MÖSYÖ LAYERD'İN MUSUL'DA NE İŞİ VAR İDİ?
Diyorlar ki: Türkiye’nin Musul’da ne işi var? Gerçekten ne işimiz olduğunu araştırtmak istedim. Musul Kerkük Misak-ı Milli sınırları içindedir, ondan oralardayız demeyeceğim. Bunu zaten biliyorsunuzdur.
Aklıma tarihi belgeleri açmak geldi. Arşivlerde Musul’a ilişkin belgelere bakarsam belki orada ne aradığımızı anlayabilirim diye düşündüm.
İyi de yapmışım. Tasnif edilmiş arşiv belgeleri orada ne işimizin olduğunu anlamama yardımcı oldu. Musul diye bahsettiğimiz yer bizim uzun yıllar bir ilimizmiş. Bunu zaten herkes biliyor. Ama arşiv belgelerinde yabancı teması ne zaman ve nasıl başlamış bunu görmek istedim. 1800’lerin ortalarında Mösyö Layerd diye bir adamdan bahsediyor mesela arşiv belgeleri.
Bu adamcağız birçok özelliğinin yanında arkeolog imiş. İstediği şey de orada bulduğu tarihi eserleri ülkesine götürmekmiş. İngiliz sefareti aracılığı ile bu isteğini devlete iletmiş. Düşünebiliyor musunuz, resmen tarihi eserleri talan etmek için izin istemiş. İzin tabii ki çıkmamış. Ama kazı yapabilmesi için yazışmalar yapılmış. Başında bir görevli olursa tamam çalışsın demiş devlet. Nerede? Musul’da.
İşte bu Mösyö Layerd, oradaki halklar hakkında araştırmalar yapmış kazılar esnasında. Birçok kitaba imzasını atmış. Musul’da yapılan kazılarda çıkan eserler peyderpey İngiltere’nin yolunu tutmuş.
Şimdi hayranlıkla British Museum’u gezen kişiler bu eserleri çalanlara minnet duyuyorlar. Diyorlar ki: Onlar olmasa bu eserler harap olursu iyi ki çalmışlar. Müstemleke aşığı ruh budur işte. İngilizceyi doğru dürüst konuşamadığı için eksiklenen, kendini ezik hisseden kişiler de aynılarıdır.
İşte bu Mösyö Layerd sonraları büyükelçi filan da olmuş İstanbul’da. Yani bu arkeoloji işi hiç de göründüğü gibi değil. Sorarlarsa arkeolojik kazı yapıyor dersin diye uydurdukları bir meşguliyet. Tabii orada bulduklarını çalıp çırpmalarına mani değil.
Ülkemizde de bir arkeoloji müzesi bulunsun da yaban ellere kaçırılmasın eserler diye düşünen Osman Hamdi Bey, Topkapı Sarayı’nın hemen altında bu amaçla büyük bir binada modern müzeciliğimizi başlatır. Bu çalınıp çırpılmaya mani midir? Elbette hayır. Bugün Avrupa ve Amerika’daki müzelerden eserler çalınınca ortalık ayağa kalkar ya. İşte o müzelerin çoğu zaten Osmanlı topraklarından araklanmıştır. Ha, resim gibi şeyler bizde yok. Bizden daha çok eski eserleri çalmışlar. Eski eser yoksa doğrudan petrolleri çalmışlar. Musul her ikisinin de olduğu bir yer.
Konuyu toparlayalım.
Bize Musul’da ne aradığımızı soran olursa hepimiz şu cevabı veriyoruz: Mösyö Layerd’in aradığı şeyi arıyoruz. Yani eski eserleri. Arkeolojiktir amacımız. Başka bir gayemiz yoktur.
İnanırlar mı dersiniz? İnanıp inanmama meselesi çok da önemli değil. O zaman Mösyö Layerd’in arkeolojik hevesine inanan kadarını bulsak yeter.
Mösyö Layerd ne sizi ne de bağlı bulunduğunuz ülkenizin bizden çaldıklarını unutmamız mümkün değil. Dostluğumuza inananı dostluğunuza inandığımız kadar.
Musul’daki arkeolojik kazılarımız beklediğimizden uzun sürecek olursa da lütfen kusura bakmayın. Olur mu?