İstanbul
Orta şiddetli yağmur
8°
Ara

"ŞU LANET MÜLTECİLER!"

YAYINLAMA:

Lanet okuma hemen diyeceksiniz. Sende hiç insanlık kalmadı mı niye mültecilere böyle sesleniyorsun diyeceksiniz. Tırnak içine aldığımı görüp başka birinin görüşünü yansıttığımı da düşünebilirsiniz. Yargılamayı bir kenara bırakın da anlatacaklarımı dinleyin önce.

Bir kıta düşünün. Dünyanın her yerinden mülteciler çeksin. Ülkesinde ne kadar huzursuz olan varsa özellikle deniz yoluyla o kıtaya hücum etsin. Gittiği yerin adetlerine zerre kadar ilgi duymasın. Adımını attıktan sonra oraya tüm akrabalarını da çağırsın. Sayısını güçlendirdikten sonra çeteler kursun. Gittiği o kıtanın insanlarını doğrasın. Hile hurdayla mülteci olarak gittiği yerin topraklarını ele geçirsin. Sonra orada demografik olarak üstünlük kursun ve kıtanın ev sahiplerini belirli alanlarda yaşamaya zorlasın.

Nasıl?

Korkunç bir senaryo değil mi?

Size kesinlikle katılıyorum. Ama bunu yapanlar Suriyeli mülteciler değil. Amerika’yı kendince keşfeden Kolomb ve şürekası. Yani Avrupalılar.

Başka bir kıta düşünün. Bu kıtada büyük zenginlikler olsun. O kıtaya gelen mülteciler sayıca az olmalarına rağmen vahşi oldukları için ortalığı talan etsinler.

Bu sefer de Moğollardan söz etmiyorum. Yine Avrupalıların Afrika’ya gitmelerinden söz ediyorum.

Başka bir kıta düşünün. Bu kıta huzur içinde yaşarken bir ülkenin mültecileri bu kıtaya doluşsun. Bu kıtaya hem de azılı suçlularını getirsinler. Açık bir hapishaneye dönüştürsünler.

Ne kadar ayıp değil mi?

Bu defa da Avustralya’yı işgal eden İngilizlerden söz ediyorum.

İnsan hareketliliği günümüz dünyasını şekillendiren en önemli faktörlerden. Suriye’den dünyaya yayılan insan göçü dünyanın gördüğü ne ilk ne de son kitlesel insan hareketliliği.

Türkiye’ye son yüzyılda gelen insan sayısının toplam nüfusa oranı çok yüksek. Bunlardan çok azı Suriyeli. Çoğunluğu ise kıta olarak Avrupa’dan gelenlerden oluşuyor.

Lafı nereye getireceğim. Şuraya: Avrupa geleneksel olarak istikrarsızlık üreten, sürekli göç veren ve burnundan kıl aldırmayan bir kıta. Amerika, Afrika ve Avustralya’da yani üç kıtada kendi mültecileriyle değişime sebep oldu. Dünyanın başındaki birçok sorun da Avrupa’nın sorunlarını kendi için çözememesinden kaynaklandı.

Mesela Yahudilere reva gördükleri insanlık dışı muamelelerle onları kıtadan attılar. Bunu ilk olarak 15. Yüzyılda İspanya’da gerçekleştirdiler. Son olarak da 20. Yüzyılın ortasında. Başka bir kıtanın sorunu haline getirdiler.

İki Dünya Savaşı’nın ikisini de yine kendi topraklarında çıkarıp dünyaya ihraç ettiler.

Sözün özü: Avrupa’nın göçmen sorunu büyük. Ama bu mülteci sorunu topraklarına gelen mültecilerden müteşekkil değil. O sadece işin görünen yüzü.

Avrupa, bir arada yaşamayı beceremeyen, sürekli göçmen, mülteci üreten bir yapıda. Ne kendi huzur buluyor ne de dünyaya huzur veriyor. Geride kan ve gözyaşı bırakıyor.

Avrupa’nın “lanet” mültecileri olmasa dünyanın ne kadar huzurlu bir yer olabileceğini düşünebiliyor musunuz? En azından Kızılderililerin kıtası, Hillary ve Trump gibi iki ucubeden hangisiyle yönetileceğini tartışmak gibi bir saçmalıkla uğraşıyor olmazdı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *