GÖZÜN KÖR OLMASIN RUBE GOLDBERG!
Rube Goldberg ABD’de, Silikon Vadisi’nin, büyük teknoloji şirketlerinin bulunduğu San Francisco’da doğmuş bir karikatürist. Mühendislik eğitimi almış ama karikatüristlik yapmayı tercih etmiş. Ama işi hayatı yine makinelerle geçmiş.
Küçük bir ihtiyacı var olabilecek en karmaşık şekilde çözümlemeye çalışan aletler tasarlayarak, daha doğrusu bu cihazları karikatürize ederek geçmiş hayatı. Bu tarz çalışmalara Rube Goldberg makinesi denirmiş dünyada. İpe un serme makinesi de yapmış mıdır bilmem.
Rube Goldberg derler ama bence bunun öncüsü bizim Nasrettin Hoca’dır. Nasrettin Hoca borçlarını ödemek için diken ekmesine benzer. Diken alacak ki, koyunlar geçerken yünlerini burada bıraksın, yünleri kalsın ki onlarla bir şeyler örsün ve nihayetinde borçlarını ödesin. Kusursuz gibi görünen ama bir o kadar da olmayasıya bir çözümdür bu. Daha kolay yolları varken işe yokuşa sürmek Rube Goldberg makinelerinin şanındandır. Bizde de benzer olarak Zihni Sinir karakteri var. O da bir akademisyen olarak hayatın içindeki birçok küçük soruna hacmi çok çok büyük makinelerle çözüm bulurdu.
İşi yokuşa sürmek isterseniz daha muazzam bir makine daha vardır. Onun adı bürokrasidir. Eskiden Türkiye kocaman bir Rube Goldberg makinesini andırırdı. En küçük ihtiyaçlar için akla ziyan projeler gerçekleştirilirdi. Neticede çalışsa bile anlamı kalmayan bir sistem ortaya çıkardı.
Rube Goldberg’in dünyanın en büyük saçmalıklarına itiraz etmiş bir dahi olduğunu düşünüyorum. Ama maalesef yanlış anlaşıldı ve küresel sistem tamamen onun şakalarını ciddiye aldı. Örneğin bir yudum su içmek. Evdeki çeşmeyi açıp içmemiz gereken bir yudum su için küreselleşme bize şu Goldberg makinesini sunuyor: Suyu çeşmeden içmemelisin. Bunu sana zararlı olduğunu bildiğin ama pek ön plana çıkarmadığımız bir pet şişe içerisinde sunacağız. Her su iyi değildir. Bunun için sana Fransa’dan çıkan suyu getireceğiz. Fransa’daki suyu üretmek için Cezayir’de doğmuş işçileri kullanıp, Polonyalı kamyon şoförleriyle Macaristan’daki depomuza nakledeceğiz. Oradan Türk kamyon şoförü İstanbul’a getirecek. Sen de İstanbul’da bu suyu içebileceksin. Mutlu olacaksın hatta içerken.
Bunun uluslararası ilişkiler alanda olanına diplomasi diyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kocaman bir Rube Goldberg makinesi değil de nedir?
Mesele DAEŞ’ten kurtulmak ise bunu yöntemleri bellidir. Ama Irak’ta Musul’da yapılmaya çalışılan şey kocaman bir Zihni Sinir yahut Rube Goldberg makinesidir. Bir şeyler yapılmaya çalışılırken binlerce şeyin bozulduğu mantıkla açıklanamayan bir makine.
Bu makine içinde dünyanın neredeyse her ülkesinden parça var. Karmaşık bir yapı. Tek kurşun atılmadan teslim edilen Musul için neredeyse dünyanın tüm savaş envanteri yığılmış durumda. Ama ortaya çıkan şey kocaman bir ucube. Tüm bu silahlarla elde edilmeye çalışılan şey ise: Barış.
Henüz kurulalı on yıl bile olmayan bir terör örgütünü dünya çapında palazlandıran küresel sistem, makinenin yeni kurulum yeri olarak Musul topraklarını seçti.
Ah Rube Goldberg ah, görüyor musun başımıza açtığın işleri...