
Ümid ve Yeis
Kıştan sonra baharın geleceğine inanıp beklemektir ümid. Zifiri karanlıklı geceden sonra yeni bir günün geleceğine emin olmaktır. Kuyudan Yusuf'u(as) çıkaran, Zekeriya Peygamber'e (as), Yahya'yı müjdeleyen, Yunus'u (as) balığın karnından çıkaran, Hira'da Yâr-ı Gâr'a "Üzülme, Allah bizimle beraberdir" diyen Efendimiz'in (sav) Allah'a imanıdır. O'nun rahmetinden emin olmaktır. O'na itimat etmektir, sonuna kadar güvenmektir.
Ümid hadiselere mümince bakıştır. Zahirde çirkin gibi görünen her şeyin arkasında Allah'ın rahmetini, adaletini ve hikmetini görüp ona göre davranmaktır. Beyhude veya kendini avutmak için kuru bir Polyannacılık tavrına girmek değil yakîn bir iman ile beklemektir. Sabra, gayrete, huzura iman ve ibadete sevk edendir.
Yeis yani ümitsizlik ise istek ve arzuların tükenmesi en ufak bir sıkıntıda kötümserliğe düşmek, Allah'a itimadın kalmaması inkarcı insanların bir özelliğidir. Alem-i İslam'ın en büyük kalp hastalıklarından biridir. Bu öyle bir hastalık ki, Müslümanları, bir zamanlar şanlı Osmanlı İmparatorluğu'nun boyunduruğu altındaki küçücük Avrupa devletlerine hizmet eder onlardan korkar hale getirmiş, gayretsizliğe, tembelliğe, bencilliğe sevk etmiş, İslam'a hizmeti terk ettirmiştir. Bu dehşetli hastalık kemalata engeldir, korkak ve acizlerin özelliğidir ki, bu İslam'ın kahramanlığına uygun bir şey değildir.
Allah Kur'an-ı Kerim'de "Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin.Şüphesiz Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü o Gafur'dur, Rahim'dir "der. Âlem-i İslam'ın hal-i hazırda içinde bulunduğu durum zahirde ne kadar dehşetli görünse de müminler asla Allah'ın rahmetinden ümit kesmezler. Zalimlerin, son teknoloji silahlarına, donanımlı ordularına sayıca fazla olmalarına güvenip müslümanlara tasallutu sonlarının yakın olduğunu gösteriyor.
Ebrehe'nin ordusunun küçücük Ebabil kuşları tarafından tarumar edilmesi, Bedir'de Çanakkale'de düşmanın melekler ordusuna yenilmeleri ve yüzlerce numune Allah'ın yardımının rahmetinin muhakkak geleceğini bize gösteriyor.
Kur'an'da yüz küsür yerde kendini Rahman ve Rahim olarak vasıflandıran Cenab-ı Hak bir dakikada gökyüzünü bulutlarla doldurup boşalttığı, denizin fırtınalarını dindirdiği, kuru dallardan bahar çiçekleri açtırdığı, insanlar umutsuzluğa düştükten sonra yağmuru gönderdiği gibi rahmet yağmurlarını da üzerimize indirir, ölmüş kalpleri diriltir, âlem-i İslam'ın da yüzünü güldürür.
Gazze, Doğu Türkistan'a ve bütün İslam beldelerine baharı da getirmeye muktedirdir. Vaadini mutlaka yerine getirecektir. Ramazan-ı Şerif'in son on günü cehennemden kurtuluştur. Cenab-ı Hak müslümanları, içinde bulunduğu bu cehennemi azaptan kurtarsın. Zalimlerin korkusunu ve yeisi kalplerinden kaldırsın ve tüm insanlığı imansızlık cehenneminden azâd eylesin. Âmin