HALEP'TEN KUZGUNCUK'A DÖKÜLEN
Halep, Suriye’de acısı Türkiye’de. Şu anda uçaklar tarafından bombalanan şehir neredeyse hayalet bir görüntüye büründü. Saraybosna kuşatmasına benzeten de var başka savaşlara da. Halep bizim için bu topraklar için medeniyetin sembolüdür. Halep oradaysa arşın burada diye bir deyim vardır. Hemen herkes bilir ama tekrarlayalım. Adamın biri altmış arşın uzağa atladığını söylemiş. Kısaca palavra sallamış. Nasrettin Hoca da demiş ki: Halep oradaysa arşın burada.
Halep orada ve Halep Pasajı burada… Tıpkı Suriye Pasajı gibi... Zamanında, savaşın uzak olduğu günlerde Halep önemli bir ticaret merkeziydi. Güneyimizdeki bazı illerin vilayeti Halep’ti. Bunu Halep’le olan duygularımızın düşüncelerimizin ne kadar derin köklere dayandığını izah etmek için yazıyorum. Orada parası olan birisi yatırımını İstanbul’a yaparmış. İşte Halep Pasajı bize o günlerden armağan. Bir Haleplinin İstanbul’u çok seven bir Haleplinin İstiklal Caddesine kondurduğu bir eser. Tarih 1885. O günlerde Suriye ile aynı başkente sahibiz, İstanbul herkesin başkenti, bu topraklarda yaşan herkesin.
Sonra Cihan Harbi patlak veriyor ve Suriye’nin başkenti artık İstanbul olmuyor. Halep kendini yeni başkente bağlı buluyor. Kazalarından, ilçelerinden bazıları Türkiye’de bazıları ise Suriye’de kalıyor. Ama gönüller bir, biliyoruz.
Sonra günümüze geliyoruz. Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle Halep bir defa daha eski günleri hatırlıyor. Halep, İstanbul’u hatırlıyor. Balkan muhacirlerinin İstanbul sokaklarını doldurduğu günlerden yaklaşık yüz yıl sonra başka bir hikaye geliyor Halep’ten. İstanbul’un sokakları Suriyeli sanatçılarla doluyor. Kimi müzisyen, kimi kitapçı kimi de ressam. İşte Suriyeli sanatçıların hikayeleri de zaman içinde İstanbul’da kendine bir yuva buluyor. Halep Pasajı’nın bu toprakların, İstanbul’un değerli bir parçası olması gibi Suriyeli sanatçılar da bu toprakların hikayesini kendi dillerinde anlatıyor. Sanatın dilinde. Contemporary İstanbul’da Halepli bir sanat galerisi sahibi olan Adnan Alahmad ile konuşurken İstanbul’u çok ama çok sevdiğini dinliyorum. Gözleri bana sevgisini anlatıyor. Burada çok mutluyum ama Halep diyor ve boğazı düğümleniyor. Büyük bir mutlulukla sergideki eserleri takdim ediyor. Savaşın izini taşıyan eserleri barış umuduyla, cesaretle takdim ediyor. Yakın zaman önce Kuzguncuk’ta bir galeri açtığını öğreniyorum. Biz kendisiyle sohbet ederken bir sanatçı da sohbetimizi telefonunun kamerasından kaydediyor.
İstanbul’da bir sanat fuarı bize Halep ve Kuzguncuk’un arasındaki mesafenin ne kadar kısa olduğunu gösteriyor. Sanat işin bahanesi, ama güzel bir bahanesi… Balkan muhacirlerinin çocuklarının torunlarının bu topraklara sanatını taşıması gibi Suriye’den gelen kardeşlerimiz de bu topraklara sanatın tohumlarını atacaklar. Vaktiniz olursa pazar gününe kadar Lütfi Kırdar’daki Contemporary İstanbul’a gidebilirsiniz. Eğer vaktiniz olmasa da Kuzguncuk’a uğrayın daha sonra… Kuzguncuk Bostanı’nın hemen yanında bulacaksınız Kelimeler’i… Kelimeler ne mi? Halep’ten Kuzguncuk’a gelen sanat galerisinin adı Kelimat yani Kelimeler… Zira söz susunca sanatla akıyor kelimeler…