliğin en önemli göstergelerindendir. Türkiye gelişmiş ekonomi olma yolunda güçlü adımlar atıyor.