
#Sokağa çağrılanlar gerçekle yüzleşti...
Ekrem İmamoğlu‘nun oğlu, sıcak yatağında yatarken; CHP, gençleri provoke edip sokaklara döktü.
ODTÜ’de okuyan sözde üniversite öğrencileri barajı geçememiş, diploması hükümsüz biri için eylem yapıp, biber gazı yedi.
Saraçhane’yi terk etmeyen eylemcilerin, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşme talepleri reddedildi!
Özgür Özel, suç örgütü ele başı şüphelisi Ekrem İmamoğlu için halkı hem sokağa çağırdı hem de görüşmek isteyenlere “Özgür Özel senin babanın oğlu mu?” dedirterek, böbürlendi.
Saraçhane'ye gelenlerin birçoğu ‘yarın kayyum atansa gelip, destek vermem artık!’ diyerek ayrıldı, bir hevesle geldikleri mekandan.
Saraçhane’de ki kimi gruplar “Özgür gelsene biber gazı yesene” sloganları attı.
23 Mart’a kadar gösteri ve yürüyüş yasak olmasına rağmen usulsüzlük, usulsüzce kapatılmaya çalışıldı.
Hak arama hürriyetiyle, hukuki yollara başvurmak ve varsa aksi bir kanıt yargıya sunarak İmamoğlu’na yönelik savunma yapmak yerine halk sokağa çağrıldı.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da MOSSAD ajanlarına yönelik büyük bir operasyon yapılmıştı. #Saraçhane’de polislerimizi yaralayan da belli ki MOSSAD kalıntılarıydı.
Özgür Özel’in #sokağa çağrısıyla onlar da temizlenmiş oldu.
Seçmen haliyle İBB ve İmamoğlu'na yönelik operasyona şaşırdı ama CHP, kadrosu ve medyasıyla birlikte şaşırmadı bile...
‘Camiyi çalan...’ misali kılıf hazırlama aşamasındayken ifşa oldular. Devletin eli üzerlerine evrildi, gölgesi zaten hep enselerindeydi.
Defalarca yazdım. Mevzu bu defa mevcut iktidar değildi; iktidarın sopasını bertaraf etmekti. Ekrem İmamoğlu’nu dokunulmazlık elbisesiyle bezemekti. Bunun içindi ısrarla erken seçim istemi...
Farkında mısınız? CHP yönetiminde kimse seçmeni düşünmüyor. Ekrem İmamoğlu’na oy verip mağdur ve mahcup olan seçmeni... O insanların psikolojisini ve travmalarını...
İnandıkları, oy ve gönül verip, değerli buldukları İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu için yürütülen soruşturma ile ilgili CHP'den hiçbir açıklama gelmedi. Varsa yoksa kifayetsiz reddiye ve darbe söylemi...
CHP, bu süreçte sadece iktidara yönelik bir saldırı yürüterek ve ciddi suçlamaları siyasi bir darbe olarak nitelendirerek, milletin masumiyeti ardına gizlenmek istediyse de; başaramadı!
Çünkü;
“İmamoğlu ve beraberindekilerin, iş adamlarını para vermeye zorladıkları, bazı iş adamları ile hareket ederek haksız kazanç sağladıkları, piyon kişiler üzerinden alım satımlar yaparak suçtan elde ettikleri parayı akladıkları, para transfer ve tahsilinde ‘gizli kasa’ diye tabir edilen sivil kişileri kullandıkları” yönündeki tanık beyanlarıyla başlatılan soruşturma, Ekrem İmamoğlu’nun PKK/KCK terör örgütüne yardım etme suçunun tespiti ile birlikte; Beylikdüzü’nden, İBB Başkanlığı dönemi müddetince “ihaleye fesat karıştırma”, “nitelikli dolandırıcılık”, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme”, “rüşvet” ve “irtikap” suçlarını örgütlü bir şekilde işlediği tespit edildi.
Anlayacağınız; dokunulmazlık elbisesi terzinin elinde kaldı.
‘Acele işe şeytan karıştı mı’ desem ne desem? Hoş zaten onlarca şeytani plan ve icraat içinde olanlar için bu söylem basit kalır. Ben en iyisi ‘yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış’ diyeyim... İnsan yalancı olmayagörsün birgün evi gerçekten yanarmış da kimse inanmazmış.
Meral Akşener'in dediği gibi, ‘Hepiniz dürüstlük nutukları atıp, dürüst olduğuna kefalet koyup, seçilmesine vesile olduğunuz kişilerin daha sonra kocaman birer hırsız olduğunu anladığınızda çektiğiniz acıları anlatmam mümkün değildi.’
Kusura bakmayın. Dilim bu kadarına döndü.
Sadede gelelim;
Suç örgütü ele başı şüphelisi Ekrem İmamoğlu’na yapılan soruşturma siyasî bir hesaplaşma değil; suç ve suçluya dair refleksin devlet adına yargı marifetiyle incelenmesinden ibaretken; 20 Mart günü #sokağa çağırılanlar gerçekle yüzleştiler. Bir nevi iyi de oldu. Arda kalanlar ibret almak için kafi, her şeyin özeti gibi; Çöp, Çamur, Çukur... Ve koskoca bir hayal kırıklığı...
İstanbullulara ve ülkemize; büyük geçmiş olsun. Allah kurtardı.