İYİ FİNANSÇI
Finansçı işletmenin yatırımlarını finanse edecek kaynakları temin etmek ve elinde bulundurduğu kaynakları doğru değerlendirmekle yükümlüdür. Ancak işletmelerimizin borçla yaşadığı günümüzde finansçı ancak ve sadece nakit döngüsünü sağlayacak borç bulmakla yükümlüdür. Bu sorun kısa vadede çözülmez. Önümüzdeki dönemde ekonomi hızlandığında hayatta kalan işletmelerimizin en önemli konsantrasyonunun, sağladıkları finansmanların toplam tutarını düşürmeye ve likit kaynak oluşturmaya yönelik olması gerekir. Yoksa uzun vadede kendilerini sürdürülemez bir pozisyonda bulacaklardır.
Halihazırda işletmelerimizin büyük bölümünün ciroları kadar borcu olduğu görülür. Bu işletmelerimiz aslında bankalara çalışmaktadır. Daha doğrusu işletmeler çalışmakta bankalar kazanmaktadır. İşletmelerimizin, cirosunun %20’si nispetinde kar sağladıkları, aynı tutarda finansman için yaklaşık %15 civarı maliyet yüklendikleri düşünülürse kazancın asıl tarafının bankalarda kaldığı anlaşılabilir. Bu hal göz önüne alındığında duruma razı gelenlerin aslında başka çareleri olmadığı ve yaşamak için bu yolu denedikleri (zorladıkları) anlaşılabilir. Finansman maliyetleri yükseldiğinde veya borç muslukları kesildiğinde bu durumdaki işletmeler birer birer yok olmaktadır.
Finansçının borçlanmayı, işletme sermayesi formundan yatırım kaynağına çevirmesi gerekmektedir. Halihazırda borçlanmayı işletme sermayesi olarak kullananlar ve bahsettiğim dönüşümü arzulayanlar için önerilerimi sıralayacağım.
Öncelikle döviz geliri olmayan işletmelerin döviz cinsi borçlanmalarını tasfiye etmeleri gerekir. Dövizli borçların iç kaynaklardan ödenmesi mümkün değilse ödemeler yapıldıkça TL cinsi borçlanma tercih edilmelidir.
İkinci olarak borçların vade yapısı uzatılmalıdır. Unutmamalısınız ki borçlanmalar ortalama vade üzerinden hesaplanır. Yani 24 taksit borcunuz yaklaşık 12 ay ortalama vadelidir. Ortalama vadeyi 24 ayın üzerine çıkarmak hem bilanço değerlerinde hem finansal rasyolarda iyileşme olarak karşınıza çıkacaktır. İşletmenin nakit akışıyla uyumlu olarak ödemesiz dönemli finansmanlar tercih edilmesi önemlidir. Özellikle sezonsallık yaşıyorsanız ödemesiz dönem kullanmak yararlı olacaktır.
Üçüncü olarak ödeme tarihlerinin ay içinde çok fazla güne yayılmaması yararlı olacaktır. Ayın bir gününde tüm taksitleri biriktirmek yorucu olabileceği gibi çok fazla güne dağıtmak da zararlı olabilir. Tıpkı maaş ödemeleri gibi borç ödediğiniz belirli tarihler olmalıdır. Ayda 2-3 günde taksitleri toplamak faydalıdır.
Dördüncü başlıktaki önerilerim İYİ finansçılar içindir. İyi finansçı tüm alternatif finans kaynaklarını bilmelidir. Özellikle güvenilir bilançolara sahip işletmelerin iyi finansçıları, ulusal ve uluslararası faizsiz finansal kuruluşların finansman yöntemleri üzerine uzmanlıklarını artırmalıdır. İşletmelerimizin bunun yokluğunu çekmektedir. Çünkü hangi faizsiz fona Türkiye yatırımlarını sorsam yatırım yapmayı çok istediklerini fakat ilgi bulamadıklarını söylüyorlar. İyi finansçıların bu kuruluşlarla iletişime geçmeleri önemlidir. İşletmenize çare olmak ve Türkiye’nin değerlerini yaşatmak sizin elinizde. Bu kuruluşlar kredi formunda değil mal, sermaye veya hak transferi formunda kaynak sağlarlar. Muhakkak ihtiyacınızı çözecek bir finansman yöntemi bulunur. Üstelik Türkiye’ye ilgileri had safhada olduğundan işletmenizi anlatmanız kolaydır. Dahası uluslararası finansal kuruluşlarla çalışmak işletmeniz için global ölçekte önemli referans oluşturacaktır.
Faizsiz finansal okuryazarlığınızı artırarak kendinize, işletmenize, ekonomimize katkı yapın.